Bakanlıktan kadrolaşma ısrarı...

Türkiye’de uzman hekimlerin yaklaşık yarısı Sağlık Bakanlığı’na bağlı Eğitim ve Araştırma Hastanelerinde eğitim görmektedirler. Bu hastanelerin temel işlevi öğretim, eğitim ve araştırma yapmak ve uzman ve ileri dal uzmanları yetiştirmektir. Bu hastanelerde,  toplumumuza sağlık hizmeti verecek uzman hekimleri klinik şef ve şef yardımcıları yetiştirmektedir. İyi uzman hekim yetiştirmekle görevli olan hekimlerin de; mesleki bilgisi, eğitim becerisi ve tıbbi uygulama yeteneği yönünden üst düzeyde olması gerekir.

 



21.03.2008

Basın Açıklaması

Kanun Herkese Lazımdır!

SN. CUMHURBAŞKANI

EĞİTİM HASTANELERİNDE SİYASİ KADROLAŞMAYA VE BÜYÜK TAHRİBATA YOL AÇACAK 5748 SAYILI ‘SAĞLIK HİZMETLERİ TEMEL KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN’U ONAYLAMAMALIDIR

 Türkiye’de uzman hekimlerin yaklaşık yarısı Sağlık Bakanlığı’na bağlı Eğitim ve Araştırma Hastanelerinde eğitim görmektedirler.

Bu hastanelerin temel işlevi öğretim, eğitim ve araştırma yapmak ve uzman ve ileri dal uzmanları yetiştirmektir. Bu hastanelerde,  toplumumuza sağlık hizmeti verecek uzman hekimleri klinik şef ve şef yardımcıları yetiştirmektedir. İyi uzman hekim yetiştirmekle görevli olan hekimlerin de; mesleki bilgisi, eğitim becerisi ve tıbbi uygulama yeteneği yönünden üst düzeyde olması gerekir.

Bunun için klinik şef ve şef yardımcıları kadrolarına, objektif bilimsel ölçütlere uygun, adil ve hekimler arasında ayrımcılığa yol açmayan bir yöntemle atama yapılması zorunludur.

       Uzun yıllar boyunca oluşan deneyimlerden yola çıkılarak 1997 yılında,  Yüksek Öğretim Kurulu, Sağlık Bakanlığı ve Türk Tabipleri Birliği tarafından ortaklaşa bir sınav yöntemi belirlenmiştir. Kabul edilen yöntemle eğitici olacak hekimler, ÖSYM tarafından yapılan yabancı dil ve mesleki bilgi sınavına alınmıştır. Bu sınavlardan başarı olanlar,  kura ile belirlenen beş kişilik bir jüri önünde uygulamalı sınava girmiş,, eğitim becerileri ve  uygulama becerileri değerlendirilmiş, aynı kadroya başvuran hekimlerden içlerinde en başarılı bulunanların ataması yapılmıştır.  Aday hekimlerin bilimsel yayınları ise jüri tarafından üçüncü aşamada yapılan değerlendirmede eğitim ve uygulama becerisinin yanında sadece bir değerlendirme unsuru olarak dikkate alınmıştır.

        Ancak 1999 yılı Eylül ayında Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan bir yönetmelik değişikliği ile profesör ve doçent unvanına sahip hekimlerin, bu kadrolara doğrudan Sağlık Bakanı tarafından atanması yöntemi benimsenmiştir. 6 yıldır eğitim hastanelerindeki bütün şef ve şe yardımcıları, boş kadrolar ilan edilmeden, sayıları 10.000 civarında olan doçent unvanına sahip hiçbir hekime başvuru olanağı tanımadan, sınavsız ve kritersiz olarak bizzat Sağlık Bakanı tarafından atanmaktadır.

Bu durum ise meslektaşları arasında sadece üstün bilimsel özellikleriyle öne çıkması gereken klinik şef ve şef yardımcılarının siyasi iktidara yakınlıkları nedeniyle bu görevlere getirildikleri değerlendirilmelerine yol açmakta ve hekimler arasında büyük huzursuzluk ve tartışmalara neden olmaktadır.

Bu ısrarın son örneği 12 Mart 2008 Çarşamba günü TBMM’nde kabul edilen 5748 Sayılı ‘Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’dur. Söz konusu Kanun, Sağlık Bakanı’na kendisine bağlı eğitim hastanelerindeki klinik şef ve şef yardımcılıkları kadrolarına sınavsız ve kritersiz olarak tamamen siyasi tasarrufunu kullanarak atama yetkisi vermektedir. Sağlık Bakanı, bu yetkiye dayanarak 500’e yakın şef ve şef yardımcısını belirleyebilecek ve böylece Cumhuriyet tarihinin en büyük kadrolaşma girişimlerinden biri gerçekleşecektir.

 Benzer bir kanun geçtiğimiz dönemde de TBMM’de kabul edilmiş ve daha sonra Anayasa Mahkemesi tarafından yürürlüğü durdurulmuştur. Ancak yürürlük durdurma kararının Resmi Gazetede yayımlanmasına kadar geçen sürede 176 hukuk dışı atama yapılmıştır. Daha sonra açılan davalarda idare mahkemeleri bu atamalar için de yürütmeyi durdurma ve iptal kararları vermiştir.

Bu durumda Sağlık Bakanlığı’nın yapması gereken yargı kararlarını uygulamak ve Anayasa Mahkemesi tarafından yürürlüğü durdurulmuş olan 5413 Yasaya dayanılarak yapılan şef ve şef yardımcılarını bu görevlerinden almaktır.

Sağlık Bakanlığı ise yargı kararlarını uygulamak yerine 5478 Sayılı Kanun’a konulan bir geçici madde ile atamaları iptal edilen kadroların görevlerine devam etmelerini sağlamaya çalışmaktadır.

Böylece yasaya karşı hile yapılarak, Anayasa Mahkemesi ve idari mahkemelerin verdiği kararlar yasama erki kullanılarak ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır.

          Bu durum; Anayasa’nın 2. Maddesinde yer alan Türkiye Cumhuriyeti’nin adalet anlayışı içinde bir hukuk devleti olduğu niteliğine, 10. maddesindeki Devletin bütün organlarının eşitlik ilkesine uygun davranma yükümlülüğüne, 11. maddesindeki Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesine, 138. Maddesindeki yargı kararlarının yerine getirilme zorunluluğuna, 153. Maddesindeki Anayasa Mahkemesi kararlarının devletin bütün organlarını bağlayıcılığı ilkesine aykırıdır.

TBMM’de kabul edilen 5478 Sayılı Kanun eğer Sn. Cumhurbaşkanı tarafından onaylanıp yürürlüğe girerse, sonrasında Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilse bile eğitim hastanelerimizde siyasi kadrolaşmaya ve büyük tahribata yol açacaktır.

Belirttiğimiz bütün bu sakıncaları göz önüne alarak Sn. Cumhurbaşkanı’nı 5478 Sayılı Kanun’u onaylamamaya çağırıyoruz.

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
MERKEZ KONSEYİ