TBMM’de görüşülen ve bugün binlerce, yarın onbinlerce hekimin işsizlik ve açlıkla karşı karşıya gelmesine neden olacak “Sağlık Torba Yasası”nın 5. maddesini ve maddede yapıldığı iddia eden değişiklikleri kabul etmeyen tüm hekimler, 14 Kasım 2018 günü Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve tabip odalarının çağrısıyla alanlardaydı.
Ankara’da, saat 12.30’da Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Heykel önünde biraraya gelen hekimler ve sağlık çalışanları bir kez daha “Şiddeti değil, çalışma hakkını engelleyen yasayı kabul etmiyoruz” açıklaması yaptı. Açıklamaya, TTB Merkez Konsey Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, Merkez Konsey Üyesi Dr. Selma Güngör, Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Vedat Bulut, ATO Genel Sekreteri Dr. Ali Karakoç, Yönetim Kurulu Üyeleri Dr. Gülgün Kıran, Dr. Arif Müezzinoğlu, Dr. Ramazan Akçan ve çok sayıda hekim katıldı.
Prof. Dr. Sinan Adıyaman, burada yaptığı konuşmada, TTB olarak uzun yıllardır Sağlıkta Şiddet Yasası’nın çıkması için çaba sarfettiklerini, Dr. Fikret Hacıosman’ın katledilmesinden sonra Türkiye çapında bir eylemliliğe girdiklerini ve kısa süre önce de “Şiddeti Önleme Yasası” adı altında bir torba yasanın gündeme getirildiğini gazetelerden öğrendiklerini aktardı. 44 maddelik bu tasarının şiddeti önlemek ya da şiddetin caydırılması adına hiçbir düzenleme içermemesine karşın, çok can yakıcı, çok zalim bir başka düzenleme içerdiğini anlatan Adıyaman, KHK ile ihraç edilen ve güvenlik soruşturması olumsuz gelen hekimlerin mesleklerini icra etmelerine müdahale eden bu düzenlemeye karşı hızla her türlü demokratik haklarını kullanmaya başladıklarını kaydetti.
Hekimlerden haraç alınmasını kabul etmiyoruz!
Adıyaman, TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu’nda muhalefet partilerinin temsilcileriyle beraber yoğun bir çaba gösterdiklerini, ancak bunlara rağmen söz konusu maddenin Torba Yasa ile birlikte kabul edilerek Genel Kurul’a getirildiğini söyledi. Bu noktada, basına yansıyan bazı haberlerden söz konusu maddede bazı değişikliklere gidildiğini öğrendiklerini anlatan Adıyaman, şöyle konuştu:
“Öyle vahşi bir durum var ki; güvenlik soruşturması olumsuz gelen meslektaşlarımızın eğitim ve çalışma haklarının geri verilmesini isterken bir garabet ortaya çıktı. 600 gün çalışılamaz denilen durum 450 güne indirildi, pratisyen hekimler için 75 bin lira, uzman hekimler için 125 bin lira verilirse, meslektaşlarımız mecburi hizmetini yapmış sayılacak ve çalışmaya başlayacak. Bu kabul edilebilir değil, bu resmen haraç kesmedir. Türkiye Cumhuriyeti’nde varlık vergisi denilen bir kara sayfa vardı. Buna yeni bir şey ilave ediliyor; bu da hekimlerden haraç alma. TTB olarak bunu kabul etmemiz mümkün değil. Tasarının tamamen geri çekilmesini, eğitim hakkının verilmesi için güvenlik soruşturmasının ortadan kaldırılmasını istiyoruz. Güvenlik soruşturmaları kaldırılırsa bu problemin çözüleceğine inanıyoruz. Eğer bu kaldırılmazsa, geri adım gibi düşünülen şeylerin hiçbir anlamı olmadığını düşünüyoruz. Bunun için çalışmalarımız sürüyor. Genç meslektaşlarımızla beraber demokratik haklarımızı kullanmaya devam edeceğiz.”
Ödenmeyecek, ödemiyoruz!
Güvenlik soruşturması olumsuz gelen hekimlerden biri olan Dr. Selçuk Çelik de, 5. maddede düzenlemeye gidilmesinin TTB, SES ve genç hekimlerin örgütlü mücadelesi sonucu olduğunu belirterek, “Zaten temel, anayasal haklarımızdan biri olan, uluslararası anlaşmalarla da güvence altına alınan çalışma hakkımız için para ödemeyeceğiz. Değil 75 bin lira, 1 lira bile ödemeyeceğiz. Ödemeyeceğimiz kararımız zaten var ama onun dışında zaten ödeyemeyiz. 450 gün boyunca çalışsak zaten o parayı kazanamayız. Özelde hangi şartlarda çalıştığımız ortada. Bugün çalışma hakkımız için para isteniyor, yarın belki yaşama hakkımız için para istenecek. Bunun sonu yok. Biz her gün bu artık dip nokta diye düşünüyoruz ama daha dibini gösteriyorlar bize. Buna razı olmayacağız, örgütlerimizle beraber, güvenlik soruşturmaları kaldırılana, haksız hukuksuz ihraç edilenler görevlerine iade edilene kadar mücadelemize devam edeceğiz” diye konuştu.