Yakın zaman önce yayımlanan faz 3 PRESECO çalışması, hafif-orta şiddette belirtiler gösteren COVID-19 hastalarında favipiravirin tedaviye bir katkısının olmadığını ortaya koydu. Nitekim ilacın klinik yararı olmadığı yeni bir bilgi değildi. Ağır hastalığı ve buna bağlı ölümleri engelleyemediği de aylar önceki çalışmalardan bilinmekteydi; ancak Türk Tabipleri Birliği ve ilgili uzmanlık derneklerinin uyarılarına rağmen Sağlık Bakanlığı bu ilacı vermeye devam etti.

İlacın etkisinin henüz bilinmediği süreçte, yani salgının başında -ilaç bir gruba verilip, bir gruba verilmeyerek- etkisi ortaya konulup, kamuoyuna açıklanabilirdi. Ne yazık ki bu yapılmadı. Üstelik Sağlık Bakanlığı, favipiraviri çocuk hastalara önermekten de geri durmadı. Dünya Sağlık Örgütü’nün algoritmasından çıkardığı ve dünyanın hiçbir yerinde ruhsatı alınıp yaygın kullanımının söz konusu olmadığı favipiravir Türkiye’de milyonlarca hastaya gereksiz yere kullandırıldı ve halen kullandırılmaktadır. Süreç içerisinde yeterli bilimsel çalışmalarla etkisiz olduğu kanıtlanan bu ilacın her hastaya verilmesine, üstelik zorunlu tutularak devam edildi. Testi negatif çıkan temaslılara, aşılı pozitif vakalara dahi verilmesi sürdürülüyor. Yurttaşların vergilerinden ve ödediği primlerden aldıklarıyla özel şirketleri beslemeyi alışkanlık haline getiren hükümet ve Sağlık Bakanlığı; aldığı ve dağıttığı milyonlarca favipiravir ilacıyla bu zararlı alışkanlığına devam etmiş oldu. Ayrıca ilaçlardaki son kullanma tarihinin kapatılarak birçok hastaya günü geçmiş ilaç verildiği de ortaya çıktı.

Sağlık Bakanlığı, bu ilacı milyonlarca insana kullandırmadan önce aşağıdaki beş soruyu yanıtlamış mıdır?

  1. Favipiravirin SARS-CoV-2 üzerindeki spesifik mekanizması/mekanizmaları (in vitro etkiler) nelerdir?
  2. Pandeminin başında ilaç için randomize kontrol çalışması yapılmış mıdır? Yapıldı ise sonuçlar kamuoyu ile niçin paylaşılmamıştır?
  3. COVID-19'a özel olarak bu ilacın güvenlik profili nedir? İlacın etkilerinin izlenmesi, raporlanması ve değerlendirmesi yapıldı mı? Ardından Dünya Sağlık Örgütü İlaç İzleme Merkezi’ne bildirildi mi?
  4. Türkiye’deki tıbbi uygulamalarda genellikle Avrupa ve ABD’nin yetkili kurullarının tedavi protokolleri izlenirken favipiravir için neden bu yöntem izlenmemiştir?
  5. İlacın Türkiye’de acil kullanım onayı ve ruhsatı var mı?

 

Bu soruları yanıtlamadan ilacı; üstelik bu ilacın kullanılmasını destekleyen bir veri bulunmamakta iken milyonlara sunarak bilimi ve halk sağlığını hiçe sayan Sağlık Bakanlığı suç işlemiştir. Sağlık Bakanlığı ilaç verilen hasta sayısını, kaç hastada ne gibi yan etkileri olduğuna ilişkin verileri ve ilacı kullandırmayı ne amaçla sürdürdüğünün destekleyici verilerini ivedilikle detaylı şekilde açıklamalıdır. Düzensiz ve fazla antiviral kullanımının mutasyon basıncı bakımından da sakıncalı olabileceği bilinmektedir. Sonuç olarak; Sağlık Bakanlığı etkisiz ilaçların dağıtımıyla uğraşmak yerine filyasyonu ve günde en az 1,5 milyon aşı yapabilmek için gerekenleri düzgün yapabilseydi, COVID-19’a bağlı binlerce ölüm olmayacaktı diyebiliriz.

Sağlık Bakanlığı, kullandırdığı hidroksiklorokini TTB’nin uyarıları ile aylar sonra da olsa rehberden çıkarmıştı. Yine yazık ki böyle bir süreç favipiravir için de sürüyor. Bakanlık zaman kaybetmeden bu süreci sonlandırmalıdır.

Türk Tabipleri Birliği Halk Sağlığı Kolu

Türk Tabipleri Birliği Pandemi Çalışma Grubu

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi