Türk Tabipleri Birliği (TTB), São Paulo uçak gemisi ile ilgili son durumu ve yürütülen mücadele aracılığıyla tekrar gündeme gelen Aliağa’daki gemi söküm faaliyetlerini değerlendirmek üzere 5 Eylül 2022 günü çevrimiçi bir panel düzenledi.
Panelin açılış konuşmasını yapan TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı, São Paulo ile ilgili verilen iptal kararının; emek-meslek örgütlerinin, demokratik kitle örgütlerinin ve çevre örgütlerinin yürüttüğü ortak mücadelenin bir ürünü olduğunu ifade etti. Korur Fincancı, buna benzer iptal kararlarının algı yönetiminde kullanıldığına dikkat çekerek gemi kesin dönüşünü sağlayana kadar mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi.
Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Çevre Bilimleri Anabilim Dalı Emekli Öğretim Üyesi Dr. Enver Yaser Küçükgül, gemi sökümü ve çevresel etkileri üzerine bir sunum yaptı. Dünyada gemi sökümü yapıldığı yerleri ve kapalı kuru havuzlar gibi çevre koruyucu koşulları görsellerle aktaran Küçükgül, Türkiye’nin ise özellikle son yıllarda güvenli çalışmadan yoksun, ucuz maliyete dayalı açık alanlar nedeniyle tercih edildiğini belirtti. Gemi söküm sürecinde dikkat edilmesi gerekenlere ve uluslararası yasal koşullardan söz eden Küçükgül, Türkiye’deki açık ortamda, gemilerin baştankara yapılarak oksijen kaynağı ile kesilmesine dayalı gemi söküm çalışmalarının halk ve işçi sağlığı için büyük tehdit oluşturduğunun altını çizdi. Küçükgül, konuşmasının son bölümünde ülkemizde gemi sökümünün kuru havuzlarda, kapalı ortamda, çevre kirliliği yaratmadan, insan ve işçi sağlığını tehdit etmeden yapılması gerektiğini belirterek “Her ülke kendi kullandığı gemiyi zamanı gelince sökmeli, atığını başka ülkelere göndermemeli” dedi.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Şehircilik Anabilim Dalı öğretim görevlisi Aslı Odman, São Paulo uçak gemisinin durdurulmasının ülkemizde uygulanan, iş cinayetleri ve ekokırım ile büyüme rejiminde ufak ama sembolik olarak yüklü bir gedik açtığını vurguladı. Gemi inşa ve söküm Asya’ya kayarken çevre ve sosyal standartların da düştüğüne dikkat çeken Odman, Aliağa gemi söküm bölgesinde 2013 senesinde Avrupa Birliği (AB) gemi söküm mevzuatının yürürlüğe girmesinden sonra yeni bir döneme kapı aralandığını belirtti. AB’nin Yeşil Mutabakat ve döngüsel ekonomilere yöneliminin, Türkiye’nin plastikler ve metal hurda alanında açık kapı atık politikası ve artan atık ithalatı ile paralel gittiğini kaydeden Odman, bu ilkelerin Türkiye coğrafyasında tam zıddını yarattığının altını çizdi. AB sertifikası alarak, AB bandıralı gemileri söküm hakkı ve itibar kazanan tersanelerin, Aliağa gemi söküm bölgesi içinde daha düşük standartlarda, daha fazla iş cinayeti ile çalışan AB sertifikalı olmayanlara satın aldıkları gemilerin bir kısmını kaydırdıklarını anlatan Odman, sertifikasyon denetimlerinin eksikliklerine değindi. Çevre ve sosyal standartların içinin tabandan örgütlü bir baskı ve güç ile doldurulmadığı zaman kağıt üstünde kaldığını ve üretimin, sermaye birikiminin hızını artırırken çevre ve işçilere kıyım olarak geri döndüğünü söyleyen Odman, bu konuda ulusal ve uluslararası düzeyde “emekolojik” mücadelelerin sürdürülmesi gerektiğini dile getirdi. Odman, Basel ve Barselona Sözleşmeleri ile İzmir protokolü gibi uluslararası anlaşmalar ve standartlara tabi Aliağa gemi söküm bölgesine dair birçok ülke ve kuruluşun belgelerinin açık olduğunu, bu belgelere rahatlıkla ulaşılabileceğini ve mücadelenin bu doğrultuda temiz bir bilgi zemininde yapılandırılabileceğini sözlerine ekledi.
TTB Halk Sağlığı Kolu’ndan Dr. Ahmet Soysal, São Paulo uçak gemisinin sökülmek üzere ülkemize getirilmek istenmesinin bir dönüm noktası olduğunu söyledi. Gemideki asbest dışında diğer tehlikeli atıklar olan PCBs, PFOS ve ağır metalleri topluma anlatabildiklerini belirten Soysal, bu tehlikeli atıkların insan ve çevre sağlığı üzerine olumsuz etkilerini özetledi, gemi sökümünün bir “entegre kirliliğe” neden olduğunu vurguladı. Gemi sökümü ile burada çıkan hurda demir ve çeliğin eritildiği haddehanelerin ve bunlara enerji sağlamak için kurulan kömürlü termik santrallerin Aliağa ve İzmir’de hava, toprak ve su kaynaklarını başta ağır metaller ve kimyasallarla kirlenmesine neden olduğunu anlatan Soysal, ayrıca bu süreçte uluslararası mücadele ve dayanışmanın öneminin ortaya çıktığını söyledi. Artık toplumun Basel Konvansiyonu, Barselona Sözleşmesi ve İzmir Protokolü’nün önemini kavradığını da ifade eden Soysal, “São Paulo sadece bir simge. Yılda 150’den fazla tehlikeli atık niteliğindeki geminin sökülmek üzere Aliağa’ya geldiğini biliyoruz. São Paulo’yu geri döndürdük ama işimiz bitmedi; şimdi daha fazlası için mücadele zamanı!” diyerek sözlerini tamamladı.
Panel, soru-yanıt bölümü ile son buldu.