Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Yönetim Kurulu toplantısı için bir araya gelen TTB Merkez Konseyi ve tabip odalarının temsilcileri, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Meclis’teki bütçe görüşmeleri sırasında hekim göçüne dair kullandığı ifadelere ve yaptığı harekete düzenlenen basın açıklaması ile tepki gösterdi. TTB’nin 70 yıldır olduğu gibi sağlık, emek ve demokrasi mücadelesini korkmadan sürdürmeye devam edeceği belirtilen açıklamada; Merkez Konseyi’nin görevden alınması talebiyle açılan davaların, baskıların birlikte mücadele ile bundan sonra da üstesinden gelineceği vurgulandı.

TTB önünde yapılan basın açıklamasına TTB Merkez Konseyi üyeleri ile tabip odalarının temsilcileri katıldı. Basın açıklaması öncesinde konuşan TTB Merkez Konseyi Üyesi Dr. Kazım Doğan Eroğulları, “Ülkemiz adına utanç verici günlerden geçiyoruz. Hukukun askıya alındığı, Anayasa’nın askıya alındığı, her türlü muhalif senin kısıldığı, basının ve tüm aykırı seslerin üzerinde yoğun bir baskının hissedildiği bu günlerde TTB olarak yurdun dört bir yanından gelen tabip odası temsilcilerimizle, kollarımızla, aktivistlerimizle biz buradayız ve susmuyoruz. TTB hiçbir zaman susmadı, susmayacak” ifadelerini kullandı.

TTB’nin üzerinde görevden alma davasının baskısı olduğunu söyleyen Eroğulları, “Bu hukuksuz dava ile bizlerin seslerinin kısmak istiyorlar ama TTB, 70 yıldır susmadı, doğru bildiklerini söyledi ve bugün de burada bu doğruları tekrar söylemek için toplandık. Halkın sağlığa ulaşamadığı, hekimlerin de gittikçe yoksullaştığı bugünlerde Sayın Sağlık Bakanı Meclis’te yaptığı hareketlerle hepimizi halkın gözünde bizi paragöz olmakla suçlamış ve bizleri meslek adına, insanlık adına utandırmıştır. Sayın Bakan’ın hayatının merkezinde para olabilir, kar olabilir. Buradaki hekimlerin hayatının merkezide halkın sağlığı, hekimlerin hakları ve mücadele var. Buradan Sağlık Bakanı’na sesleniyoruz: Bizleri utandırmayın artık ve o koltuğu bırakın gidin” dedi.

TTB ve tabip odaları adına basın açıklamasını ise TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Adalet Çıbık okudu. Sağlık Bakanı Koca’nın bütçe görüşmelerinde kullandığı ifadeler ve yaptığı el hareketiyle izledikleri politikaları aklamaya, hekimleri ise paragözlükle suçlayarak toplumun gözünde hedef haline getirmeye çalıştığını söyleyen Çıbık, “Sağlıkta şiddetin ve hekim intiharlarının tırmandığı, umutsuzluğun ve geleceksizliğin derinleştiği, fakültelerde tıp kitaplarının yerini yabancı dil kitaplarının aldığı ülkemizde hekim göçünün Bakan tarafından indirgendiği yer utanç vericidir” dedi.

Basın açıklamasının tamamı şöyle:

Susmuyoruz, Korkmuyoruz, Hiçbir Yere Gitmiyoruz

Ülkemizde evrensel hukuk ilkelerinin ve adaletin zerresinin de iktidar çevreleri tarafından bitirilmeye çalışıldığı bir dönemdeyiz. Kısa bir süre önce Yargıtay eliyle yapılan hukuk darbesi ile anayasasızlaştırma sürecine yeniden hız kazandırılmıştır.

Tekrarlıyoruz: Her bir kurum ve birey için hayati olan anayasal hakların ilga edilmesi er ya da geç, öyle ya da böyle herkese kaybettirecektir.

Anayasa’yı tanımadığını açıkça ilan eden ve hukukun üstünlüğü ilkesini rafa kaldırmış olan iktidar çevrelerine ve bu karara karşı güçlü bir iradeyi birlikte kurmak için bu duruma karşı sesimizi yükseltmek ve dayanışmayı artırmak bir zorunluluktur.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) bu topraklarda 70 yıldır hekimlerin örgütlü sesi, kolektif iradesiyle sağlık alanında mücadele yürüten anayasal korunma altında kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütüdür. TTB, mücadele sahasının sürekli daraltılması çabalarına karşın hekim haklarının geniş ufkuyla bu kalıba sığmayacak boyutta bir mücadele örgütüdür. TTB bir hekim örgütü olduğu kadar aynı zamanda insana ve yaşama dair her alanda söz söyleyen bir demokratik mesleki kitle örgütüdür.

Temelleri ‘80 darbesi sonrasında dayanan mevcut iktidar dönemiyle de resmileşen Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın getireceği yıkımlara dair yıllardır ifade ettiklerimiz bir bir ortaya çıkıyor. Tarih, Sağlık Bakanlığı’nı değil Sağlıkta Yıkım Programı’na karşı yürüttüğümüz uzun soluklu mücadeleyi doğruluyor.

Sağlık Bakanlığı yaşadığımız sorunlara karşı bu sorunları anlamaktan ve çözüm üretmekten uzaktır, günü kurtarmaya çalışan söylem ve uygulamalarla yaşadığımız sorunları derinleştiren bir tutum izlemektedir.

Piyasacı, halk sağlığını ve hekimleri/sağlık emekçilerini yok sayan, değersizleştiren sağlık politikalarının şiddeti daha çok artıracağını söyledik ve ne yazık ki bir tüketim nesnesine dönüştürülmemiz sonucunda sağlıkta şiddet nedeniyle birçok meslektaşımızı kaybettik, birçok meslektaşımız fiziksel, sözel ve psikolojik şiddete maruz kaldı.

Niteliksel bir sağlık hizmetinden çekilen iktidar sağlığı sadece rakamlara indirgemiş durumda. 3-5 dakikada bir hasta bakmamızı istiyor. Onlar için övünülecek olan her yıl artan hasta sayısı, poliklinik sayısı, tetkik sayısı, BT sayısı, MR sayısı, kısaca sadece sayılar onlar için önemli olan…

Geçtiğimiz gün Meclis’teki Sağlık Bakanlığı bütçesi görüşmelerinde Sağlık Bakanı yurtdışına hekim göçü konusunda ellerindeki verilerin TTB verileri ile uyuşmadığını ve bu konuda TTB'den veri paylaşımı talebinde bulunduklarını belirtti. Sağlık Bakanlığı tarafından TTB’den konuya dair istenmiş bir bilgi mevcut değildir. Ayrıca TTB olarak her ay ve her yıl elimizdeki verileri şeffaflıkla kamuoyu ile paylaşıyoruz.

Sayın Bakan bununla da kalmadı, bütçe görüşmelerinde kullandığı ifadeler ve yaptığı el hareketiyle izledikleri politikaları aklamaya, hekimleri ise paragözlükle suçlayarak toplumun gözünde hedef haline getirmeye çalıştı. Sağlıkta şiddetin ve hekim intiharlarının tırmandığı, umutsuzluğun ve geleceksizliğin derinleştiği, fakültelerde tıp kitaplarının yerini yabancı dil kitaplarının aldığı ülkemizde hekim göçünün bakan tarafından indirgendiği yer utanç vericidir.

Tüm bunlara karşı;

  • Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın derhal terk edilmesini istiyoruz.
  • Tüm sağlık birimlerinde şiddete karşı güvenli çalışma alanları istiyoruz.
  • Hekim-hasta arasındaki ilişkileri bozacak söylemlerden, hekim ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddet içeren dilden vazgeçilmesini istiyoruz.
  • Toplumu hastalıklardan koruyabildiğimiz; tüketim nesnesi değil, hak öznesi olduğumuz bir hekimliği var etmenin koşullarını istiyoruz.
  • İdarecilerin liyakat temelli olmasını ve emekçiler tarafından demokratik olarak seçilmesini istiyoruz.
  • Şehir hastanelerine aktarılan kaynakların koruyucu sağlık birimlerine aktarılmasını istiyoruz.
  • İnsanca hekimlik yapabileceğimiz bir sağlık ortamını hep birlikte inşa edebilmek için tüm meslektaşlarımızı ortak mücadeleye davet ediyoruz.

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi ve Tabip Odaları