Demokratikleşme, eşitsizliklerle mücadeleden geçer

Türkiye yaz sıcağında "siyasi ortamın" alevlendiği, deyim yerindeyse toz duman içerisinde ayak izlerinin karıştığı günleri yaşıyor. Varlığı öncelikle demokratik ortamın ve hukukun işlerliğine bağlı bir meslek örgütü olarak yaşanan gözaltı ve tutuklama süreçlerinde ilk olarak sağlık hakkı ile ilgili boyuta dikkat çekmek istiyoruz.


07.07.2008
BASIN AÇIKLAMASI

Türkiye yaz sıcağında "siyasi ortamın" alevlendiği, deyim yerindeyse toz duman içerisinde ayak izlerinin karıştığı günleri yaşıyor. Varlığı öncelikle demokratik ortamın ve hukukun işlerliğine bağlı bir meslek örgütü olarak yaşanan gözaltı ve tutuklama süreçlerinde ilk olarak sağlık hakkı ile ilgili boyuta dikkat çekmek istiyoruz.

Herkesin insan olmaktan kaynaklanan yaşama hakkı ve sağlıklı bir yaşam sürdürebilmek ve bu amaçla sağlık hizmetlerine erişmek hakları vardır. Sağlık hakkı, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 25. maddesi başta olmak üzere güvence altına alınmaktadır. Sağlık hakkı özellikle kendi egemenlik haklarını kullanamayacak durumdaki kişiler içinse mutlaka güvence altında olmalıdır ve bunun güvencesi de devlet (gözaltına alanlar/tutuklayanlar vd.) olmak durumundadır. Gözetim altına alınan, tutuklanan ya da hüküm giymiş kişiler açısından sorgulama ve yargılama sürecinin kendisinin cezalandırmaya dönüştürülmemesi çok önemlidir. Türk Tabipleri Birliği ülkemizdeki tüm insanlarımızın, hiçbir ayrım gözetmeksizin koruyucu hizmetler, erken tanı, uygun tedavi ve rehabilitasyonu içeren sağlık hizmetlerine erişmesinin ülkemiz vatandaşı olmaktan kaynaklanan bir hak olduğunu ve bu hakkın herkese gerekebileceğini bir kez daha hatırlatır.

            Yaşanan süreçle ilgili olarak ise herkesi sağlıklı düşünmeye davet ediyoruz.

Savunulması gereken -her zaman olduğu gibi- demokratik, laik, bağımsız, özgür bir Türkiye’de gönüllü eşit, adil, barış içerisinde bir yaşamdan yana olmaktır. Bu yolda ilerlemek için militarist olan/olmayan bütün gizli-açık odakların üzerine kararlılıkla ama insan haklarına saygılı ve hukuka uygun yöntemlerle gidilmesi gerekir. TTB bu yöndeki sahici çabaları elbette destekler; ancak bunu yapacak iradenin 5 seneyi aşan iktidarı boyunca; daha dokunulmazlıkları bile kaldırmayan, 12 Eylül’ü yapanların yargılanması konusunda adım atmayan, son olarak Nevroz"da, 1 Mayıs"ta tavrını somutlamış bulunan “AKP iktidarı” olamayacağı gün gibi ortadadır. Güncel gelişmeler karşısında şaşırmamak için Türkiye"deki egemen güçlerin -bütün iç çatışmalarına  rağmen- temel çabalarının yönünü hatırlamakta yarar vardır: ABD"ye daha bağımlı ve ılımlı İslam atmosferinde hava soluyan bir Türkiye. Bu amaçla Türkiye darbe-şeriat karşıtları ikilemi kıskacında giderek daha baskıcı bir ortama götürülmektedir.

Türkiye"nin demokratikleşmesine katkı sunma iddiasında olan iktidarlar; çalışanlardan, ezilenlerden, ötekileştirilenlerden yana, eşitsizliklerle mücadele etmeyi hedeflemelidir. Bunun da yolu eşit, adil, gönüllü, barış içerisinde bir Türkiye’den geçer. TTB kendisini insan hakları, demokrasiden yana tanımlayan bütün güçlerin toplumsal reflekslerine yön verecek yaklaşımın bu anlayışta ifade olmasını önemsemektedir.

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
MERKEZ KONSEYİ