Sağlık Bakanlığı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından 29 Aralık 2022 günü yayımlanan 2022/9 sayılı genelge ile 4924 sayılı yasa uyarınca çalışacak sözleşmeli personele ilişkin düzenleme yapılmıştır. Genelge ile 2018/9 sayılı genelge de yürürlükten kaldırılmıştır.

Sözleşmeli çalışmaya ilişkin düzenlemelerin de bulunduğu 7411 sayılı Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 23 Haziran 2022 günlü Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yasayla 4924 sayılı yasadaki 22 bin olan sözleşmeli pozisyon sayısı 27 bin olarak değiştirilmiştir. Aynı yasayla 3359 sayılı yasanın ek-3. maddesindeki “veya ilgililerin talebi halinde 10.7.2003 tarihli ve 4924 sayılı kanuna tâbi sözleşmeli sağlık personeli” ibaresi madde metninden çıkarılmış ve fıkraya “Devlet hizmeti yükümlülüğünü yapmakta olan personel, bulundukları ilde 10/7/2003 tarihli ve 4924 sayılı Eleman Temininde Güçlük Çekilen Yerlerde Sözleşmeli Sağlık Personeli Çalıştırılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna tabi sözleşmeli sağlık personeli olarak çalışabilir” cümlesi eklenmiştir. Böylelikle devlet hizmeti yükümlüsü olan hekimler yönünden “talepleri halinde” sözleşmeli olarak çalışabilmeleri olanağı, idarenin takdiri olması halinde sözleşmeli çalışabilecekleri yolunda değiştirilmiştir.

Sağlık Bakanlığı tarafından geçtiğimiz aylarda hekimlere müjde olarak açıklanan, 27 bin sözleşmeli kadro haberi, açılan kadroların sayı, dağılımı ve kriterleri ile boşa düşmüştür. 2022/9 sayılı genelgede yasal değişikliklere paralel olarak sözleşmeli pozisyonlara öncelikle mecburi hizmetini yapan hekimlerin yerleştirilmesine dair hükümler kaldırılmıştır. Kadroların özellikle büyükşehir merkezlerine verilmemesi gözümüze çarpan önemli ayrıntılardan biridir. Ayrıca ilçelere ayrılan kadroların, ilçelerin var olan hekim kadrosundan daha fazla olduğunu görmekteyiz. Pratisyen hekim kadrolarına ise son derece az yer verilmiştir. Yeni genelge ile daha öncedeki yıllarda sözleşmeli olan pek çok hekim bu kadrosunu kaybedecek olup bu durum ilgili hekimlerin gelirinde azalmaya neden olacaktır.

Yürürlükten kaldırılan genelgede uzman pozisyonlarının esas olarak acil tıp uzmanları için kullanılması kabul edilmişken yeni genelge ile ek-1 listesindeki pozisyonların sadece yan dal uzmanı hekimler için kullanılacağı belirlenmiştir. Yan dal uzmanı hekimlerin yerleştirilmelerinden sonra ana branşlardaki uzman hekimlerin yerleştirmeleri yapılacaktır. Ek-III sayılı listede belirlenen pozisyonlarda tabiplerin çalıştırılacağı belirlenmiştir.

Önceki genelgede sözleşmeliliğin devamına dair hüküm varken yeni genelge ile yılsonu itibariyle mevcut sözleşmelerin sonlandırılıp yeni düzenlemeye göre sözleşme yapılacağı anlaşılmaktadır. Yine sözleşmenin süresinden önce usulüne uygun fesih ihbarı olmaksızın feshi halinde yeni sözleşme yapmak için dört yıl olan bekleme süresi iki yıla indirilmiştir. Ayrıca Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü’nden gönderilen “4924 Sayılı Kanuna Göre Görev Yapan Sözleşmeli Personelin Hizmet Hedefleri ile Sözleşme Yenilenmesine İlişkin Usul ve Esaslar” yazısında belirtildiği üzere sözleşmenin aylık MHRS’de açılan kapasite sayısı, aylık muayene sayısı, toplam genel tıbbi işlemler puanı (zorunlu) gibi kriterlerde bakanlık tarafından belirlenen ortalamanın %60’ından az olmayacak şekilde hastane başhekimi tarafından hedef belirleneceği ve yine başhekim tarafından haziran ve kasım aylarının ilk yarısında yapılacak yılsonu değerlendirmeleri sonucunda (yıllık sözleşmelerde iki değerlendirmenin ortalaması, altı ay-bir yıl arasındaki sözleşmelerde tek değerlendirme) hedefin altında kalınması halinde yeni sözleşmenin imzalanmayacağı, ilgili kişinin ise iki sene boyunca 4924 sözleşme imzalayamayacağı belirtilmiştir.

Esasen güvencesiz bir çalışma biçimi olan, özlük haklarının kısıtlandığı ve karşılığında daha yüksek ücret ödemesi yapıldığı sözleşmeli çalışma uygulamasında yapılan değişiklikler şöyle özetlenebilir:

  1. Mecburi hizmet atamalarının esas olarak hekim açığı olan yerlere çakılı kadro ile yapılması nedeniyle sözleşmeli olarak bu sürenin geçirilmesinden yasal değişiklik de yapılarak vazgeçilmiştir.
  2. Mecburi hizmetini tamamlayan hekimlere bulundukları yerde çalışmaya devam etmeleri halinde sözleşmeli çalışma olanağı verilecektir.
  3. Acil tıp uzmanları yerine yan dal uzmanı hekimler için bu pozisyonların kullanılması tercih edilmiştir.
  4. Büyük il merkezlerinde özellikle acil sağlık hizmeti verilen birimlerde sözleşmeli olarak çalışan hekimler yönünden pozisyon azaltılmıştır.
  5. Sözleşmeli hekimler için Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü’nün yayımladığı puan ortalamalarına* göre başhekimler tarafından hizmet hedefleri belirlenecektir. Yıl ortası ve sonundaki değerlendirmelerde hedefin altında kalanlarla iki yıl boyunca yeni 4924 sözleşmesi imzalanmayacaktır.

*Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü Tarafından Yayımlanan Sağlık Tesisi Rollerine Göre Sağlık Tesisi Puan Ortalamaları

A1: 21.134

A1_DAL: 16.203

A2: 30.112

A2_DAL: 25.718

B: 27.534

C: 20.997

D: 14.164

E1: 12.949

İçinde bulunduğumuz 2023 senesinin 4924 sayılı yasaya tabi sözleşmeli çalışma kadrolarının dağılımından da görüleceği gibi istifa, yurtdışına göç ve sağlık hizmeti talebinin artışının meydana getirdiği kriz nedeniyle yan dal ve ana dal uzmanları Sağlık Bakanlığı’nın sözleşme önceliği haline gelmiştir. Pratisyen hekim sözleşme kadrolarının azaltılması konusunda, kontrolsüzce artırılan tıp fakültesi kontenjanlarıyla birlikte pratisyen hekim ihtiyacının azaldığı ve hekimlerin uzmanlaşmaya teşvik edildiği söylenebilir. Bu sağlık sistemi devam ettiği sürece, şu anda Sağlık Bakanlığı’nın önceliği gibi görülen, ancak değersizleştirmenin had safhada yaşandığı uzman ve yan dal uzmanı hekimler için de önümüzdeki yıllar pek parlak görünmemektedir.

Bütün bunlardan başka acil sağlık hizmetleri, nöbetler ve basamaklandırmaya dair hükümler ile aile hekimliğine dair düzenlemeler bir arada ele alındığında, Sağlık Bakanlığı’nın acil sağlık hizmeti sunumunda değişikliğe gidebileceği anlaşılmaktadır. Hastanelere doğrudan yapılan ve esasen acil hizmet tanımında da yer almayan müracaatların önüne, teşvik ödemeleri yapıp uzman hekim ve aile hekimlerinin vereceği poliklinik hizmetine ağırlık vererek geçmeye çalışılabileceği tahmin edilmektedir.

Hastanelerin acil servisleri şiddet olaylarının da yoğun olarak yaşandığı, yıllar içinde oluşturulan alışkanlıklar nedeniyle hasta yoğunluğunun en yüksek olduğu hizmet sunum alanı olması nedeniyle hekimlerin kalıcı istihdamında güçlük çekildiği ve bu nedenle sözleşmeli olarak çalıştırıldığı halde, pek çok yerdeki sözleşmeli pozisyon iptal edilmiştir. Oysa hizmeti alacak vatandaşların bugüne kadar oluşturulan alışkanlıklarında ve talep artışlarında bir değişiklik olmayacağını söylemek varsayım değildir.

Sağlık Bakanlığı’nın kamuoyunu bilgilendirmeden, davranışların değişmesini sağlayacak idari tutumunu açıklamadan uygulamada, örtük olarak yaptığı bu dönüşümden vatandaş nazarında hekimlerin ve sağlık çalışanlarının “suçlu” sayılması olasılığı yüksektir.

Sağlık Bakanlığı tarafından sunulan 4924 sözleşme kadroları ve getirilen kriterlerden, “Beyaz Reform” adı altında yapılan her şeyin sağlık alanındaki özel şirketler için daha fazla kâr, hekimler için daha fazla baskı ve sömürü, toplum için ise daha kısa sürede ve niteliksiz sağlık hizmeti demek olduğunu yeniden görmekteyiz. Sağlık Bakanı tarafından “fişi çekildi” şeklinde tanımlanan performans sisteminin hekimler üzerinde oluşturduğu baskı ve kontrol, “Beyaz Reform” kapsamında getirilen teşvik ek ödeme sistemi ve son olarak 4924 sözleşme kriterleriyle artıp ve yoğunlaşarak çok daha ileri boyutlara ulaşmıştır. Hekimlerin daha fazla ücret kandırmacası karşılığında haklarından aşama aşama vazgeçmelerine neden olacak bu uygulamaların zararlarını hem hekimler hem toplum uzun vadede fazlasıyla hissedecektir.

Türk Tabipleri Birliği, hekimlerin birbirinden farklı statülerde birbiriyle rekabet eder duruma getirilerek çalıştırılmasına karşı tutumunu açıklamıştır. Hekimlerin güvenceli, emekliliğe yansır ücretle, özlük hakları korunarak çalışmasının hastaların da sağlık haklarının parçası olduğu bilinmektedir. Hekimin özerkliğinin korunması, çalışan olarak haklarının temin edilmesi, hekimlerin rekabete sürüklenmemesi sağlık hizmet alanında oluşan çatışmalı ilişkinin sonlanmasını da sağlayacaktır.

Türk Tabipleri Birliği Hukuk Bürosu

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi