Türk Tabipleri Birliği (TTB), 23 Kasım 2020’de tutuklanan TTB Yüksek Onur Kurulu üyesi ve 2014-2018 dönemi Merkez Konseyi üyesi Dr. Şeyhmus Gökalp’in davasına yaklaşılırken 21 Ocak 2021 günü “TTB, Hekimlik, Adil Yargılanma Hakkı” başlıklı bir çevrimiçi panel düzenledi.
Kolaylaştırıcılığını İzmir Barosu Başkanı Av. Özkan Yücel’in yaptığı panele TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, TTB Hukuk Bürosu’ndan Av. Ziynet Özçelik ve Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi’nden Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak konuşmacı olarak katıldı.
Şebnem Korur Fincancı ve Özkan Yücel’in kısa açılış konuşmalarıyla başlayan panelde ilk sözü Ziynet Özçelik aldı. Dr. Şeyhmus Gökalp’in tutuklanmasına yol açan soruşturma ve dava sürecine ilişkin bir sunum eşliğinde bilgi veren Özçelik, gizli tanık ifadesine dayalı bir soruşturma yürütülmesini ve gizli tanık ifadesinin aksini kanıtlayan deliller sunulmasına karşın tutuklama kararı çıkarılmasını eleştirdi. Özçelik, Dr. Şeyhmus Gökalp’in neden tutuklu olduğu sorusuna da şu yanıtı verdi: “Bizim hukukçular olarak en büyük ödevimiz, yanıtın hukukta olmadığını çok daha görünür kılarak bu soruyu büyütmek ve hukuksuz davrananları bu sorunun yanıtını vermeye zorlamaktır diye düşünüyorum.”
Kerem Altıparmak, hukukta istisnai bir karar biçimi olan tutuklamanın Türkiye’de asli yargılamaların önüne geçtiğini, uluslararası sözleşmelere göre hukuksuz olan tanık beyanına dayalı mahkûmiyet/tutuklama kararının ise rutine dönüştürüldüğünü belirtti. “Türkiye’nin gizli bir anayasası var. Gizli anayasa, haklara sahip olanlar/olmayanlar ve vatandaş/terörist ayrımı üstüne oturtuluyor. Terörist kavramı ise iki temel bileşenden oluşuyor: Terör mevzuatının muğlaklığı ve yargı bağımsızlığının ortadan kaldırılması” diye devam eden Altıparmak, bu değerlendirmesini yakın tarihteki bir dizi dava üzerinden örneklerle açıkladı. Altıparmak, Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi uyarınca Dr. Şeyhmus Gökalp’in katılmadığı bir toplantıya katılmış olsa bile suç ile ilişkisinin kurulamayacağını da ayrıca dile getirdi.
Şebnem Korur Fincancı ise TTB’nin ve yöneticilerinin, idama, işkenceye, tecride, haksız-hukuksuz uygulamalara karşı hekimlik değerlerini savundukları her dönem hedef alındığını hatırlattı. Dr. Şeyhmus Gökalp’e yöneltilen “tedavi yapma” suçlamasının, bir hekimin temel sorumluluğu olduğunu vurgulayan Korur Fincancı, sivil toplumun denetleme yükümlülüğüne karşı devletin sivil toplumu denetleyeceği bir ortam yaratıldığını belirtti. Korur Fincancı, TTB’nin denetleme yükümlülüğünü yerine getirdiği her koşulda topluma güven aşıladığının araştırmalarla da ortaya konulduğunu ifade etti. Konuşmasının son bölümünde Son Posta gazetesinden 1931 tarihli “Cinayetler Niçin Artıyor? Başlıca Sebep: Sokakların, Tramvayların ve Vapurların Kalabalık Olmasıdır” başlıklı bir haber küpürü paylaşan Korur Fincancı, “Türkiye’de adalet de böyle bir sebep-sonuç ilişkisiyle kuruluyor. Bazen bir meslek örgütünü zarar verici tanımlayabiliyor, bazen o meslek örgütünün kıymetli üyelerinden birini sağlık hizmeti sunduğu gerekçesiyle terörist olarak tanımlayabiliyor. İyi ki Şeyhmus Gökalp var, iyi ki meslektaşımız, iyi ki birlikte mücadele ediyoruz” dedi.
Panel, iyi hekimlik ve adalet için Dr. Şeyhmus Gökalp’in 10 Şubat 2021’de görülecek duruşmasına katılım çağrısı ile son buldu.