Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi ve Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu (UDEK), Sağlık Bakanlığı’nın “Beyaz Reform” adı altında duyurduğu Yeni Ek Ödeme Yönetmeliği’ni 31 Ağustos 2022 günü çevrimiçi düzenlediği basın toplantısı ile değerlendirdi.

Basın toplantısının açılış konuşmasını yapan TTB Merkez Konseyi Genel Sekreteri Dr. Vedat Bulut, Yeni Ek Ödeme Yönetmeliği’nin ardından Yükseköğretim Kurulu’nun hazırlayacağı yönetmeliğin beklendiğini söyledi. TBMM’deki süreci de aktaran Bulut, “Yapılan iyileştirmeler beklentilerimizi karşılamıyor. TTB olarak; emekliliğe de yansıyan bir tek ödeme ve güvenceli bir gelir artışı istiyoruz” diye konuştu.

TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Adalet Çıbık, Yeni Ek Ödeme Yönetmeliği ile hem tıp eğitimine hem de koruyucu hekimlik uygulamalarına balta vurulduğunu kaydetti. Çıbık, toplum sağlığını önceleyen hekimlik uygulamaları açısından Sağlık Bakanlığı’nı sorumlu olmaya davet etti.

Türk Toraks Derneği Başkanı Dr. Oya İtil, üniversite hastaneleri ile özel hastanelerde de bir iyileştirme yapılması, göğüs hastalıkları uzmanlarının pandemide verdiği emeğe atıfla riskli branş kapsamına alınması, hekim dışı sağlık çalışanlarının haklarını alması taleplerini ifade etti. İtil, “Aslında tüm sorunların temelinde sağlığı tüketen, kışkırtılmış bir talep yaratan, şiddeti körükleyen sağlık sistemi var” diye ekledi. Adli Tıp Uzmanları Derneği Başkanı Dr. Ahmet Hilal de açıklamaya katıldıklarını dile getirdi.

TTB-UDEK Genel Sekreteri Dr. Funda Barlık tarafından okunan ortak açıklama şöyle:

Sağlık Bakanlığı’nın “Yeni Ek Ödeme Yönetmeliği” Var Olan Eşitsizlikleri Artırmıştır

Sağlıkta Dönüşüm Programı sağlık ortamını piyasanın isteklerine göre dönüştürmüş, sağlık çalışanlarının çalışma ve ücretlendirme şeklini de piyasaya uygun hale getirmiştir. Böylece sağlık çalışanlarının daha kolay kontrol edilebildiği, güvencesizliği dayatan, rekabetçi bir çalışma ortamı oluşturulmuştur. Bu süreçte performansa dayalı ek ödeme sistemi Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın en önemli bileşeni olarak sunulmuştur. Bunun sonucunda hekim ve sağlık çalışanları, hastaların ve toplumun sağlık gereksinimlerine göre değil, kısa sürede daha fazla kâr getiren uygulamalara yönelerek, piyasanın sınırsız isteklerine cevap vermek için hasta ve toplum sağlığını tehlikeye atacak şekilde daha fazla çalışmaya zorlanmışlardır.

12 Ağustos 2022 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Sağlık Bakanlığı Ek Ödeme Yönetmeliği, yeni tanımlar getirmiş ve bunlara bağlı olarak yeni hesap formülleri öngörmüş olsa da Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın sağlığı rant alanı olarak gören özünü koruduğu görülmektedir. Çoğunluğu performans ek ödemesi almayan hekimlerin maaş + sabit ek ödemelerinin ekonomik kriz altında iyice ezilmesi nedeniyle performans ek ödemesinden devşirilen yeni bir sabit ek ödeme daha (taban ödemesi) sabit ek ödemenin yanına eklenmiştir. Temel ücrette artış yerine, yine gelirde belirsizliği sürdürecek bir teşvik/performansa dayalı ödeme söz konusudur. Emekliliğe yansıyan bir ödeme bugün de getirilmemiştir. Olumsuzlukları çok belirgin olan bu sağlık sisteminin aynı yöntemle ayakta tutulmaya çalışıldığı çok açıktır. Bu nedenle hekimler, sağlık çalışanları, ama en önemlisi hastalar ve toplum sağlığı da olumsuz etkilenmeye devam edecektir.

Öncelikli sorun, yönetmeliğin hazırlanış biçimidir: Sağlık çalışanlarını ilgilendiren önceki mevzuat düzenlemeleri gibi sağlık emek ve meslek örgütlerinin görüşü alınmadan hazırlanmıştır. Neredeyse bütün sağlık çalışanlarının öncelikli talebi, emekliliğe yansıyan yeterli ödemenin yapılmasıyken bu talep de görmezden gelinmiştir. Farklı kurumlardan emekli olan hekimlerin ücretleri arasında çok büyük farklar bulunmaktadır. Emekli olmalarına karşın çalışmak zorunda kalan hekimleri bekleyen ise emekli maaşlarındaki önemli orandaki kesintilerdir.

Nitelik değil, niceliğe önem veren bakış açısı ile yönetmelik hazırlayarak gelecek nesillerin sağlığını ve varlığını tehlikeye atan, hizmete katkıdan anladığı doğrudan gelir getiren faaliyet olan Bakanlık, daha önce olduğu gibi, koruyucu sağlık hizmetlerini ve temel bilimleri değerli görmediğini yeni yönetmelikte de itiraf etmiştir. Belirlenen kriterler daha çok hastaların en ucuz yoldan tedavisine odaklanmakta, koruyucu sağlık hizmetlerinin ve bu hizmetleri sunanların önemini göz ardı etmektedir. Oysa performans uygulamasında temel kriter “toplumun sağlık düzeyinin iyiliği” olmalıdır. Yani sağlık hizmetlerinin performansının doğru bir şekilde değerlendirilebilmesi için verilen hizmetin öncelikle toplumsal düzeyde hedeflerinin olması ve bu hedeflerin değerlendirilmesi gerekir.

Ayrıca yönetmelik, hekimlerin mesleki gelişimlerine katkı amacıyla katılacakları kongre vb. bilimsel faaliyetleri yeterince desteklememekte, hastalık raporlu olma süresinin uzaması hallerinde olduğu gibi sürekli eğitim ve sosyal haklarını da yok saymaktadır.

Yönetmeliğin en sorunlu yanlarından biri de kabul edilemeyecek şekilde çifte standart oluşturarak sadece bir gurup hekimi kapsamasıdır. Yönetmelik sadece kamu kurumlarındaki sağlık çalışanlarının bir bölümünü kapsamakta, sadece büyük kamu hastanelerinde gelire katkısı olan hekimlere bir iyileştirme sunmaktadır.  Özellikle tıbbi mikrobiyoloji, tıbbi biyokimya gibi temel bilimlerdeki uzman hekimler, dahili tıp branşları arasında yer alan tıbbi farmakoloji ve halk sağlığı uzmanları, üniversite hastanelerinde çalışan asistan hekimler, uzman ve öğretim üyesi hekimler, kamuda il ve ilçe sağlık müdürlüklerinde çalışan halk sağlığı uzmanları kendileri için bir düzenleme yapılmamasına tepki göstermektedir.

Sağlık Bakanlığı ve üniversite hastanelerindeki ana dal ve yan dal asistanları arasındaki gelir farkı yanında, üniversitelerdeki asistan hekimlerin durumu Sağlık Bakanlığı ile afiliye olan üniversiteler ve afiliye olmayan üniversiteler arasında belirgin farklılık göstermektedir.  Asistanlığın uzmanlık eğitimi öğrenciliği, yani eğitim alınan bir süreç olduğu ve tüm asistanların ana dal ve yan dal uzmanı olur olmaz Sağlık Bakanlığı tarafından devlet hizmeti yükümlülüğüne tabi tutuldukları unutulmamalıdır. Dolayısıyla, uzmanlık eğitimi alan asistanlar arasında branşlar arasında gelir farklılığı olmamalı, ana dal asistanları kendi içlerinde, yan dal asistanları da kıdem artışına bağlı kendi içlerinde döner sermaye, gelir, performans, katsayı gibi unsurlardan bağımsız tek kalemde genel bütçeden karşılanan tatmin edici bir maaş almalıdırlar. Aksi takdirde tıp fakültesi mezunları uzmanlık branş seçimlerini gelir getirme durumuna göre belirleyeceklerdir. Uzun bir süredir en köklü üniversite hastanelerinde dahi ana dal ve yan dal asistan kadrolarının boş kaldığı bir gerçektir. Bunlardan da önemlisi bu yönetmelik ile tıp fakültesi eğitiminde çok önemli bir role sahip temel bilim öğretim üyelerinin emeği göz ardı edilmektedir.

Katsayılarda bazı değişikler yapılmış olsa da tıpkı eskiden olduğu gibi çalışma barışını bozacak, adalet ve eşitlik ilkeleriyle açıklanamayacak bir şekilde branşlar ve meslekler arasında farkın çok açıldığı yönetmelikte, idari görevdekilere de ayrıcalıklı ek ödeme uygulamaları devam etmektedir.

Daha önceki ek ödeme yönetmeliklerinden de bilindiği gibi, yayımlanan ek ödeme yönetmelikleri; sağlam temeller üzerinde oturmamakta ve ömürleri kısa olmaktadır. Yeni yayımlanan yönetmelik de içinde birçok eksikliği içermektedir. Tepkiler geldikçe eksiklikler giderilmeye çalışılsa bile mevcut sağlık sistemini yamalamaktan başka bir görevi olmayan yönetmelik, devam eden kriz ortamına cevap veremeyecek, hızla eskiyecektir.

Sağlık emek ve meslek örgütlerinin yaklaşık bir yıldır devam eden yoğun mücadelesi sonucunda, hekimlerin bir bölümünün, yoksullaşmasının geçici ve kısmi olarak engellenmesi önemli olmakla birlikte yaratılan haksızlık, çifte standart ve tehditler kabul edilemez. Geçici çözümler üretecek bile olsa, yönetmeliğin derinleştirdiği haksızlıklara son verecek şekilde ivedi olarak düzeltilmesi şarttır. Sağlık sistemi koruyucu, tanı ve tedavi edici hizmetlerin bir bütünü olarak ele alınmalıdır. En büyük gereksinimimiz, hepimizin haklarını alabileceği, toplum sağlığını önceleyen yeni bir sağlık sistemini birlikte inşa etmektir. Bu amaçla Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi ve uzmanlık derneklerinin birlikteliği olan TTB Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu olarak yapılan yanlışlıkları ortaya koymaya ve çözüm yolları oluşturmak için çalışmaya devam edeceğiz.

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi

Türk Tabipleri Birliği Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu Yürütme Kurulu

Adli Tıp Uzmanları Derneği

Akademik Geriatri Derneği

Çocuk Alerji ve Astım Akademisi Derneği

Halk Sağlığı Uzmanları Derneği

İşyeri Hekimleri Derneği

Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği

Sualtı ve Hiperbarik Tıp Derneği

Türk Algoloji (Ağrı) Derneği

Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği

Türk Biyokimya Derneği

Türk Dermatoloji Derneği

Türk Gastroenteroloji Derneği

Türk Histoloji ve Embriyoloji Derneği

Türk Klinik Biyokimya Derneği

Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği

Türk Nöroloji Derneği

Türk Oftalmoloji Derneği

Türk Pediatri Kurumu

Türk Pediatrik Onkoloji Grubu

Türk Radyoloji Derneği

Türk Yoğun Bakım Derneği

Türk Yoğun Bakım Uzmanları Derneği

Türkiye Acil Tıp Derneği

Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği

Türkiye Psikiyatri Derneği

Türkiye Romatoloji Derneği

Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği