Yine bebek ölümleri?

TTB Merkez Konseyi, İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ndeki bebek ölümlerinin ardından bir basın toplantısı düzenleyerek, ölümlerin siyasi sorumlusunun Sağlık Bakanlığı olduğunu belirtti.

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi, İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde bir günde 13 bebeğin yaşamını yitirmesinin ardından bir basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında konuşan TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy, tekrarlayan bebek ölümlerinin, bu görevi yüklenen bakanlıkların siyasi sorumluluğunu gerektirdiğini söyledi.

Gürsoy, geçen ay Ankara'da Zekai Tahir Burak Hastanesi'nde yaşanan bebek ölümlerinin ardından, İzmir'de Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde bir günde 13 bebeğin yaşamını yitirmesinin 'trajik bir tablo' olduğunu söyledi. Ölümlerin nedeninin henüz tam olarak açığa çıkmadığını belirten Gürsoy, bir enfeksiyon olasılığı bulunmakla birlikte kesin bir şey söylemek için henüz erken olduğunu kaydetti.

İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin yenidoğan bölümünün altyapısına ilişkin bilgi veren Gençay Gürsoy, 30 kuvöz, 15 beşik olmak üzere toplam 45 yatak, 10 solunum cihazı ve 30 monitörün bulunduğunu, 1 yenidoğan uzmanı, 1 çocuk uzmanı, 5 asistan ve 38 hemşirenin görev yaptığını bildirdi. Gürsoy, olayın yaşandığı gece ise 7 hemşirenin nöbetçi olduğunu buna karşın yatakların tümünün dolu olduğunu kaydetti. Bu rakamlara göre, genel olarak bir personel yetersizliğinden söz etmenin mümkün olmadığını dile getiren Gürsoy, ancak bu yoğunlukta hasta kabul etmenin sorun yaratabileceğine dikkat çekti.

Geçmiş örneklerden yola çıkarak bu olayın 'çok nedenli' olduğunu söyleyebileceklerini belirten Gürsoy, üniversite hastanelerinde kadronun yeterli olmadığını, hemşire ve yenidoğan yoğun bakım uzmanı hekim sayısı açısından yetersizlikler bulunduğunu söyledi. Sağlıkta Dönüşüm Programı ile birlikte hemşire dışı yardımcı sağlık personelinin de taşeron olarak çalıştırıldığını belirten Gürsoy, taşeron personelin eğitim yetersizliğinin de sıkıntılara yol açtığını kaydetti.

İstifa müessesesi işlemiyor

Gençay Gürsoy, tıpkı Tuzla olayında ve Deniz Feneri davasının Türkiye'ye kadar uzanmasında olduğu gibi, kimsenin siyasi sorumluluğu kabul etmediğini belirterek, 'İstifa diye bir müessese siyasi iktidarın gündeminde yok. Bu ölümler, bu görevi yüklenen bakanlıkların siyasi sorumluluğunu gerektiriyor' diye konuştu.

Sağlık Bakanlığı'nın konuyla ilgili ciddi tedbirler almasını isteyen Gürsoy, Türk Tabipleri Birliği de dahil olmak üzere ilgili tüm kurumları çağırarak ortak bir çözüm için düğmeye basması gerektiğini vurguladı.

    22.09.2008
BASIN AÇIKLAMASI

SB Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde 20 Eylül 2008 tarihi saat 20.00'den itibaren yenidoğan ünitesinde 13 bebek ölmüştür. Öncelikle ailelere baş sağlığı dileklerimizi iletmek istiyoruz.

Bu olaya özel olarak kamuoyuyla resmi olarak bilgi paylaşımının ilgili hastane tarafından yapılması beklenmektedir. Aktarılan bilgilerin gerek kamuoyu gerekse ilgili tıp çevrelerince değerlendirileceği kuşkusuzdur.

Türk Tabipleri Birliği olarak, Dr.Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ndeki ölümler nedeniyle yaptığımız açıklamada yer alan başlıkları bir kez daha paylaşmakta yarar görüyoruz.

                    '1- Başbakan'ın talimatıyla yapılan 'hastaneye başvuran hiçbir hasta geri çevrilmeyecek' genelgesinin söz konusu hastanedeki sonuçlarını görmek ve doğru yorumlamak gerekmektedir. Gerekli altyapı, donanım, personel, koşullar ile sağlık hizmet sunumunun bilimsel zorunlulukları bir arada değerlendirilerek hizmet planlanmalıdır.

                    2-  Sağlık hizmetlerinde temel yaklaşım koruyucu hizmetler olmalıdır. Bu anlamda da sorumluluk sadece hekimler/sağlık çalışanlarında değildir. Özellikle yetkililerin kamuoyundaki açıklamaları da özel bir önem arz eder. Başbakan'ın '3 çocuk doğurun' açıklamaları bu açıdan değerlendirilmelidir.

                    3- Bilinmektedir ki sık ve çok gebelik, doğum öncesi bakım alamama, düşük sosyoekonomik düzey, yani Türkiye'nin en önde gelen sorunları olan geçim sıkıntısı/işsizlik gerçeği gibi birbiriyle ilişkili başlıklara müdahil olunmadığı sürece sadece dar anlamıyla sağlık alanında yapacaklarınızla yol almak mümkün değildir. Sadece hekimleri/sağlık çalışanlarını suçlu ilan ederek kimse sorumluluktan kaçamaz. '

Son olarak, temizliğin ve niteliğin özellikle sağlık kuruluşları için önemi yadsınamaz. Bu çerçevede sağlık kuruluşlarında çalıştırılan taşeron şirkete bağlı temizlik görevlilerine de özel bir vurgu yapmak gerekmektedir. Söz konusu çalışanların özlük haklarının (düşük ücret, fazla çalışma, sık değişme vb.) olumsuzluğu nedeniyle de eğitim ve tecrübeleri açısından yeterlilikleri tartışmalıdır. Bu durum, Sağlık Bakanlığı'nın Sağlıkta Dönüşüm Programı ile de ilişkili olarak izlediği personel rejiminin ve dışarıdan hizmet alma anlayışının doğrudan yansımasıdır.

Bugün için somut olarak;

            -Hastanenin ilgili biriminin altyapı, insangücü olanakları ile yatan hasta arasındaki dengenin kesinlikle aşılmaması,

            -İl düzeyinde yenidoğan ünitesi bulunan birimler arasında etkin bir işbirliğinin sağlanması,

            -'En sorunlu' bebeklere bakmak açısından daha yetkin olduğu düşünülen üniversitelerin insangücü açısından kadro vb. taleplerinin karşılanması,

            -Üniversite yenidoğan ünitelerin yan dal uzmanı kadroları arttırılması,

hızla yerine getirilmelidir.

Türk Tabipleri Birliği olarak 2005 yılından bu yana yenidoğan ünitelerinde yaşanan ve zaman zaman dramatik bir şekilde ortaya çıkan bu durumun tek tek hekimler ya da sağlık çalışanları ile açıklanmasının mümkün ve doğru olmadığını düşünüyoruz.

Konu bütünlüklü olarak bir sistem yaklaşımıyla ele alınmak durumundadır. Türkiye'de uygulanan Sağlıkta Dönüşüm Programı orta ve uzun vadede çok daha fazla tahribat doğuracak bir programdır. Anlaşılmaktadır ki bugün için en hassas yerlerde olumsuz sonuçlar olarak kendini göstermektedir. Sağlık Bakanlığı'na bu sürecin ve ölümlerin siyasi sorumlusu olduğunu hatırlatıyoruz.

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
MERKEZ KONSEYİ