Türk Tabipleri Birliği (TTB) Yüksek Onur Kurulu üyesi ve 2014-2018 dönemi Merkez Konseyi üyesi Dr. Şeyhmus Gökalp’in asılsız ve delilsiz suçlama ile yargılandığı dava ile ilgili olarak; TTB Yüksek Onur Kurulu, 16 Kasım 2021 günü çevrimiçi bir basın toplantısı düzenledi.
Basın toplantısında ilk sözü TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı aldı. “Yeni Türkiye”de terörist ilan edilmemiş, mahkeme ve cezaevi yüzü görmemiş kimsenin kalmayacak hale geldiğini söyleyen Korur Fincancı, Dr. Şeyhmus Gökalp’in de “gizli tanık” denilen bir yalancı tanığın iddialarıyla hedefe oturtulduğunu hatırlattı. Yalancı tanık beyanları somut delillerle çürütülmesine karşın yargı mensuplarının önceden biçilmiş rollere göre hareket ettiğini kaydeden Korur Fincancı, “Bizleri bu tür açıklamalar yapmak zorunda bırakanlar, sorumlu olarak elbet yargılanacaklar” dedi.
TTB Yüksek Onur Kurulu üyeleri de basın toplantısında kısa sözler aldı.
Dr. Lale Tırtıl, Yüksek Onur Kurulu’nun yapısını ve hekimliğin etik ilkelerini anımsatıp “Sevgili Şeyhmus Gökalp etik değerlere bağlılığı ve sabırlı, duyarlı, dostane çözümleme yeteneği ile bizlere yol gösteren, sağlık ve insan hakları konularında 20 yıla yakın zamandır emek veren bir meslektaşımızdır” dedi.
Prof. Dr. Taner Gören, hukukun bir zulüm aracı olarak kullanılmasının yüz kızartıcı olduğunu ifade etti. Dr. Şeyhmus Gökalp’in yargılanmasındaki yanlıştan geri dönülmesi gerektiğini dile getiren Gören, barış içinde ve kardeşçe yaşanacak bir düzen için mücadeleyi de sürdüreceklerini sözlerine ekledi.
Dr. Hafize Öztürk Türkmen, TTB’nin son 40 yılda karşılaştığı haksız, hukuksuz uygulamaların son örneği olarak Dr. Şeyhmus Gökalp’in bu yargılama sürecinden beraat kararı ile çıkacağını söyledi. Özellikle pandemi döneminde toplum nezdinde TTB’ye dönük artan güvenin zedelenmek istendiğini belirten Türkmen, “Bu ülkede barış içinde, insanca yaşamak için umudu diri tutacağız, yan yana duracağız” diye konuştu.
TTB Yüksek Onur Kurulu adına basın açıklamasını ise Dr. Irmak Saraç okudu. Açıklamanın tamamı şöyle:
Dr. Şeyhmus Gökalp İçin Adalet!
Türk Tabipleri Birliği Yüksek Onur Kurulu üyesi ve çalışma arkadaşımız, değerli meslektaşımız Dr. Şeyhmus Gökalp mezun olduğu ilk günden itibaren 18 yıllık meslek yaşamının tamamında, meslek örgütümüzün çatısı altında toplumun sağlık hakkının ve iyi hekimlik değerlerinin yaşama geçirilmesi için çaba göstermiş, işçi sağlığından basın yayın çalışmalarına, Türk Tabipleri Birliği Büyük Kongresi delegeliğinden Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi üyeliğine kadar değişik alanlarda görev almış, bu çalışmaları sırasında sergilediği insancıl, dayanışmacı, dostane, sorun çözücü tutumuyla örnek bir hekimdir.
Karanfil yürekli, esmer bakışlı çocukların kenti Diyarbakır’da, yaşamak da, hekimlik yapmak da zor zanaattır. İyi hekimlik değerlerine bağlı birçok hekim binlerce acılı hayata dokunmuş, yoksulluğa yoksunluğa tanıklık etmiş, halkın sağlığını öncelemişlerdir. Oralarda yaşam her daim farklıdır. Bazen fırtınalı, bazen durgun denizler gibi bir başka akar hayat. Bir anda kavganın ortasında kalabilir, bir şafak vakti gözaltına alınabilir, hiçbir maddi gerçeğe dayanmadan soruşturma geçirebilir, yalancı tanık ifadeleri ile tutuklanabilirsiniz.
Bundandır ki değerli meslektaşımız Dr. Şeyhmus Gökalp 20.11.2020 günü erken saatlerde evinden gözaltına alınıp 23.11.2020 günü tutuklanmıştır. Tutuklanma gerekçeleri, 2016 yılında yakalanan ve etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanarak verilecek cezadan kurtulmak isteyen, çok sayıda kişi hakkında 2019 yılında ifade veren bir gizli tanığın beyanlarına dayandırılmıştır. Dr. Şeyhmus Gökalp’in hiç tanımadığı bu kişinin ileri sürdüğü iftira niteliğindeki asılsız, somut delillerle kanıtlanamayan yalan beyanları esas alınarak iddianame düzenlenmiş, meslektaşımızın katılmadığını ısrarla dile getirdiği ve katıldığına ilişkin hiçbir kanıt gösterilemeyen yasal bir platformun toplantısına katıldığı iddialarıyla birleştirilerek tutuklanmıştır. Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından bu tür gizli tanık ifadelerinin kanıt değeri taşımadığı tutuklama sürecinde ısrarla belirtilmesine karşın, hukuk dışı bir şekilde soyut iftiralar kanıt sayılmıştır.
Bu tanık ikinci duruşmada Dr. Şeyhmus Gökalp’in örgüt üyesi olduğu ya da herhangi bir yasadışı faaliyette bulunduğuna tanık olmadığını, ifadesinin tutanağa yanlış yazıldığını, birlikte aynı sağlık kuruluşunda hiç çalışmadığını söylemiştir. Dr. Şeyhmus Gökalp ile aynı hastanede çalışmadığına ilişkin resmi belgeler, Demokratik Toplum Kongresi’nin delegesi olmadığı, delege olarak genel kurullara katılmadığına ilişkin belgeler, Dr. Şeyhmus Gökalp’in elektronik cihazlarına ilişkin inceleme raporları, sosyal medya incelemeleri, yurt dışı giriş çıkış kayıtları, istihbarat raporları dahil belgeler de Mahkeme dosyasına girmiş olup bütün bu belgelerle de Dr. Şeyhmus Gökalp’e atılan suçun asılsız olduğu, kanıta dayanmadığı bir kez daha anlaşılmıştır.
Ancak duruşma Cumhuriyet Savcısı, sanki gizli tanık ikinci duruşmada mahkeme huzurunda dinlenmemiş, Jandarma tarafından alınan ifadesinin gerçeğe aykırı olduğuna dair ifade vermemiş, bu durum tutanaklara işlenmemiş, suçlamayı çürüten bütün belgeler mahkeme dosyasına gelmemiş gibi hiçbir belge ile kanıtlanmamış iddiaları tekrar etmiş, örgüt üyesi olmaktan ceza verilmesini istemiştir. O kadar ki bizzat Cumhuriyet Savcısının kendisinin talep ettiği kanıtlar da gelmiş olduğu halde görevinin gereğine rağmen bunlar da yokmuş gibi davranmış, mütalaasında değerlendirmemiştir. Suçun ispatı iddia makamı olan savcılıkta olmasına rağmen, savcılık kurumu lehe olan delilleri toplamamış, makul suç şüphesi olmadan dava açmış; kovuşturma aşamasında, Mahkeme tarafından toplanan suçun oluşmadığını gösteren kanıtların hiçbirini değerlendirmemiş, iddiası ile dosyadaki kanıtların ilişkisini kurmamıştır.
Savcı taraflara eşit davranmalı ve nesnel olmalıdır. Böylece adil sonucu bulabilecek hukukta tutarlılık ve belirlilik sağlanabilecektir. Adil yargılanma, ceza muhakemesi hukukunda sanığa ve mağdura tanınan hakların tümü ve insan hakları ihlal edilmeksizin yapılan yargılamadır. Savcı, yargılamada herhangi bir taraf ya da tarafın temsilcisi değildir. Dr. Şeyhmus Gökalp davasında duruşma savcısı, mütalaasında duruşmaya getirtilen delilleri görmezden gelmiş, değerlendirmemiş, bu nedenle adil yargılanma hakkını ihlal etmiştir.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu, “Türk Yargı Etiği Bildirgesi’ madde 3’te; hakim ve savcıların “tarafsız davranmasını adil yargılanma hakkı ile doğrudan ilgili olduğu, tarafsız hareket etmekle yetinmeyecekleri, objektif bir bakış açısıyla tarafsızlıklarına ilişkin her türlü kuşkuyu bertaraf edecek bir duruş sergilemekle yükümlü oldukları, yargıya güvenin sağlanması ve sürdürülebilmesi için tarafsız olmak kadar, tarafsız görünmenin de önemli olduğu bilinciyle hareket etmeleri gerektiğine” yer verir. Savcılar İçin Etik ve Davranış Biçimlerine İlişkin Avrupa İlkeleri Budapeşte İlkeleri’nde (2005); her zaman ve her koşulda; görevlerini adil, tarafsız, tutarlı ve hızlı şekilde yerine getirecekleri, insan onuru ve insan haklarına saygı duyup, bu değerleri koruma ve desteklemenin savcıların temel görevleri olduğu belirtilir. Avrupa Savcıları Danışma Konseyi’ne (CCPE) göre “savcılar daima tarafsız ve objektif hareket etmeli ve en yüksek etik ve meslek standartlarına uymalıdır.” Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin Cezai Adalet Sisteminde Savcılığın Rolü ile İlgili Tavsiye Kararında (2000) ise “savcılar, muhakeme işlemleri esnasında nesnel ve tarafsız olmalıdırlar. Özellikle, adaletin doğru işleyişi için gerekli ilgili tüm maddi ve hukuki olguların mahkemeye sunulmuş olmasını sağlamalıdırlar” denilir. Görüldüğü üzere savcıların görevleriyle ilgili ulusal ve uluslararası bildirgelerde; adil, tarafsız, objektif olmak, hukuk kuralları çerçevesinde bağımsız olarak icra etmek, adaletin yararına davranmak ve tutarlı olmak, masumiyet karinesi ilkesine saygı duymak gibi ilkelere vurgu yapılmıştır. Savcıya tanınan görev ve yetkiler aynı zamanda yargılananlar yönünden adil yargılanma hakkının güvenceleridir.
Hukuk uygulayıcıları ile hekimlerin mesleki etik değerleri arasındaki ortak değer adalettir. Adalet, yalnızca hukukun oluşturulması, yapılması sırasında değil, hukukun uygulanması sırasında da gözetilmesi gereken bir değer olup hukuk uygulayıcılarının temel ödevi, adaleti gerçekleştirmektir. Bir toplumda adalete olan güvenin azalması, toplum vicdanında derin yaralar açar. Adaletin örselendiği yerde rahatlıkla herkes suçlanabilir. Bu nedenledir ki vicdanlı olmaktan yorulmayan, adalet için çırpınan, titiz çalışan, lehte aleyhte tüm kanıtları değerlendiren savcılara, felsefe pınarından sulanıp, beslenecek bir hukuka ihtiyacımız var. Savcılar otokrasiye de bürokrasiye de boyun eğmez insanlar olmalıdır.
Yargılamanın gelinen aşamasında; gizli tanığın çelişkili ifadesine rağmen savcının mahkûmiyet istemesi endişemizi üst düzeye çıkarmıştır. Savcının taraflı, peşin hükümlü, hukuka aykırı mütalaası nedeniyle adil yargılanma hakkının güvence altında olduğundan ciddi kuşku duyuyoruz. Mesleki etik değerlerin taşıyıcısı, insan haklarına saygılı, toplum ve insan sağlığını önceleyen iyi hekimlik değerlerine bağlı, onurlu bir hekim olarak kanıtsız iddialar, delilsiz suçlamalar ile lekelenmeyecek bir geçmişe sahip DR. ŞEYHMUS GÖKALP’İN ADİL YARGILANMA HAKKININ GÜVENCE ALTINA ALINMASINI İSTİYORUZ!
Türk Tabipleri Birliği Yüksek Onur Kurulu