TTB Kuddusi Okkır Araştırma Kurulu raporunu tamamladı

Türk Tabipleri Birliği Kuddusi Okkır Araştırma Kurulu raporunu tamamlayarak, İstanbul"da düzenlenen basın toplantısıyla kamuoyuna açıkladı.


TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
KUDDUSİ OKKIR ARAŞTIRMA KURULU
BASIN AÇIKLAMASI
09 Eylül 2008
 

Ceza ve İnfaz Kurumlarındaki Yapısal Sorunlar Çözülmediği Sürece Cezaevlerinden Yeni Ölüm Haberleri Gelmesi Sürpriz Olmayacaktır.

Adalet ve Sağlık Bakanlığını Göreve Çağırıyoruz: Ölümcül Hastalığa Yakalanan Onlarca Tutuklu ve Hükümlünün Sağlık Durumu Derhal Kurulacak Bağımsız Bir Muayene Komisyonu Tarafından Değerlendirilmelidir.

Bizim TTB olarak çıkış noktamız “insan” ve onun en temel haklarından biri olan “sağlık hakkı”dır. Sosyal devletin en önemli görevlerinden biri sağlık hizmetlerinin eşit, nitelikli ve herkesin ulaşabileceği bir şekilde sunumudur. Sağlık hizmeti, “eşitlik ilkesi” çerçevesinde sunulmak durumundadır. Ceza infaz kurumlarında bulunan tutuklu ve hükümlülerin “yaşam, vücut bütünlüklerini koruma, sağlık ve mülkiyet hakları devletin güvencesi altındadır” ilkesinin uluslararası ceza infaz hukukunun en temel prensiplerinden biri olduğu unutulmamalıdır.

Türk Tabipleri Birliği"ne son bir yıl içinde cezaevlerinden gelen ve son aylarda giderek artan onlarca mektup ve dilekçe başvurularından da anlaşıldığı üzere, Kuddisi Okkır"ın ölümü ile yeniden Türkiye gündemine gelen “CEZAEVİ VE SAĞLIK” konusu önemli bir sorun olarak devam etmektedir.

Ülkemizde bulunan 385 ceza ve infaz kurumunda yaklaşık 39 bin hükümlü, 57 bin tutuklu olmak üzere 96 bin kişi yatmaktadır. Çeşitli insan hakları kuruluşlarının verilerine göre cezaevlerinde 86 tutuklu ve hükümlünün ciddi sağlık sorunları nedeniyle yaşam savaşı vermekte oldukları anlaşılmaktadır.

İnsanlığın evrensel değerleri ve toplum vicdanı, tutuklu ve hükümlülerin gereksiz acı ve mağduriyetten korunmasını, sağlık hizmetlerine eşit şartlarda ulaşmasını gerektirir. Tıbbı insanlığın hizmetine sunmak, kişiler arasında herhangi bir ayrım yapmadan beden ve ruh sağlısını korumak ve iyileştirmek, hastaların acılarını dindirmek ve onları rahatlatmak, tıp doktorlarına tanınmış bir ayrıcalıktır.

Yıllardır cezaevlerinde yatan tutuklu ve hükümlülerin ciddi sağlık sorunları kamuoyuna yansıtılmaya çalışılıyor. Ancak Ergenekon soruşturması nedeniyle tutuklanan Kuddusi Okkır’ın hapishanede  tutuklu iken kansere yakalanması ve tahliyesinden beş gün sonra ölmesi, Ceza İnfaz Kurumları’ndaki yönetim sorunlarını, tutukluluk halinin kaldırılması süreçlerini, mahkumların sağlığa erişim olanaklarını yeniden kamuoyunun gündemine taşıdı. TTB olarak 2000 yılında yayınladığımız “F TİPİ CEZAEVLERİ” raporumuzda da ifade ettiğimiz gibi; F tipi cezaevleri hücre tipi cezaevleridir. Bunların insan ruh ve beden sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yaratacağı bilimsel olarak ortaya konmuştur. Kuddisi Okkır" ın yaşamını yitirmesi F tipi cezaevlerinde yaşanan tecrit ve izolasyonun doğrudan ya da dolaylı sonuçlarından biri olarak kabul edilmelidir.

Yıllardır bu gibi sorunlara sahip çıkan ve çözümler üreten bir hekim kuruluşu olarak bunun buzdağının görünün yüzü olduğunu, konunun üzerine gidilmesi ve ayrıntılı bir araştırma yapılarak sonuçlarının kamuoyu ile paylaşılması gerektiğini bir kez daha yetkili kurum ve kuruluşların dikkatine sunmak istiyoruz.  

Araştırma Kurulumuzun amacı, Kuddusi Okkır’ın tanı ve tedavi sürecinde eğer varsa yaşanan insan hakları ihlalleri, yönetsel hatalar, tıbbi uygulama hataları ve etik dışı uygulamaların olup olmadığını araştırmak, tutuklu ve hükümlülerin sağlığa erişim olanaklarını uluslararası ve ulusal hukuk metinleri ışığında değerlendirmek, verilen sağlık hizmetlerindeki, eksiklikleri açığa çıkarmak ve hasta hakları yönünden olayı inceleyip çözüm önerilerini geliştirmekti.

Komisyonumuzun incelemeleri ve araştırmaları sonucunda hangi gerekçeyle olursa olsun Kuddusi Okkır’ın ağır hastalık halinin güçleştirdiği yaşam koşulları altında, ileri tetkik ve tedavisinde ve refakatçi temininde geç kalınarak ölümünden beş gün öncesine kadar tutukluluğunun devam etmiş olmasını; başlı başına ağır bir “insan hakları ihlali” olarak kabul edilmesi gerektiği ve bu uygulamanın “modern devlet anlayışına” yakışmadığı görüşüne varılmıştır.

Herkesin bildiği ancak söylemeye cesaret edemediği gerçek bu yapısal sorunlara çözüm üretilemediği sürece yeni ölümlerin yaşanabileceğidir.

Araştırma Kurulumuzun raporu cezaevlerindeki sorunlara ayna tutup bazı saptamalarda bulunup çözüm önerileri geliştirmiştir. TTB süreci izlemeye devam edecektir.

 

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi                  İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu

 
Öneriler

1.      Devlet, tutuklu ve hükümlülere sağlık hizmetini vermekle, ortaya çıkan hastalıkların tedavisini üstlenmekle yükümlüdür. Devlet bu yükümlülüğünü yerine getirirken cezaevi yönetimi ve kurum hekimi gibi görevlilerle işbirliği halinde olmalıdır.

2.      Sağlığa erişim sürecinde, cezaevi personelinin hakimiyeti ve sağlık çalışanları dışındakilerin etkisi azaltılmalı, cezaevi görevlilerinin hizmete erişmeyi kesintiye uğratması en aza indirilmelidir.

3.      Kurum hekiminin ayda en az bir kez kurumu denetlemesi ve genel ve özel önlem alınması gereken hastalıklar ile sağlık koşulları yönünden alınması gereken önlemleri içeren bir rapor düzenlemesi ve bunu kuruma iletmesi gerekmektedir.

4.      Cezaevlerinde, yeni teknolojilerin kullanımı ve uzmanlaşmış sağlık bakım hizmetlerinin sunulabilmesi ve tıbbi bakım standartlarının sağlanması için, iyi bir planlama ve yeterli sayı ve nitelikte kaliteli sağlık çalışanı gereklidir.

5.      Terminal dönemdeki hastaların bakımında sağlık otoriteleri, bu hastaların topluma sunulan sağlık hizmetinden yararlanabilmeleri için serbest bırakılmalarını savunmalıdır.

6.      F tipi cezaevlerinde tecrit ve izolasyon ortamı, insan ruh ve beden sağlığına zararlıdır. Bu ortamlar kanser ve diğer kronik hastalıkların ilerlemesine ve  nüks etmesine zemin hazırlar. İnsan haklarına aykırı uygulama kaldırılmalıdır.

7.      Hükümlü veya tutuklunun hastaneye sevkini gerektirecek bir durum varsa kurum hekimi bunu cezaevi yönetimine bildirmelidir. Konsültasyon, gerekirse nakil ve izlem için yazılı protokoller hazırlanmalı, sağlık personelinin nakil istedikleri durumlarda kullanılacak araç ve personel hazır bulundurulmalıdır.

8.      Mahkum koğuşları hastanelerin bir eklentisidir. Yataklı Tedavi Kurumlarında istenilen özelliklerde ve sayıda mahkum koğuşu bulundurulması zorunludur. Burada bulundurulan hastaların tedavi ve bakımları aksatılmadan eksiksiz bir şekilde yapılmalıdır.

9.      Toplumsal bir denetim için, cezaevi sağlık koşulları, gizli ve özel bir alan olmaktan çıkarılarak kamuoyunun denetimine açılmalıdır.

Cezaevi hekimlerinin sicil amiri cezaevi müdürleridir. Cezaevlerinde sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi ""üvey evlat "" konumundaki cezaevi hekimleri başta olmak üzere, iyi özlük haklarına sahip sağlık personeli ile gerçekleşebilir.

Rapora ulaşmak için...