Yitirdiklerimizin yakınlarına, hepimize başsağlığı, yaralılarımıza acil şifa diliyoruz.

İnsandan, barıştan yana umudumuzu yitirmeyeceğiz. Şiddetten, savaştan medet umanları hep birlikte kınayacağız.

Çok olmadı, daha iki ay önce yazdık aşağıdaki cümleleri; duygumuzu, tepkimizi, düşüncemizi ifade etmek için:

“Yitirdiklerimizin yakınlarına, hepimize başsağlığı, yaralılarımıza acil şifa diliyoruz…Bu açıklamaların bir görev haline gelmesini, yapılmasına neden olacak acıların yaşanmasını hiç ama hiç istemiyoruz.… Planlanmış kör şiddetin özgür, demokratik, bağımsız, adil ve barış içinde bir Türkiye özleminin önüne geçmesine izin vermeyeceğiz.

Yaşanan acıların, özlemini taşıdığımız Türkiye’nin hemen bugün gerçekleşmesi ile bir nebze de olsa azalabileceğini düşünüyoruz. Bunun herkesin katkısıyla olacağını hatırlatıyor, TTB olarak bütün içtenliğimiz ve kararlılığımızla çaba harcamaya devam edeceğimizi vurguluyoruz.”

Görüyoruz silahlar konuşuyor, insanlar ölüyor; uçaklar bombalıyor, mayınlar patlıyor, insanlar göç ediyor, ormanlar yakılıyor, kimisinden haberdarız, kimisinden değil.

Şemdinli; Altınova, Dikili, Sarayköy… Evet tehlikenin farkındayız ve tek çözümün insanın insana yabancılaşmamasından, uzaklaşmamasından, şiddeti ve şiddete dayalı politika yapanları reddetmesinden geçtiğini biliyoruz. Hiçbir insanımızın ölmesini istemiyoruz. Çözümün mümkün olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle insandan, barıştan yana umudumuzu yitirmeyeceğiz. Şiddetten, savaştan medet umanları hep birlikte kınayacağız.

Şiddete karşı birlikte tutum almalı, barış talebini en güçlü biçimiyle dile getirmeli ve tüm sorunların çözüm gücünü toplumsal dayanışmada ve demokratik tartışmada aramalıyız. Çözümü başka yerde, sınır ötelerinde değil bu topraklar üzerinde bulacağız: özgürlük, adalet ve barışta.