10 Aralık İnsan Hakları Günü

Türk Tabipleri Birliği İnsan Hakları Kolu, 10 Aralık İnsan Hakları Günü ve İnsan Hakları Haftası dolayısıyla yazılı açıklama yaptı. 

 

BASINA VE KAMUOYUNA

Bilindiği gibi her yıl 10 Aralık ile başlayan haftayı insan haklarına duyarlılığını artırmak için İnsan Hakları Haftası olarak çeşitli eylemlerle geçirmekteyiz. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilmesiyle birlikte, 10 Aralık İnsan Hakları Günü her yıl devletler, toplumlar, insan hakları örgütleri tarafından etkinliklerle anılmaktadır.

Yine böyle bir haftadayız ve ne yazık ki insanların ırkından, renginden, cinsiyetinden, cinsel yöneliminden, dilinden, din ve mezhebinden, etnik kimliğinden, siyasi-vicdani ve felsefi kanaatinden bağımsız olarak, insan olmaktan gelen hakları ve dokunulmazlıkları dünyada ve coğrafyamızda yeterli desteği bulamamakta, savunulamamaktadır. 

Dünyada ve özellikle Ortadoğu coğrafyasında savaşlar, ölümler yaşanmakta; insan hakları ihlalleri en acımasız haliyle devam etmektedir. Türkiye’de de durum farklı değildir. İnsan hakları ve özgürlükler dozu gittikçe artan bir şekilde ihlal edilmektedir. Gazeteciler tutuklanmakta, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinde durum iyice kötüleşmekte; artan kadın cinayetleri şeklinde tezahür etmektedir. Bölgede şehirlerde çatışmalar yaşanmakta, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinde yaşanmadığı kadar uzun ve hukuka aykırı sokağa çıkma yasakları uygulanmakta, demokratik kitle örgütü temsilcileri tehdit edilmekte, öldürülmektedir. Sokağa çıkma yasaklarına elektrik, su, gıda, sağlık hizmeti, telefon, internet gibi en temel insan haklarından yoksun bırakmalar da eklenmektedir. Birçok çocuk, kadın, yaşlı da böylesi ortamda yaşamlarını yitirmişler ve bunu yapanlar halen ortaya çıkarılmamıştır.

Daha 2 ay önce “İnsanlar ölmesin, barış olsun” demek için Ankara’da miting yapan duyarlı insanlar IŞİD tarafından katlettirilmiştir. Diyarbakır, Suruç ve Ankara katliamının arkasındaki sorumluların ortaya çıkarılmaması, kamuoyuna bilgi verilmemesi, yine cezasızlık mı uygulanacak diye bizleri kaygılandırmaktadır.

Yaşanan bunca hak ihlallerinden sağlık emekçileri de zarar görmektedir. Sağlık emekçileri çalıştıkları hastane, acil, aile sağlığı merkezinde tehdit, darp edilmekte, evinden çıkamayıp işine gidememekte, yaralanmakta ve hatta yaşamını yitirmektedir. Özellikle çatışma bölgelerindeki sağlık emekçileri yaşadıkları bu çaresizlik nedeniyle en sonunda istifayı bile düşünmektedirler. Bu koşullar nedeniyle hastanelerde hizmet alamayan halkın sağlık hakkı yok edilmektedir.

Sağlık alanında yaşanan bir diğer insan hakkı ihlali de cezaevlerinde ciddi sağlık problemleriyle boğuşan tutuklu/ hükümlülerin durumudur. Cezaevlerinden sağlık hakkına erişim ile ilgili sorunları anlatan yüzlerce mektup tabip odalarımızın insan hakları komisyonuna ulaşmaktadır. Ayrıca yaşamı tehdit edecek kadar ciddi sağlık sorunlarıyla boğuşan hasta tutuklu/hükümlüler için sorumlular tarafından halen bir sağlık politikası ortaya konmamıştır.

Yaşanan bu sorunları defalarca yaptığımız açıklamalarla, inceleme heyetlerimizin hazırladığı raporlarla dile getirdik. Hatırlatmak isteriz ki; çatışma bölgelerinde sağlık emekçilerinin yaşadığı bu olumsuzluklardan, halkın sokağa çıkamadığı, ambulansın güvenlik gerekçesiyle gönderilmediği, geldiğinde tedavisini yapacak sağlık ekibi bulamadığı için hak ihlallerinden öncelikli sorumlu olan Sağlık Bakanı’dır. Sorumlulara tekrar hatırlatmak isteriz ki, yaşam hakkı, sağlık hakkı en temel insan haklarındandır.

İnsan Hakları savunuculuğu en olağan tavır olarak kabul edilmesi gerekirken, günümüz Türkiyesi’nde tehdit, zorbalık, ölümle yıldırmaya çalışılmaktadır. Toplumsal olaylarda yaşanan durumlar gerekçe gösterilerek güvenlik güçlerinin daha fazla yetki ile donatıldığı, orantısız güç kullandığı, güvenlik güçleri içinden farklı imzalar kullanan militarist grupların çıktığı bir gerçekliktir.

Adil yargılanma hakkı, düşünce ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü ihlalleri, keyfi ve uzun süren tutuklamalar, kadına yönelik şiddet, çevre ve ekoloji sorunları, ekonomik ve sosyal haklardaki kayıplar, toplanma ve gösteri hakkına yönelik müdahaleler, din ve vicdan özgürlüğüne yönelik engellerin yaygın olarak  yaşandığı bir dönemdeyiz.

Bir an evvel toplumun tüm kesimleri sorumluluk almalı, çatışmalar durmalı, birbirimiz dinleyebildiğimiz ve herkesin tüm düşüncelerini özgürce, korkmadan tartışabileceği ortam sağlanmalıdır. Biz, insanlık adına her türlü değere saygı göstereceğimize ve sahip çıkacağımıza yemin etmiş sağlık emekçileri olarak, yaşanan her türlü insan hakkı ihlalinin karşısında olduğumuzu bildiriyoruz.

Reçetemizdeki en etkin ilaç barıştır.

Türk Tabipleri Birliği İnsan Hakları Kolu