Adli Tıp Kurumu tepeden tırnağa yeniden yapılandırılmalıdır

Adli Tıp Kurumu, cinsel istismar suçuyla yargılanan Hüseyin Üzmez"in serbest kalmasını sağlayan raporunu eleştiren uzmanları hakkında soruşturma başlattı. Türk Tabipleri Birliği, İstanbul Tabip Odası ve Adli Tıp Uzmanları Derneği, konuyla ilişkin bir basın toplantısı düzenleyerek Adli Tıp Kurumu"nun tepedan tırnağa yeniden yapılandırılmasını istedi.
14.11.2008
Basın Açıklaması

ADLİ TIP KURUMU TEPEDEN TIRNAĞA YENİDEN YAPILANDIRILMALIDIR.

 “ATK ÜZMEZ’İ KORUYARAK KAMU VİCDANINI ÜZMEYE DEVAM EDİYOR.”

14 yaşındaki bir kız çocuğuna yönelik cinsel istismar-pedofili (subyancılık) suçlamasıyla ilgili Adli Tıp Kurumu (ATK) tarafından düzenlenen raporla ilgili gelişmeleri hassasiyetle takip ediyor ve görüşlerimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz.

Bu çerçevede 10 Kasım 2008 günü bir basın toplantısı düzenledik ve Adli Tıp Uzmanları Derneği, Türk Pediatri Kurumu, Adolesan Sağlığı Derneği, Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Derneği, Türkiye Psikiyatri Derneği ile birlikte hazırladığımız raporu açıkladık.

Bu rapordaki temel tespitimiz “mağdure B. Ç. Hakkında düzenlenen ve tutuklu sanık Hüseyin Üzmez’in tahliyesiyle sonuçlanan Adli Tıp Kurumu raporunun bilimsel olarak geçersiz ve hukuki olarak yok hükmünde olduğu” yönündeydi.

ATK yönetiminden beklentimiz ya verdikleri raporun bilimsel olarak doğruluğunu savunmaları ya da hatalarını kabul edip gereğini yerine getirmeleriydi.

ATK yönetimi ise gerçeklerin ortaya çıkmasından duyduğu rahatsızlığı hemen ertesi günü ortaya koydu:

Basın toplantımıza katılan meslektaşlarımız Uzman Dr. Elif Kırteke (Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi üyesi), Doç. Dr. Serhat Gürpınar (Adli Tıp Uzmanları Derneği Başkanı), Uzman Dr. Lale Tırtıl (Türk Tabipleri Birliği Büyük Kongre Delegesi ve İstanbul Tabip Odası Çocuk Komisyonu üyesi) hakkında ATK Başkan Yardımcısı Dr. Mustafa Okudan tarafından soruşturma açıldı.

ATK yönetimi bir taraftan bu baskıcı bürokratik refleksleri gösterirken bir taraftan da 6.İhtisas Kurulu’nun raporunun bilimsel bakımdan geçersiz olduğunu kanıtlayan değerlendirmemizi kabul ediyor ve Kurulun çocuk ruh sağlığı uzmanı atanmasına kadar faaliyetini durdurduğunu açıklıyordu. Böylece yapılan vahim yanlışı kabulleniyordu.

Öncelikle meslek örgütümüzün faaliyetlerini engellemeye yönelik bu soruşturmayı şiddetle kınıyor ve derhal geri alınmasını talep ediyoruz.

Bu soruşturma, Türk Tabipleri Birliği ve ilgili meslek örgütlerinin adli tıpla ilgili hazırladıkları bilimsel bir rapora bile tahammül edilemediğini göstermektedir.

Verdikleri bilirkişi raporunu kendileri bile savunamayan ATK yöneticilerine hatırlatıyoruz; bu tür baskılarla ne meslek örgütümüzün sesini kısmak ne de gerçekleri örtbas etmek mümkündür. Bizler her zaman olduğu gibi doğruları söylemeye ve ATK’yi izlemeye devam edeceğiz.

Kamuoyunda günlerdir süren tartışmalar şu gerçekleri açık olarak ortaya çıkartmıştır;

1- Türkiye’nin adli tıp alanındaki en büyük bilirkişilik kurumu ATK, bilirkişiliğin en öncelikli koşulu olan güvenilirliğini bütün toplum nezdinde kaybetmiştir. ATK tarafından hazırlanan bilirkişi raporlarına bugün artık hiçbir vatandaşın itimadı kalmamıştır.

2–6.İhtisas Kurulu’nun bugüne kadar çocuklar hakkında, çocuk ruh sağlığı uzmanı bulunmadan düzenlediği bilirkişi raporlarının geçersiz olması gerekir.

3-Adli Bilimlerin olmazsa olmaz kaynağı olan üniversitelerden, bilim insanlarından ve bilimsel incelemelerden destek almaksızın düzenlenen raporlar bilimsel ve hukuksal olarak kabul edilemez.

4-Bilirkişi ve bilirkişilik kurumlarının yeterlik ve yetkinliklerinin bağımsız kurumlar tarafından değerlendirilmesi hukukun saygınlığı ve toplumun adalete güven duyması için önemlidir. ATK mevcut işleyiş içinde adeta tek başına hizmet vermekte ve denetimini de kendi kendine yapmaktadır. ATK’nın bu koşullarda bilirkişilik yapmaya devam etmesi hukuk sistemimize olan güveni de derinden sarsmaktadır.

5- Bu durum sürdürülebilir değildir ve Türkiye’deki adli tıp organizasyonunun hızla gözden geçirilmesi ve bilimsel veriler doğrultusunda yeniden yapılandırılmalıdır.

6-Mevcut haliyle tıbbın tüm bilgi ve uygulamalarına aykırı olan ATK’nın Adalet Bakanlığı’na bağlı olmaktan çıkarılarak kurumun özerk, bilimsel, objektif ve güvenilir bir yapıya kavuşturulması için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

ATK, bilindiği gibi aynı zamanda ülkemizin en büyük adli tıp uzmanlık eğitim kurumudur ve halen ellinin üzerinde asistan hekim bu kurumda ihtisas yapmaktadır. Böyle bir kurumun hiçbir eğitici vasfı olmayan, üstelik her ikisi de sadece birer yıllık “hızlandırılmış” bir eğitim sonrasında uzmanlık payesini kazanmış olan kişiler tarafından yönetilmesi dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş bir durumdur. Bu duruma son vermeden ATK’nın bilimsel bir yapıya kavuşması mümkün değildir.

 ATK yönetiminin bütün icraatları; ATK çalışanlarını “kendilerinden olanlar ve olmayanlar” olarak tasnif etmek, “kendilerinden olmayanlar”ı soruşturmalar, cezalar, baskılar ve sürgünlerle sindirmek ve ATK’dan uzaklaştırmak ve böylece ATK’da bir “kışla disiplini” kurmak olmuştur.

Bütün mesailerini bu doğrultuda harcadıkları için ATK Kanunu’nun 11/c maddesinde tanımlanan “Kurumun verimli ve düzenli çalışmalarını sağlamak ve bu yolda uygun göreceği tedbirleri almak” görevini bile yerine getirmemişlerdir. Görevde bulundukları beş buçuk yıl boyunca, yasal zorunluluğa rağmen, ATK’da bir çocuk psikiyatristinin çalışması için gerekli girişimleri bile yapmayarak ağır bir “görevi ihmal” suçu işlemişlerdir. Bu ihmalin nasıl trajik sonuçlara yol açtığı ise ortadadır.

Adalet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin’i kamuoyu nezdinde onarılamaz derecede güven kaybına uğramış olan ATK’nın yönetim kadrosuyla birlikte bilimsel veriler doğrultusunda yeniden yapılandırılması için hızla harekete geçmeye davet ediyoruz.

Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ MERKEZ KONSEYİ
İSTANBUL TABİP ODASI
ADLİ TIP UZMANLARI DERNEĞİ