Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın geldiği aşamada meslektaşlarımızın sağlık ortamının en kötü koşullarını yaşadığı, sağlıkta şiddet, mobbing, niteliksiz tıp ve uzmanlık eğitimi, performans ve ciro dayatmasına dayanan güvencesiz gelir, vergide adaletsizlik ve enflasyon nedeniyle azalan ücretler, liyakatsiz yöneticiler, sınır ötesi görevlendirilen genç meslektaşlarımızın varlığı, toplumun nitelikli sağlık hakkına erişiminde yaşanan sorunlar ve eşitsizlikler, gelir kaybı, sağlık hizmetlerinin özelleşmesi, çeteleşmesi, hastaya yeterince zaman ayrılmamasının yanı sıra mesleki özerkliğimize müdahale, mesai dışı poliklinik uygulamalarının gündeme geleceği daha fazla iş yükü ile karşı karşıya kalacağımız mevzuatın hazırlanması gibi sorunlara karşı sesimizi yükseltmek ve sorunlarımızı görünür kılmak amacıyla 8 Ocak 2025 tarihinde sağlık meslek emek örgütlerinin ortak kararı doğrultusunda sağlık hizmetleri resmi tatillerdeki gibi sunulacaktır.
Her GöREV etkinliğinde olduğu gibi eylem süresince acil hastalar, diyaliz hastaları, acil ve riskli gebeler, çocuk aciller, kanser hastaları, yoğun bakım hastalarının bakımı aksamayacak, yoğun bakım ve yatan hastaların tıbbi zarar görmemeleri için özel gayret gösterilecektir.
- Sağlık hizmeti sunulan tüm birimlerde, acil tanı ve tedavi endikasyonu olan hastaların bakımı aksatılmayacaktır. Acil servisler eylem süresince gerektiğinde görevli hekimlerce takviye edilecektir.
- Acil hizmetin verilebilmesi için sağlık kuruluşlarının acillerine ulaşımın istemeyerek de olsa engellenmemesi amacıyla (aciller önünde uygunsuz toplanma, yürüyüşler nedeniyle trafik akışında sıkıntıya yol açma ve acil hasta getiren araçların gelişini zorlaştırma/olanaksızlaştırma gibi durumlara izin verilmemeli) önlemler alınmalıdır. Bu hususta sağlık çalışanlarının ve hastaların güvenliği öncelikle kurum idarecilerindedir.
- Yoğun bakım hastalarının -eylem nedeniyle- tedavilerinde hiçbir aksamaya yol açılmaması için her zamanki duyarlılıkla hizmetin sürdürülmesine dikkat edilecektir.
- Acil ve riskli gebelere, diyaliz hastalarına ve kanser hastalarına sağlık hizmeti sunulmaya devam edilecektir.
- Servislerde yatarak tedavi görmekte olan hastaların her türlü tıbbi işleminin aksatılmadan yürütülmesini sağlayabilecek sayıda sağlık çalışanı, mesai dışı sürelerde (gece ve hafta sonu nöbetleri vb.) olduğu gibi servislerde hazır bulunacaktır.
- Bütün sağlık çalışanları eylem boyunca hasta ve yakınlarına eylemin amacını açıklamalı, acil ve yatan hastalarımızın acı ve sıkıntılarına hürmet eden bir tarzla eylem sürdürülmelidir.
- Bu hususlar çağrıcı örgütlerin yöneticileri ve her birimdeki temsilcileri tarafından da takip edilecek ve belirtilen çerçevede gerçekleşmesi için çaba sarf edilecektir.
Bilinmesini isteriz ki; sağlık çalışanlarının meslek kuruluşunun ve sendikaların aldığı karara dayalı yapacağı bu etkinlik, anayasal haklar arasında yer alan örgütlenme, düşünce ve ifade özgürlüğünün kullanımı niteliğindedir. Örgütlenme özgürlüğü önündeki hukuki engeller, hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları hem de ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler doğrultusunda yeniden düzenlenerek bu konudaki engeller kaldırılmaya çalışılmıştır.
Sağlık çalışanlarının görevlerini yerine getirirken, yetkili mercilere gerekli kararların aldırılmasında kamuoyu oluşturmak için çaba göstermesi, baskı grubu oluşturması ve bunun için hukuka uygun bütün yöntemleri kullanması demokrasinin gereklerindendir. Anayasa’nın 26. maddesi ile herkesin, düşüncelerini söz, yazı, resim ve başka yollarla tek başına veya toplu olarak yayma hakkında sahip olduğu belirtilerek ifade özgürlüğü teminat altına alınmıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin çok sayıda kararında belirtildiği üzere herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu özgürlüklerin kısıtlanabilmesi, öncelikle iki koşula bağlıdır. Bunlardan birincisi, yasa ile söz konusu sınırlamanın kurallarının belirlenmiş olması; diğeri ise demokratik bir toplum için kabul edilebilir ve gerekli bulunmasıdır. Kuşkusuz her türlü sınırlama, bu koşulların yanı sıra ancak ölçülülük ilkesi de gözetilerek yapılması halinde mümkündür.
Hekimlerin belirtilen hususlara dikkate ederek yapacakları bu etkinlikte, sağlık çalışanlarının talepleri gündeme taşınarak, “düşünceyi yayma hakkı” kullanılacaktır.
Bu tür eylemler, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün sözleşmeleri, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa Sosyal Şartı ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası uyarınca demokratik hak kullanımı niteliğindedir. Bu eylem sebebiyle sağlık çalışanlarının soruşturmaya uğratılması, ulusal ve uluslararası düzenlemeler ile yargısal kararlara aykırılık oluşturacaktır. Nitekim geçmişte benzer eylemlere katıldıkları gerekçesi ile haklarında hukuka aykırı biçimde soruşturma başlatılan kamu görevlileri hakkında beraat kararları verildiği gibi, idari işlemlerin hukuka aykırı olduğu da yargı mercilerince tespit edilmiştir.
Bütün bunlara rağmen, hekimlerimizin söz konusu meşru hak arayışı ve sonrasında gerçekleşebilecek olası idari soruşturma ve benzeri durumlarda birliğimizin ve odalarımızın hukuk büroları hekimlerimize gerekli hukuksal desteği verecektir.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi