Ne idam, ne hadım! Eşitlik ve özgürlük istiyoruz!

TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu, AKP iktidarının Özgecan Aslan cinayetinin ardından yükselen halk tepkisini ve kadınların mücadelesini boğmak için ortaya attığı "hadım" ve "idam" tartışmalarıyla ilgili yazılı açıklama yaptı. 

Açıklamada, kadınlara yönelik artan erkek şiddetinin sorumlusunun siyasal iktidar olduğuna dikkat çekilerek, "Devletin görevi şiddet dilini ve öç almayı yaygınlaştırmak değil, toplumdaki bireylerin eşit ve özgür olarak hayatlarını korumaktır" denildi. Açıklamada ayrıca, hekimlerin idam ve hadım gibi faşizan uygulamaların aleti olamayacağı vurgulandı.             

 

23.02.2015

Ne İdam, Ne Hadım! Eşitlik ve Özgürlük İstiyoruz!                                          

İktidar, Özgecan’ın katledilmesinden sonra yükselen halk tepkisini ve kadınların mücadelesini boğmak için her zaman kullandığı şiddet dilini yeniden devreye soktu. Böylece oluşan tepkileri bir başka mecraya çevirerek etkisizleştirmeyi amaçlıyordu.

Yıllardır kadına yönelik her türlü şiddetin, taciz ve tecavüzlerin, kadın cinayetlerinin takipçisi olan biz kadınlar, erkek katillerin ve tecavüzcülerin kravat taktıkları için “iyi hal indirimleri” aldıklarını, “haksız tahrik indirimi”nden yararlanarak cezasız kaldıklarını, tecavüz davalarında ise kadınların “rıza”larının arandığını, sanki suçlu kadınlarmış gibi kadınların tecavüzü çağırmadıklarını ispat etmek zorunda bırakıldıklarını biliyoruz.

2014 Haziran ayında kadın örgütlerinin ve ilgili meslek kurumlarının itirazlarına rağmen hızla geçirilen TCK paketinde sesiz sedasız yasalaşan hadım cezası yeniden dolaşıma sokuldu. Taslağın ilk halinde  “kimyasal kastrasyon” olarak yer almasına rağmen, daha sonra “kimyasal” kelimesi çıkartılarak “cerrahi kastrasyon” da gündeme getirilmiş oldu. Az sayıda ülkede uygulanan ve hiçbir başarı sağlamayan bu yöntem, aile bakanı tarafından “tıbbi tedavi” olarak isimlendirildi ve hekimler tarafından uygulayacağı açıklandı. Üstelik uygulandığı ülkelerde bireylerin rızası alındığı halde, yasada bunun zorla yapılacağı anlaşılıyor.

Hadım ve idam cezası neyi örtüyor?

Erkek saldırganlığı içgüdüsel değildir. Ataerkil sistemde, kışkırtılmış erkek cinsiyet rollerinin kadınları denetleme ve baskı altına almaya yönelmiş olmasının bir sonucudur. Biliyoruz ki şiddet kadınların emeklerini ve bedenlerini denetlemenin bir yoludur. Bu nedenle kadınlara yönelik şiddetin politik ve sistematik olduğunu söylüyoruz.

Oysa bu tür cezalar, bu sistematik mekanizmayı görünmezleştirmeyi ve erkek şiddetini bazı “sapık”, “hasta”, “cani”, “cahil” insanların münferit vahşetine indirgemeyi , kadınların eşitlik ve özgürlük taleplerini silikleştirmeyi amaçlıyor.

İdam ise siyasi muhaliflere ve halk kitlelerine gözdağı vermek için uygulanan bir devlet terörü, bir tür barbarlıktır. Türkiye tarihinde adını bilebildiğimiz 15 kadın kocalarını öldürdükleri için idam edilmişlerdir. Yardım eden erkeklere ise kısa hapis cezaları vermekle yetinilmiştir. Tecavüz nedeniyle idam edilmiş bir tek erkek bile yoktur. Geçtiğimiz aylarda ise İran da bir kadın (Reyhaneh Jabbari) tecavüzcüsünü öldürdüğü için idam edilmiştir.

Kadınlara yönelik artan erkek şiddetinin sorumlusu siyasi iktidardır ve din, ahlak, gelenek adına söylenen tüm cinsiyetçi söylemler kadınları değersizleştirmekte, ikincilleştirmekte ve kadınlara taciz, tecavüz, cinayet olarak dönmektedir.

Devletin görevi şiddet dilini ve öç almayı yaygınlaştırmak değil, toplumdaki bireylerin eşit ve özgür olarak hayatlarını korumaktır.

Hekimler idam ve hadım gibi faşizan uygulamaların aleti olamazlar!

Biz kadınlar kimsenin malı, mülkü, emaneti değiliz!

Bedenlerimiz, emeklerimiz ve hayatlarımız üzerinden ellerinizi çekin !

Ne hadım, ne idam eşitlik ve özgürlük istiyoruz!

TTB KADIN HEKİMLİK VE KADIN SAĞLIĞI KOLU