Cinsellik karmaşık nörokimyasal ve endokrin süreçlerin eşlik ettiği, fiziksel, duygusal, sosyal boyutları ile bedende ve zihinde deneyimlenen ruhsal bir süreçtir. Cinsel sağlığın değerlendirilmesinde ve izleminde jinekoloji, üroloji, endokrinoloji ve ruh sağlığı başta olmak üzere multidisipliner müdahaleler planlanmaktadır. Cinsel sağlıkla ilgili konular gerek tıp eğitimi müfredatında gerekse uzmanlık eğitiminde temelde ruh sağlığı alanının kapsamındadır. Cinsellik, cinsiyet kimliği, cinsel yönelim ise tıbbi bir hastalık ya da patolojik bir durum olmayıp bireysel ve toplumsal yönleri ile öncelikli olarak ruhsal kavramlardır.  Cinsel kimlikleri nedeni ile ayrımcılığa, şiddete ve kabul görmemeye maruz kalan kişilerde ciddi ruhsal zorluk veya depresyon ve kaygı bozuklukları gibi ruhsal bir hastalık gelişme riski artar. Cinsel kimlik çeşitlilikleri ile ruh sağlığı uzmanlarının ilgilenmesinin başka bir sebebi de budur.

Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğindeki çeşitlilikler birbirlerine üstünlüğü olmayan durumlardır. Bilimsel veriler ışığında bedensel veya ruhsal hastalık olarak tanımlanmamaktadır. İnsanlık tarihine bakıldığında, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğindeki çeşitliliklerin her zaman var olduğu bilinmektedir.

Son günlerde gündeme gelen, belirli bir cinsel yönelim veya cinsiyet kimliğinin artacağına dair yapılan açıklama bilimsel bilgi içermeyen, yanlış bir açıklamadır. Herhangi bir cinsel yönelim veya cinsiyet kimliğinin hastalık olarak tanımlanmasının bilimsel bir dayanağı olmadığı gibi, cinsel yönelim veya cinsiyet kimliklerinin değiştirilebildiğine, yönlendirilebildiğine dair geçerli bilimsel kanıt da bulunmamaktadır. Diğer cinsel yönelimlerde olduğu gibi eşcinsellik de özendirme ile ortaya çıkan bir durum değildir. Konu ile ilgili bilim dallarına ait bilgi birikiminin gösterdiği üzere cinsel çeşitliliğin hastalık veya bozukluk olarak kabul edilip edilmemesi kişilerin cinsel yönelimi üzerinde etki ederek, eşcinselliğin yaygınlığında bir değişikliğe neden olamaz, olmamıştır. Bilimsel olmayan açıklamalar kamuoyunu da yanlış bilgilendirmekte ve ayrımcılık temelli hak ihlallerini, işlenen nefret suçlarını artırmaktadır.

Unutulmamalıdır ki; hekimler çağdaş bilimin ışığında hareket etmenin yanında hekimlik meslek etiği kuralları gereği başta İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi olmak üzere tüm insan hakları belgelerine ve mesleği ile ilgili ortak kurallara uymakla yükümlüdür. Hekimler meslekleri gereği herkesin “ama” olmaksızın eşit bir şekilde yaşam hakkı, sağlık hakkının da başta olduğu bütün temel hak ve özgürlüklerden yararlanması gerektiğini kabul etmeli, eşitsizliği ve ayrımcılığı kolaylaştırmak yerine mevcut eşitsizliklerin ortadan kaldırılması yönünde çaba göstermelidir. Hiç kimsenin anayasal hakları cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği nedeniyle ayrıştırılamaz. 

Tekrar hatırlatıyoruz; toplumu ve toplum ruh sağlığını korumak, herkesin temel hak ve özgürlüklerini eşit bir şekilde anayasal güvence altına almak kişileri ötekileştirerek değil; eşitsizliklerin, ayrımcılıkların ve şiddetin önüne geçerek mümkün olacaktır.

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi

Türk Tabipleri Birliği Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu

Türkiye Psikiyatri Derneği