Türk Tabipleri Birliği (TTB) Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu (UDEK) üyesi 36 tıpta uzmanlık derneği, tütün ile nikotin arasındaki ilişkiye dikkat çekerek, sağlıklı bir gelecek için tütüne de, nikotine de karşı çıkılması gerektiğini bildirdi.
Açıklamada, imza veren tıpta uzmanlık derneklerinin tütün endüstrisinin daha çok para kazanmak için piyasaya sunmak istediği yeni (ve eski) tüm tütün ürünlerine karşı çıktığı belirtilerek, “Kamusal otoritenin özellikle gençler açısından bağımlılığa yol açacak bu “yeni” ürünlere karşı halk sağlığından yana politikaların geliştirmesini bekliyoruz. Tütün ürünü kullanan ve kullanmayan herkesi de endüstri tarafından “yeni” olarak ilan edilmiş bu ürünlere karşı mücadelede bizlerle beraber olmaya davet ediyoruz” denildi.
Açıklamanın tam metni aşağıdadır:
TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ (TTB)
UZMANLIK DERNEKLERİ EŞGÜDÜM KURULU (UDEK) ÜYESİ DERNEKLERİN BASIN BİLDİRİSİ
KAMUOYUNA…
ÖLÜMDEN DEĞİL YAŞAMDAN YANA TARAF OLALIM.
TÜTÜN ENDÜSTRİSİNİN “YENİ” OYUNLARINA KANMAYALIM.
SAĞLIKLI BİR TOPLUM VE SAĞLIKLI BİR GELECEK İÇİN TÜTÜNE DE NİKOTİNE DE KARŞI ÇIKALIM.
Tıp alanının farklı uzmanlık alanlarında bilimsel bilgi üretimi yapan dernekler olarak bizler son günlerde tütün kontrolü konusunda yaşanan gelişmeler nedeniyle bireylerin ve toplumun sağlığı adına kaygılıyız! İnsanların hastalanmaması, sakat kalmaması ve erken dönemde ölmemesinden başka hiçbir amaç gütmeyen sağlık örgütleri olarak bu açıklama ile kamuoyunu yeni gelişmeler konusunda bilgilendirmek istiyoruz.
Tütün kullanımı ile halk sağlığı arasındaki uzlaşmaz çelişkiyi ortaya koyan bilimsel kanıtlar 1950’li yıllardan bu yana gelişerek birikmektedir. Ancak, son zamanlarda dünya genelinde bilimin adeta bir kenara konularak eksik, çarpık ve yanlış bilgiler üzerinden tütün endüstrisi lehine kamuoyu yaratmak gibi bir yaklaşım geliştirilme girişimleri olduğunu görüyoruz. Bu durumu tehlikeli buluyoruz.
Bugün itibariyle; dünyada 181 ülkenin[1]Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi’ne (TKÇS) taraf olması halkın sağlığı içinbir başarıdır.Sözleşme gereğince ulusal hükümetlerin “nikotin bağımlılığı”na karşı etkili önlemler geliştirmeye görevli kılınması özellikle gençlerin yeni tütün ürünlerine bağımlılığını önlemesi açısından hayatidir.Her bir ülkenin onaylanan bu sözleşme gereğince tütün endüstrisi ile mücadeleyi öncelikli olarak hedef koymuş olması sağlık adına çok olumludur.Tütün endüstrisinin kazancını azaltmamak için geliştirdiği yeni yaklaşımlar nedeniyle devletlerin hedeflerini “dumansız” ülkeden “tütünsüz” ülkeye çevirmeleri geleceğe dair umutları yeşertmektedir.Tütün kontrolüne ilişkin Avusturalya’nın 2012 tarihinde yaptığı “düz paket” uygulaması gibi etkili yeni önlemler geliştirmiş olması sağlık mücadelesi anlamında başarıdır.
Bütün bu olumlu gelişmeler bir yandan sürerken diğer yandan da ulusötesi endüstrinin oyunlarına karşı“uyanık”olmak gerekir. Bu bağlamda, aşağıdaki gelişmeleri bilmekte yarar bulunmaktadır:
- Tütün kullanımı nikotin bağımlılığı nedeniyle sürmektedir.Dünya Sağlık Örgütü nikotin bağımlılığını bir hastalık olarak tanımlamaktadır. Bu nedenle tütün ürünü kullanmak basit bir davranış ve alışkanlık değildir.
- Ulusötesi tütün endüstrisi kazancını yitirmemek için sürekli “yeni” ürünler üzerinde çalışmaktadır. Ancak hangi yeni ürünü geliştirirse geliştirsintütün ve nikotin içeren “yeni” (ya da eski) ürünlerin bağımlılık yapmakta olduğu ve ölüme neden olabildiği unutulmamalıdır. Bu çerçevede son dönemlerde özellikle İngiltere ve Fransa’da oldukça yaygın olarak kullanılan elektronik sigaralar sanki zararsızmış gibi gösterilmeye çalışılmaktadır. Oysa, e-sigaralar da klasik sigara gibi bağımlılık yapıcı ve sağlığa zararlı ürünlerdir.
- Geçmişten bu yana“yeni” tütün ürünleri piyasaya sürülmüştür, halen de sürülmektedir. Oysa, adı farklı da olsa tütünürünlerininhastalandırdığını, sağlık açısından önemli risklerini, ölüm nedeni olabildikleriniDünya Sağlık Örgütü 2006[2] yılından bu yana kabul etmiştir. Bilimsel araştırmalar, bu yeni ürünlerin de şekli, sunuş biçimi, içeriği, saldığı nikotin miktarı gibi özellikleri farklı olsa da hepsinin bağımlılık yaptığını, hiçbirisinin güvenli dozunun olmadığını, istisnasız tamamının hastalandırıpölüme neden olabildiği kanıtlamıştır. Bu konudaki tüm farklı söylemler ancak toplumda yanlış algı yaratmak ve bilimsel verilerin/kanıtların üzerini “kapatmak” için kullanılan “yanlı”, “yanlış”, “aldatan” ve “kirli” söylemlerdir. Bizler, sağlığı ve yaşamı savunan TTB-UDEK üyesi dernekler olarak, topluma karşı sorumluluğumuz nedeniyle son yıllarda dünya genelinde oynanmaya çalışılan bu oyuna, bu yalana, bu bilgi kirliliğine kesin bir dillekarşı çıkıyoruz!
Bu vesile ile bir kez daha doğruları hatırlatmak ve yetki sahiplerini bu doğruların gereğini yerine getirmek için uyarmak istiyoruz:
- Kamu politikalarının esası ülkedeki her bir yurttaşın sağlığının korunması ve geliştirilmesidir. Bu kararlı tutum/yaklaşımın kesintiye uğraması, boşluğa düşmesi ya da göz ardı edilmesi o toplumun geleceği açısından son derece tehlikelidir. Bu nedenle özellikle tütün endüstrisinin kazancını devam ettirmek için hiç bırakmadığı “oyunlar” karşısında politik kararlılığın zayıflamayıp aksine sistematik biçimde daha da güçlenmesi gereklidir. Bu bağlamda, var olan 4207 sayılı Tütün Ürünlerini Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü hakkındaki kanunun uygulanmasındaki ihlallerendüstriye “manevra”alanları oluşturmaktadır.Kamusal otorite acilen mevcut tüm ihlallerin önlenmesi için “bütün politikalarda sağlık” yaklaşımını güçlü bir şekilde benimsemeli ve uygulamalıdır.
- 2006 yılında yayınlanan Ulusal Tütün Kontrol Programı ve bu Program kapsamında 2008 yılından bu yana hazırlanan Eylem Planlarının özellikle arz yönlü tedbirler açısından belirlenen amaç ve hedefleri gerçekleştiremediği anlaşılmıştır. Örneğin, TKÇS’nin 17 nci maddesinde ve Ulusal Tütün Kontrol Programı ve Eylem Planlarında açıkça yer almasına rağmen tütün üretimine alternatif tarımsal üretim ve ekonomik faaliyet konusunda başarısızlık söz konusudur. Tütün üreticilerine geçimlerini sağlayacak alternatif tarımsal ve ekonomik seçeneklerin sunulamaması, tütünde kayıt dışı üretimin ve yasa dışı ticaretin genişlemesine neden olmaktadır. Bu durum, geçim derdinde olan tütün üreticilerini olumsuz etkilediği gibi kamu sağlığı, güvenliği ve gelirleriyle ilgili diğer tütün kontrolü tedbirlerinin etkisizleşmesine neden olmakta, bu şekilde oluşan olumsuz piyasa şartları ise sonuçta tütün endüstrisinin istifade edebileceği politik ortamı yaratmaktadır. Tütün üretiminden vazgeçecek üreticilere yaşam mücadelesini sürdürebilecekleri geliri sağlayacak alternatif tarımsal ürün ve ekonomik faaliyetin ivedilikle kamusal otoriteler tarafından sağlanması tütün kontrolü politikaları açısından önem arz etmektedir.
- Tütün bağımlılığının temel nedeninikotindir ve bu nedenle nikotin içeren her ürün bağımlılık yapıcıdır. Bu ürünler arasında “tehlikeli” ya da “daha az tehlikeli” ayrımı yapmak, tütün endüstrisi tarafından “daha az tehlikeli” olduğu iddia edilen ürünlere vergi indirimi veya diğer başka teşvikler sağlamak DSÖ tarafından da kabul edilmez bir politika olarak tanımlanmıştır.
- Nikotin içeren bütün ürünler bağımlılık yaptığı için ürünler arası geçişler kolaylıkla olmaktadır. Nikotin içeren hiçbir ürünün ve “yeni” olarak pazarlanmaya çalışılan hiçbir tütün ürününün güvenli bir dozu yoktur. Bu nedenle ulusal hükümetlerin nikotin veya tütün ürünü içeren tüm ürünleri teşvik etmenin aksine ürün çeşitliliğini ve üretimi azaltma yönlü politika uygulamaları gereklidir.
Aşağıda ismi yazılı olan TTB-UDEK üyesi dernekler olarak bizlersağlığın ve sağlıklı toplumun tarafında, tütün endüstrisinin daha çok para kazanmak için piyasaya sunmak istediği yeni(ve eski) tümtütün ürünlerinin karşısındayız.Kamusal otoritenin özellikle gençler açısından bağımlılığa yol açacak bu “yeni” ürünlere karşı halk sağlığından yana politikaların geliştirmesini bekliyoruz. Tütün ürünü kullanan ve kullanmayan herkesi de endüstri tarafından “yeni” olarak ilan edilmiş bu ürünlere karşı mücadelede bizlerle beraber olmaya davet ediyoruz.
Saygılarımızla…
Çocuk Romatoloji Derneği |
Halk Sağlığı Uzmanları Derneği |
İşyeri Hekimleri Derneği |
Patoloji Dernekleri Federasyonu |
Sualtı ve Hiperbarik Tıp Derneği |
Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği |
Türk Androloji Derneği |
Türk Biyokimya Derneği |
Türk Cerrahi Derneği |
Türk Dermatoloji Derneği |
Türk Geriatri Derneği |
Türk Farmakoloji Derneği |
Türk Göğüs Cerrahisi Derneği |
Türk İmmünoloji Derneği |
Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği |
Türk Kardiyoloji Derneği |
Türk Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Derneği |
Türk Mikrobiyoloji Cemiyeti |
Türk Nöroloji Derneği |
Türk Nöroşirürji Derneği |
Türk Ortopedi ve Travmatoloji Birliği Derneği |
Türk Pediatri Kurumu |
Türk Pediatrik Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi Derneği |
Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği |
Türk Radyaloji Derneği |
Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği |
Türk Tıbbi Onkoloji Derneği |
Türk Tıbbi Rehabilitasyon Kurumu Derneği |
Türk Toraks Derneği |
Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği |
Türkiye Çocuk Cerrahisi Derneği |
Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği |
Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzman Hekimleri Derneği |
Türkiye Psikiyatri Derneği |
Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği |
Türkiye Ulusal Allerji ve Klinik İmmünoloji Derneği |