Türk Tabipleri Birliği (TTB), Adli Tıp Uzmanları Derneği (ATUD), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve İnsan Hakları Derneği (İHD); “devlet memuriyetinden çıkarma” cezası istemiyle hakkında soruşturma açılan Dr. Ayşe Uğurlu’ya destek olmak için 12 Mayıs 2025 günü bir basın toplantısı düzenledi.
Basın toplantısının açılış konuşmasını yapan TTB Merkez Konseyi Genel Sekreteri Dr. Önder Okay; Ankara Kadın Platformu’nun düzenlediği toplantıya Ankara Tabip Odası adına katılarak hazırlanan ortak açıklamayı okuyan Dr. Ayşe Uğurlu’nun meslekten koparılmak istendiğini söyledi. Bu soruşturmanın hem insan hakları hem de kadın hakları hareketine yönelik olduğunun altını çizen Okay, Uğurlu’nun yalnız olmadığını ifade etmek için bir araya geldiklerini söyledi.
Ortak basın açıklamasının okumasının ardından kurumlar adına konuşmalar yapıldı.
ATUD adına Dr. Alper Özkök, düşünce ve ifade özgürlüğünü kullandığı için bir adli tıp uzmanının soruşturmaya maruz bırakılmasının kabul edilemez olduğunu söyledi.
İHD Eş Genel Başkanı Hüseyin Balaban, Dr. Ayşe Uğurlu şahsında açılan soruşturmanın bir bütün olarak insan hakları ortamına yönelik olduğunu belirtti. Uğurlu hakkında geçmiş dönemde açılan soruşturmaları da hatırlatan Balaban, “Türkiye’de insanlar örgütlenemeyecekse, düşüncelerini ifade edemeyecekse, yönetimleri eleştiremeyecekse demokrasiden bahsedilemez” dedi. Balaban, soruşturmanın derhal geri çekilmesi çağrısı yaptı.
SES Eş Genel Başkanı Nazan Karacabey, “Ayşe hoca Ankara sokaklarından, birlikte çalıştığımız hastaneden ama özellikle pandemi dönemindeki mücadelemizden çok iyi tanıdığım, maruz kaldığı soruşturmalarda hep bir arada olduğum, emek ve kadın hakları mücadelesinde omuz omuza olmaktan gurur duyduğum, dostluğunu ve sıcaklığını her zaman hissettiğim bir figür benim için. O bizi yalnız bırakmadı, biz de onu yalnız bırakmayacağız” diye konuştu.
TİHV Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Metin Bakkalcı; tarihsel olarak iyi hekimlik olgusunun bir değerler bütünü olduğunu, iyi hekimlik değerlerine dayalı sürdürülen hekimlik mesleğinin aynı zamanda bir hak savunuculuğunu da içerdiğini belirtti. Dr. Ayşe Uğurlu’nun insan hakları mücadelesindeki emeğinin yanı sıra, kadın hareketinin kazanımlarının elinden alınmaya çalışıldığı bu dönemde kadın mücadelesine de katkılar sunduğuna dikkat çeken Bakkalcı, “Taciz düzeyine ulaşan bu baskının başarıya ulaşmasına izin vermeyeceğiz. Daha önce nice baskıyı sonuçsuz bıraktığımız gibi, Ayşe arkadaşımızı da mesleğine döndüreceğiz” dedi.
TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Nilüfer Ustael, “Bizler hekimiz. Bin yıllık tababet geleneğinden geliyoruz. Nerede bir dara düşen olursa, onun hak savunuculuğunu yapmakla mükellefiz. Bunun yanı sıra kadın hekimiz. Kadınların yaşadığı bunca sorun karşısında kendisini ortaya atmış, emek vermiş Ayşe hocamıza yapılanları asla kabul etmiyoruz. Bu baskı dönemini direnerek hep birlikte bitireceğiz” ifadelerini kullandı.
TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Ali Karakoç, Dr. Ayşe Uğurlu’nun yıllardır iyi hekimlik değerlerine sahip çıkan bir insan hakları savunucusu olduğu vurgusunu yineledi. Henüz üç hafta önce yine iyi hekimlik değerlerine sahip Dr. İlkay Çelik için yapılan benzer içerikteki açıklamayı hatırlatan Karakoç, “Siyasi iktidar ve Sağlık Bakanlığı bu soruşturmaları birer baskı aracı olarak kullanıyor. Biz bu soruşturmaları, gözaltıları, tutuklamaları, şiddeti, antidemokratik uygulamaları kabul etmiyoruz. TTB ve hak örgütleri olarak mücadele edeceğiz ve bu karanlık ortamdan birlikte çıkacağız” diye ekledi.
Yönetmen ve insan hakları savunucusu Fatin Kanat, Dr. Ayşe Uğurlu’nun mücadele ettiği bir kötülük aygıtının hedefi olduğunu ifade ederek dayanışmayı sürdüreceklerini dile getirdi.
TTB İnsan Hakları Kolu Yürütme Kurulu üyesi Dr. Onur Erden, Dr. Ayşe Uğurlu ile insanların eşit ve onurlu bir yaşam sürebilmesi için birçok alanda mücadele ettiklerini, bugün gösterecekleri dayanışmanın da bu mücadelenin bir parçası olduğunu ifade etti.
Basın toplantısında son sözü alan Dr. Ayşe Uğurlu ise üç yıldır benzer konular üzerinden sistematik bir saldırı, bir sürek avı ile karşı karşıya kaldığını söyledi. Daha önce açlık grevlerindeki hekim tutumuna ilişkin basın açıklaması ile cezaevlerindeki sağlıksız koşulların dayatıldığı mahpusların hakları üzerine verdiği röportaj gerekçe gösterilerek hakkında soruşturma açıldığını aktaran Uğurlu, şöyle devam etti:
“Ben yaptıklarımdan pişman değilim. Mücadeleci sendikada çalışan bir işçi babanın çocuğuyum. Çocukluğumdan beri haksızlıklara karşı mücadele edilmesi gerektiği kültürüyle büyüdüm. Hayatım boyunca haksızlıklara karşı, ötekileştirilenlerin ve ayrımcılığa uğrayanların yanında oldum. Bundan sonra da başıma ne gelirse gelsin, ihraç da etseler, bunu yapmaya devam edeceğim. Ve bir gün görevime tekrar döneceğim. Beni emekliliğe zorluyorlar ama ben, emekli olmak istediğim zaman emekli olacağım. Emekli olduktan sonra da bu çalışmalarımı da sürdüreceğim.”
Nazan Karacabey tarafından okunan ortak açıklama şöyle:
Bu Hukuksuzluğu Kabul Etmiyoruz! Dr. Ayşe Uğurlu Yalnız Değildir!
Devlet memuriyetinden çıkarma cezası ile soruşturma açılan Dr. Ayşe Uğurlu’nun yanındayız.
Dr. Ayşe Uğurlu 35 yıldır kamuda bir hekim ve adli tıp uzmanı olarak görev yapmaktadır. Ermenek Devlet Hastanesi (1990), Tarsus Devlet Hastanesi (1993), Şanlıurfa Devlet Hastanesi (1998) gibi ülkemizin çeşitli illerinde görev yapmış, zorunlu hizmetlerini tamamlamış, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’ndan (1995) uzmanlık eğitimini almış, 1998’den bu yana da Ankara Eğitim Araştırma Hastanesi’nde adli tıp uzmanı olarak çalışmaktadır. Bu görevinin yanı sıra uzmanlık bilgi ve birikimi ile iyi hekimlik değerlerini üyesi olduğu meslek örgütlerine taşımaktadır. Ankara Tabip Odası’nda (ATO) 2010 yılından beri Yönetim Kurulu üyeliği dahil olmak üzere seçili kurullarında görevler üstlenmiş, geçmiş dönem Türk Tabipleri Birliği (TTB) Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu Yürütme Kurulu üyeliği yapmıştır. Halen de TTB İnsan Hakları Kolu Yürütme Kurulu, ATO İnsan Hakları ile Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı komisyonları, Adli Tıp Uzmanları Derneği Yönetim Kurulu, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası üyesidir.
Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından 7 Nisan 2025 tarihinde başlatılan disiplin soruşturması ile Dr. Ayşe Uğurlu’dan, Devlet Memurları Kanunu’nda yer alan “memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunma” gerekçesiyle “devlet memurluğundan çıkarma cezası” talepli olarak savunma istenmiştir. Bu idari soruşturmada Ankara Kadın Platformu’nun 24 Mayıs 2023 tarihinde Mülkiyeliler Birliği’nde düzenlediği ve Dr. Ayşe Uğurlu’nun da katıldığı basın toplantısında okunan metnin “Cumhurbaşkanlığı makamının şeref ve saygınlığını zedeleyici, rencide edici, hakaret teşkil eder” nitelikte olduğu iddiası konu edilmektedir. Bakanlık idari soruşturmayla da yetinmeyerek “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiası ile suç duyurusunda da bulunmuştur.
Bir hekim ve adli tıp uzmanı olarak ülkesine, meslek örgütüne ve insan hakları alanına yıllardır hizmet eden Dr. Ayşe Uğurlu’ya yönelik iddialar karşısında aşağıda imzası bulunan kurumlar olarak bu durumun hukuksuz olduğunu söylüyoruz. Nitekim insan hakları alanındaki duyarlılığı, birikimi, deneyimi ve çalışmaları nedeniyle resmi makamlar tarafından da sıklıkla görevlendirilmektedir. Dr. Ayşe Uğurlu’nun insan hak ve özgürlüklerini savunduğu, özellikle kadın ve çocuk hakları alanında mücadele ettiği için hakkında memuriyetten çıkarma cezası ile soruşturma açılmasının kabul edilemez olduğunu vurguluyoruz.
Bu soruşturma ile bir yurttaş, bir kadın, bir hekim ve bir hak savunucusu olarak Dr. Ayşe Uğurlu’nun düşünce ve ifade özgürlüğü doğrudan hedef alınmıştır.
Anayasa, Türkiye Cumhuriyeti’nin insan haklarına saygı esasına dayanan bir hukuk devleti olduğunu tanımlar. Düşünce ve ifade özgürlüğü, temel bir insan hakkı olarak hem Anayasa’da hem de Türkiye’nin tarafı olduğu uluslararası sözleşmelerde güvence altına alınmıştır. Düşünce ve ifade özgürlüğünün, özellikle insan haklarının korunmasına yönelik kullanımının -cezalandırılması bir yana- korunması demokratik toplumun gereğidir.
Ankara Kadın Platformu, kadın haklarını savunmak, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık ile mücadele etmek amacıyla emek-meslek örgütlerinin, demokratik kitle örgütlerinin, siyasi partilerin aralarında olduğu 40’tan fazla kurumun bir araya gelmesiyle oluşan, yaklaşık sekiz yıldır faaliyette olan, demokratik bir hak örgütüdür. Ankara Tabip Odası platformun bir bileşenidir ve Dr. Ayşe Uğurlu soruşturmaya konu edilen basın toplantısına ATO Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Komisyonu’nu temsilen katılmıştır. Basın toplantısında okunan metin ise güncel, gerçek, yakıcı sorunları dile getirmekte, hak ve özgürlüklerinin savunulmasını içermekte, düşünce ve ifade özgürlüğü sınırları içinde ve herhangi bir hukuka aykırılık taşımamaktadır. Bir yurttaş, bir kadın, bir hekim, bir hak savunucusu olarak Dr. Ayşe Uğurlu’nun düşünce ve ifade özgürlüğünü kullandığı maddi ve hukuki bir olgudur.
Tekrar söylüyoruz: Dr. Ayşe Uğurlu’nun yanındayız. Bu hukuksuzluğu kabul etmiyoruz.
Dr. Ayşe Uğurlu hakkında açılan soruşturmadan bir an vazgeçilmesini istiyoruz.
Türk Tabipleri Birliği
Adli Tıp Uzmanları Derneği
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Türkiye İnsan Hakları Vakfı
İnsan Hakları Derneği