Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun (TİHEK), “işkence ve kötü muamele yasağı” ile ilgili “kötü muamele yasağının ihlal edilmediği” şeklindeki 12 Aralık 2024 tarihli Besna Tosun kararı ve bu kararda yer verilen değerlendirmeler, Anayasa ve 6023 sayılı kanun uyarınca halk sağlığını koruma yükümlülüğümüz nedeniyle gündemimize gelmiştir.

TİHEK, ilk olarak Türkiye İnsan Hakları Kurumu (TİHK) adıyla; Avrupa Birliği ilerleme raporlarında, Paris Prensipleri’ne uygun bir kurumsal yapının kurulması yönündeki tavsiyeler ve 90’lı yıllardan bu yana merkezdeki ve yereldeki deneyimlerin etkisiyle 21 Haziran 2012 tarih ve 6332 sayılı kanunla kurulmuştur. TİHK, Ulusal İnsan Hakları Kurumu olmanın yanı sıra “İşkenceye ve Diğer Zalimane, Gayriinsanî veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ne Ek Seçmeli Protokol” (OPCAT) bağlamında işkencenin ve diğer zalimane, insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele ya da cezanın önlenmesi konusunda çalışmalar yürütmek üzere 9 Aralık 2013 tarih ve 2013/5711 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla Ulusal Önleme Mekanizması olarak belirlemiştir. Misyonu “İnsan haklarını korumak ve geliştirmek, kişilerin eşit muamele görme hakkının güvence altına alınması için çalışmak, işkence ve kötü muamele ile etkin mücadele etmek”, vizyonu ise “İnsan haklarının korunması ve güçlendirilmesinde yürüttüğü çalışmaları, evrensel ve yerel değerlerimizi bağdaştıran politika ve kararlarıyla güvenilir, etkin ve saygın bir kurum olmak” şeklinde açıklanmıştır. Kurum, 20 Nisan 2016 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6701 sayılı kanun ile TİHEK adını alarak yeniden yapılandırılmıştır.

İşkencenin ve diğer zalimane, insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele ya da cezanın önlenmesi konusunda çalışmalar yürütme sorumluluğu bulunan TİHEK’in 12 Aralık 2024 tarihli Besna Tosun kararı, işkencenin önlenmesi çabalarına verdiği zararın ulaştığı boyut göz önüne alındığında kabul edilebilir değildir. Birleşmiş Milletler organları tarafından yapılan Ulusal Önleme Mekanizmaları’nın bir soruşturma organı olmadığı yönündeki somut tespit ve tanımın bir gereği olarak; TİHEK’e Ulusal Önleme Mekanizması olarak verilen soruşturma görevi derhal sonlandırılmalıdır.

İşkence ve diğer kötü muameleye maruz kalan kişiler ve işkencenin önlenmesine yönelik çalışma yürüten kurumlar, işkence ve diğer kötü muamelenin soruşturulması görev ve sorumluluğu hiçbir şekilde bulunmayan TİHEK’e “Ulusal Önleme Mekanizması” adına başvuruda bulunarak cezasızlık olgusu ile mücadeleyi zayıflatmamalıdır. Bu bağlamda Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın işkence ve diğer kötü muamele yasağı ihlal iddiaları ile ilgili olarak TİHEK’e herhangi bir başvuruda bulunmama yönündeki çağrısına katılıyoruz.

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi