Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Dr. Alpay Azap, 18 Ekim 2024 günü Halk TV’de Buket Güler’in sunduğu Haber Masası programına katılarak, İstanbul’da çok sayıda bebeği tıbbi gereklilik olmadığı halde anlaşma yapılan özel hastanelere yönlendirilerek gelir elde eden ve çok sayıda bebeğin ölümüne sebep olan çeteleşme olayıyla ilgili soruları yanıtladı.
Sağlık hizmetinde güvenin çok önemli olduğunu, hasta ve hasta yakınlarının hekim ile kurduğu güven ilişkisini zedelememek gerektiğini söyleyen Azap, sözlerine şöyle devam etti:
“TTB olarak 20 yıldır Sağlıkta Dönüşüm Programı adı altında uygulanan politikaların sağlığı ticarileştirdiğini, sağlık kuruluşlarının ticarethaneye ve hastaların müşteriye dönüştürüldüğünü, güven ilişkisinin tamamen yok edildiğini ve sağlık sisteminin çökertildiğini söylüyoruz. Ne yazık ki bu olay, TTB’nin 20 yıldır söylediği şeyleri insanların ciddi bir biçimde algılamasını sağladı.”
Dr. Alpay Azap, söz konusu olaydaki işleyişi şöyle özetledi:
“Özel hastaneler maliyeti düşürmek için taşeron kullanıyor. Buradaki özel hastaneler de yenidoğan yoğun bakım servisi hizmetini taşerona devretmişler. Hekimlerin ve sağlık çalışanlarının kurduğu şirket, birçok hastanede bu hizmeti üstlenmiş. Yenidoğan yoğun bakım üniteniz ne kadar doluysa, Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan o kadar ödeme alıyorsunuz. Dolayısıyla yataklar ne kadar dolu tutulursa, gelirleri o kadar artıyor.
Sağlık Bakanlığı’nın denetimi ise yatak sayısı, personel sayısı, alanın yeterliliği, cihazların uygunluğu gibi fiziksel koşullar ile sınırlı. Yoğun bakımda yatan çocuğun gerçekten tıbbi gerekçelerle mi yattığını bu denetimlerle anlayamazsınız. Biz hekimler olarak aramızda ciddi tartışmalar, değerlendirmeler yaparak tedavi süreçlerine karar verebiliyoruz. Aynı çocuk için bir hekim servise çıkarma yönünde görüş bildirirken, bir diğeri yoğun bakım ünitesinde bir gün daha yakın izlem altında kalması yönünde görüş bildirebiliyor.
İşte bu nedenle sağlık hizmeti karmaşıktır. Burada sorun araya para ilişkisinin girmesidir. Sağlığa satın alınan bir mal gibi yaklaşılamaz, piyasa kurallarına terk edilemez. O çocuğun yoğun bakım ünitesinde bir gün daha kalması ilave para getiriyorsa, herkesin kafasında soru işaretleri olacaktır. Sistem bu olduğunda hekimler tıbbi gerekçelerini hasta ve hasta yakınlarına nasıl anlatacak?”
Hekim-hasta, hekim-hekim, hekim-hastane ilişkilerinin paradan uzaklaştırılması gerektiğinin altını çizen Azap, sözlerini şöyle noktaladı:
“Sağlıkta Dönüşüm Programı’ndan, sağlığı ticarileştiren ve taşeronlaştıran politikalardan vazgeçilmeli. Birinci basamaktan itibaren koruyucu hekimliği önceleyen, sadece tıbbi hedeflerle ve bilimsel gerekliliklerle işlemlerin yapıldığı kamucu bir sistem gerekli. Kamuda performans sistemi kaldırılmalı. Sağlık çalışanlarına insanca yaşayabilecekleri bir ücret verilmeli. Sağlık hizmetinin değerinin anlaşılması sağlanmalı. Eşit, ücretsiz, ulaşılabilir, kamu tarafından karşılanabilir bir sistemi kurmak için bu ülkenin kaynakları yeterlidir.”