Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve tabip odaları olarak uzun soluklu bir çalışma ve eylemler sürecinde “Emek Bizim, Söz Bizim” diyerek Beyaz Yürüyüş ile başlayan, Beyaz Forum, Beyaz Nöbetler, Beyaz GöREV’ler, Beyaz Miting ile yükseltilen mücadeleyi tüm meslektaşlarımızla birlikte örmüştük. Koruyucu sağlık hizmetlerinin terk edilmesi ile salgını hastanede karşılamanın getirdiği iş yükü ve tükenme, emeğimizin değersizleştirildiği, hekim kimliğinin yok sayıldığı ve şiddetle burun buruna yaşamak zorunda bırakıldığı, değerlerinin aşındırıldığı bir süreçte yoğun bir eylemler dönemi geçirmiştik. GöREV’lerle hak taleplerinin yükseldiği ve mücadelenin güçlendiği bir dönemin sonunda iyileştirmeler yapmak zorunda kalan kamu otoritesinin meslek örgütünün varlığından duyduğu rahatsızlık, bağımsız bir örgütün siyasi otorite için tehdit oluşturduğu algısıyla söylemlerin sertleşmesini de beraberinde getirmişti. İktidarın şiddet dilinin alana yansımasıyla 6 Temmuz 2022 tarihinde meslektaşımız Dr. Ekrem Karakaya katledilmiş ve bu katliamın yarattığı infial tüm Türkiye’de iki gün peş peşe iş bırakmalarla kendisini göstermişti.

TTB’nin meslektaşımız Dr. Ersin Arslan’ın sağlıkta şiddet sonucu katledilmesinin ardından Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele günü olarak belirlediği 17 Nisan için 2022’de başlattığı “Sağlığımız İçin Hekimlere Kulak Verin!” başlıklı imza kampanyasında toplanan ilk 100 bin imza 22 Temmuz 2022 günü Sağlık Bakanlığı’na teslim edilmiş, şiddete karşı mücadelenin etkili bir yasa ve onun da ötesinde güçlü bir politik irade gerektirdiği hatırlatılmıştı. Emeğimizin değersizleştirilmesine karşı taleplerimizi vurgulayan eylem süreci bu dönemde de hem çalışma ortamlarımızda hekimlerle buluşmalar hem de TBMM’de sesimizi duyuracak açıklamalar, yasa teklifleri, komisyonlara gelen tekliflerin eleştirel değerlendirmelerinin komisyonlarda sunulmasıyla sürdürüldü. Elbirliği ile örülen bu mücadele hattının sonunda 23 Ağustos 2022’de Sağlık Bakanı “Beyaz Reform” demek zorunda kaldı ve iyileştirmeleri devam ettireceklerini ifade etti. Bu ifade özlük haklarımıza sınırlı bir katkı olarak yansısa da, çalışma ortamlarımız, çalışma koşulları ve toplumun sağlığı için bir fayda sağlamadığı gibi sağlıksızlığı ve şiddet ortamını daha da derinleştirdi. 

Evet, koşullar çok zorlu ve ağır bir ekonomik krizin pençesinde, bir tüketim nesnesine dönüştürülen, değersizleştirilen hekimler hep birlikte bu gidişata dur demek zorundadır. O nedenle tüm hak arama eylemlerinin çok değerli olduğunu bir kez daha ifade etmek isteriz fakat grev gibi en güçlü hak arama eylemlerinden birinin ancak uzun soluklu bir çalışma, güçlü hekim buluşmaları ve taleplerin ortaklaştırıldığı bir ortamda tüm sağlık emek ve meslek örgütlerinin dayanışmasıyla başarıya ulaşacağı da kuşkusuzdur. İş bırakma eylemlerini etki yitimine yol açmayacak şekilde doğru zamanlarda ve sonuç alacak şekilde planlamak elzemdir. Bu sebepler göz önünde bulundurulduğunda birliğimizce alınmış bir iş bırakma kararı yoktur.

TTB ve tabip odaları olarak bu süreçte meslektaşlarımızla buluşma ve toplum sağlığı için çalışmalarla zenginleştireceğimiz yeni bir mücadele sürecine giriyoruz.

Yeniden “Emek Bizim, Söz Bizim” diyor; çalışma ortamlarımızda, sokakta, sağlığı toplumsallaştırmak için, emeğimize ve sözümüze sahip çıkıyoruz.

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi