Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) de aralarında yer aldığı 15 meslek ve sivil toplum örgütünün oluşturduğu Temiz Hava Hakkı Platformu (THHP); hava kirliliğinin azaltılması, halk sağlığının korunması ve temiz hava hakkının savunulması amacıyla her yıl hazırladığı “Kara Rapor”un altıncısını yayımladı.

Yönetici özeti ile başlayan raporun giriş bölümünde Türkiye’nin enerji politikaları, fosil yakıt bağımlılığı ve hava kalitesi üzerine değerlendirmeler yapıldı. Raporda fosil yakıtlara bağımlılığın en önemli çevresel bedellerinden birinin hava kirliliği olduğu belirtildi.

“Türkiye’nin 2022-2023 Yılları Hava Kalitesi Karnesi” bağlığı altında hava kalitesinin izlenmesi ve değerlendirilmesindeki kısıtlar ve sorunlar, kirletici bazında hava kirliliği, ince partikül madde kirliliği ve Şubat 2023 depremlerinin hava kalitesine etkileri incelendi.

“Hava Kirliliğinin Sağlığa Etkileri” başlığında hava kirliliği sonucu gerçekleşen ölümlerin hem sayısal hem de orantısal olarak önceki yıllara göre artış gösterdiğinde dikkat çekilirken; Dünya Sağlık Örgütü standartlarına göre nüfusunun %92’si kirli hava soluyan Türkiye’de, temiz hava politikalarıyla 68 bin 440 kişinin hayatını kaybetmesinin önüne geçilebileceği vurgulandı. Başlık altında ayrıca hava kirliliği ile meme kanseri arasındaki ilişki de ilk kez ortaya konuldu.

Temiz hava hakkına ilişkin ulusal ve Türkiye’nin tarafı olduğu uluslararası mevzuatlara da yer verilen raporun sonuç bölümünde THHP’nin çözüm önerileri şöyle sıralandı:

  • Türkiye enerjide fosil yakıtlara bağımlılığını hızla azaltmalıdır.
  • Ulusal hava kalitesi standartları iyileştirilmelidir.
  • PM2,5 için ulusal limit değer belirlenmeli ve yürürlüğe alınmalıdır.
  • Hava kalitesi izleme çalışmaları iyileştirilmelidir.
  • Ağır sanayi bölgelerinde hava kalitesinin izlenmesi, değerlendirilmesi ve yönetimi sistematik hale getirilmelidir.
  • Hava kirliliğinin sağlık etkileri saha çalışmaları ile araştırılmalıdır.
  • Çevresel etkisi olan tüm projeler için sağlık etki analizinin de yapılması mevzuata dahil edilerek zorunlu hale getirilmelidir.
  • Türkiye imzaladığı hava kalitesine yönelik uluslararası sözleşmeleri uygulamalıdır.
  • Çevresel bilgiye ulaşabilmek için bilgi edinme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi sağlanmalıdır.
     

Raporun tamamı için tıklayın.