Yine bebek ölümleri?

    22.09.2008
BASIN AÇIKLAMASI

SB Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 20 Eylül 2008 tarihi saat 20.00’den itibaren yenidoğan ünitesinde 13 bebek ölmüştür. Öncelikle ailelere baş sağlığı dileklerimizi iletmek istiyoruz.

Bu olaya özel olarak kamuoyuyla resmi olarak bilgi paylaşımının ilgili hastane tarafından yapılması beklenmektedir. Aktarılan bilgilerin gerek kamuoyu gerekse ilgili tıp çevrelerince değerlendirileceği kuşkusuzdur.

Türk Tabipleri Birliği olarak, Dr.Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki ölümler nedeniyle yaptığımız açıklamada yer alan başlıkları bir kez daha paylaşmakta yarar görüyoruz.

                    “1- Başbakan’ın talimatıyla yapılan “hastaneye başvuran hiçbir hasta geri çevrilmeyecek” genelgesinin söz konusu hastanedeki sonuçlarını görmek ve doğru yorumlamak gerekmektedir. Gerekli altyapı, donanım, personel, koşullar ile sağlık hizmet sunumunun bilimsel zorunlulukları bir arada değerlendirilerek hizmet planlanmalıdır.

                    2-  Sağlık hizmetlerinde temel yaklaşım koruyucu hizmetler olmalıdır. Bu anlamda da sorumluluk sadece hekimler/sağlık çalışanlarında değildir. Özellikle yetkililerin kamuoyundaki açıklamaları da özel bir önem arz eder. Başbakan’ın “3 çocuk doğurun” açıklamaları bu açıdan değerlendirilmelidir.

                    3- Bilinmektedir ki sık ve çok gebelik, doğum öncesi bakım alamama, düşük sosyoekonomik düzey, yani Türkiye’nin en önde gelen sorunları olan geçim sıkıntısı/işsizlik gerçeği gibi birbiriyle ilişkili başlıklara müdahil olunmadığı sürece sadece dar anlamıyla sağlık alanında yapacaklarınızla yol almak mümkün değildir. Sadece hekimleri/sağlık çalışanlarını suçlu ilan ederek kimse sorumluluktan kaçamaz. “

Son olarak, temizliğin ve niteliğin özellikle sağlık kuruluşları için önemi yadsınamaz. Bu çerçevede sağlık kuruluşlarında çalıştırılan taşeron şirkete bağlı temizlik görevlilerine de özel bir vurgu yapmak gerekmektedir. Söz konusu çalışanların özlük haklarının (düşük ücret, fazla çalışma, sık değişme vb.) olumsuzluğu nedeniyle de eğitim ve tecrübeleri açısından yeterlilikleri tartışmalıdır. Bu durum, Sağlık Bakanlığı’nın Sağlıkta Dönüşüm Programı ile de ilişkili olarak izlediği personel rejiminin ve dışarıdan hizmet alma anlayışının doğrudan yansımasıdır.

Bugün için somut olarak;

            -Hastanenin ilgili biriminin altyapı, insangücü olanakları ile yatan hasta arasındaki dengenin kesinlikle aşılmaması,

            -İl düzeyinde yenidoğan ünitesi bulunan birimler arasında etkin bir işbirliğinin sağlanması,

            -“En sorunlu” bebeklere bakmak açısından daha yetkin olduğu düşünülen üniversitelerin insangücü açısından kadro vb. taleplerinin karşılanması,

            -Üniversite yenidoğan ünitelerin yan dal uzmanı kadroları arttırılması,
hızla yerine getirilmelidir.

Türk Tabipleri Birliği olarak 2005 yılından bu yana yenidoğan ünitelerinde yaşanan ve zaman zaman dramatik bir şekilde ortaya çıkan bu durumun tek tek hekimler ya da sağlık çalışanları ile açıklanmasının mümkün ve doğru olmadığını düşünüyoruz.

Konu bütünlüklü olarak bir sistem yaklaşımıyla ele alınmak durumundadır. Türkiye’de uygulanan Sağlıkta Dönüşüm Programı orta ve uzun vadede çok daha fazla tahribat doğuracak bir programdır. Anlaşılmaktadır ki bugün için en hassas yerlerde olumsuz sonuçlar olarak kendini göstermektedir. Sağlık Bakanlığı’na bu sürecin ve ölümlerin siyasi sorumlusu olduğunu hatırlatıyoruz.

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
MERKEZ KONSEYİ