Türk Tabipleri Birliği (TTB) Asistan ve Genç Uzman Hekimler Kolu’nun çağrısıyla sağlık çalışanlarının, Ankara Şehir Hastanesi Kadın Doğum Kliniği’nde görev yapan asistan hekim Dr. Rümeysa Berin Şen’in nöbet ertesi geçirdiği trafik kazasında yaşamını yitirmesi üzerine başlattığı eylemler 26 Ekim 2021 günü de devam etti.

İstanbul Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde ve Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yapılan basın açıklamalarında “Kaza değil cinayet”, “36 saat nöbet öldürüyor”, “Nöbet ertesi izin lüks değil, haktır”, “Angaryaya, mobbinge, şiddete son” yazılı dövizler taşındı.

Basın açıklamalarında okunan metin ise şöyle:

Kaza Değil Cinayet!

Dr. Rümeysa Berin Şen İsyanımızda Yaşıyor!

Bugün maalesef çok acı bir olayın ardından burada toplanmış bulunmaktayız. Ankara Şehir Hastanesi’nde Kadın Doğum Kliniği’nde asistan hekim olarak çalışmakta olan Dr. Rümeysa Şen, nöbet ertesi evine gittiği sırada bir trafik kazası sonrası hayatını kaybetti. Rümeysa Şen’in gün aşırı tuttuğu yorucu nöbetlerin ardından geçirdiği kaza görüntüleri bize bunun bir kaza değil göz göre göre çalışma şartlarının sebep olduğu bir cinayet olduğunu gösterdi.

Yıllardır “Çalışma şartlarımız bizi öldürüyor” dedik ancak hiçbir düzenleme yapılmadı. Melike Erdem, Ece Ceyda Güdemek, Emre Bakırlı, Mustafa Yalçın ve maalesef Rümeysa Berin Şen ve adını bile duyamadıklarımız hayatlarının baharında, mesleklerine hevesle başladıkları zamanlarda birer birer yaşamlarını yitirdiler. Ölüme sürüklendiler.

Soruyoruz…

Asistan hekimlerin çalışma şartlarının düzeltilmesi için kaç meslektaşımızın daha ölmesi gerekiyor?

Bir devlet memuru ayda ortalama 168 saat mesai yaparken bir asistan hekimin mesai süresi 360 saati bulmaktadır. Asistan hekimler çoğu branşlarda 36 saate varan sürelerde çalışıyor. Hekimler uykusuz, yorgun geçen gecenin ardından polikliniklerde 100’e yakın hasta muayene ediyor, gözleri uykudan kapanmak üzereyken ameliyata giriyor.

Hastalarımıza soruyoruz…

30 saattir çalışan asistan hekimin 80. hastası ya da ameliyat ettiği kişi olmak ister misiniz?

Biz asistan hekimler nöbet ertesi dinlenmeden mesaiye devam ettiğimiz gibi bir de gün aşırı nöbetler tutuyor, neredeyse ayın yarısında evimize gidemiyoruz. Maksimum ne kadar çalışacağımız hiç konuşulmazken maksimum ne kadar ücret ödeneceği ise her yerde karşımıza çıkıyor. Bu çok net ki, ucuz iş gücü olarak görülüyoruz. Performans sistemi nedeniyle ücret kesintisi yapılacağı zaman akla ilk gelenler hastanenin iş yükünü sırtlayan asistan hekimler oluyor.

İnsanca nöbet sayısı ve nöbet ertesi izin hakkını dillendirdiğimizde hocalarımız ve kıdemli asistan hekimler tarafından “Biz çalıştık, siz de çalışacaksınız” yanıtını alıyoruz.

HAYIR! Biz bu düzeni kabul etmiyoruz. Kışkırtılmış sağlık talebinin, basamaklandırılmayan sağlık sisteminin, belirsiz yönetmeliklerin, adaletsiz görev dağılımının yükünü SIRTLANMAYACAĞIZ!

Bizi bu şartlarda çalışmaya zorlayanlara soruyoruz…

Yanlışa yanlış demeden, yanlışın düzeltilmesi için çaba göstermeden iyi hekimlik yapılabilir mi? Ne zaman bu düzene dur demek için sorumluluk almaya başlayacaksınız?

Biz asistan hekimler artık yeter diyoruz.

Hekimlik yaparken dayatılan insanlık dışı çalışma şartları nedeniyle bir arkadaşımızı daha kaybetmeye tahammülümüz yok!

Uzmanlık eğitimi almak için geldiğimiz kliniklerde asıl görevimizin öğrenmek olduğunu hatırlatıyor, nitelikli eğitim İSTİYORUZ.

İnsanca çalışma koşullarının sağlanmasını adaletsiz görev dağılımına son verilmesini TALEP EDİYORUZ!

Yataklı kurumlar yönetmeliğinde değişikliğe gidilerek nöbet ertesi izin hakkının ücret kesintisi olmaksızın ön koşulsuz tanımlanmasını İSTİYORUZ!

HATIRLATIYORUZ: Köle değil uzmanlık öğrencisiyiz, Yorgun hekim, uykusuz hekim, tükenmiş hekim sağlığa zararlıdır!

Türk Tabipleri Birliği Asistan ve Genç Uzman Hekimler Kolu