İmza kampanyasına dair Merkez Konseyi’nce yapılan değerlendirme

174/2009
26.01.2009

            TABİP ODASI BAŞKANLIĞI’NA

23 Ekim 2008 tarihli Genel Yönetim Kurulu Toplantısı kararları çerçevesinde yürüttüğümüz faaliyetlerin bir aşaması olarak taleplerimizi içeren dilekçelerin imzalanarak toplanması süreci sonlanmıştır. Türk Tabipleri Birliği olarak hekimlerden imza toplama çalışmamıza paralel Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası ile Dev-Sağlık İş tarafından da kampanya sağlık çalışanlarına ve taşeron işçilere yönelik olarak yürütülmüştür (imza kampanyasına dair Merkez Konseyi’nce yapılan değerlendirme ektedir).

Diğer örgütlerle yaptığımız değerlendirmede imza kampanyası sürecinde destek bulduğunu gördüğümüz taleplerimizin gerçekleşmesi için ilk olarak muhataplarına ve kamuoyuna iletilmesi benimsenmiş ve bu amaçla 30 Ocak 2009 Cuma günü Ankara’da imza kampanyası yürüten üç örgütün bir arada olarak yönetici/aktivist etkinliği yapması kararlaştırılmıştır. Bu etkinlikle talepler Başbakanlığa iletilecektir.

30 Ocak 2009 Cuma günü en geç saat 11:45’de TTB Merkez Konseyi'nde toplanılacak ve 12.30’da Başbakanlığa bir yürüyüşle gidilecek, yapılan randevu talebine olumlu yanıt verildiği takdirde temsilci bir heyet görüşme yapacaktır. Randevu verilmediği takdirde basın açıklaması yapılacak, program çerçevesinde faaliyetlerin sürdürülerek taleplerin gerçekleştirilmesi için süreci devam ettirmek üzere illere dönülecektir.

Gereğinin yapılacağı düşüncesiyle çalışmalarınızda başarılar dileriz.

Saygılarımızla,
Dr.Eriş Bilaloğlu
TTB Merkez Konseyi
Genel Sekreter

EK: İMZA KAMPANYASI DEĞERLENDİRMESİ:

Tabip odalarımızın yönetici ve/veya aktivistleri aracılığıyla yürütülen imza kampanyası çalışmasının hedefleri olarak şunlar belirlenmişti:

  • Yönetici/aktivistlerimizin illerinde bütün hekimlere birebir ulaşmak için bir program/hazırlık çalışması yapması
  • Mevcut aktif gücümüzle ulaşılabilir hedeflerin saptanarak hazırlanan program çerçevesinde adım atılması
  • İmza kampanyasının yürütülmesi sırasında taleplere ilişkin gelen tepkilerin yerel ve merkezi düzeyde toparlanması ve değerlendirilmesi
  • Kampanya yürütülürken daha sonra taleplerin gerçekleştirilebilmesi için yapılabileceklere dair görüş ve önerilerin alınması
  • Tüm kampanya süresince aktif üyelerin organize olma becerisi ve devam ettirilecek süreç için hazırlığının tahkim edilmesi

23 Ocak 2009 tarihinde yapılan Merkez Konsey toplantısında kampanyaya ilişkin gelen bilgiler ışığında aşağıdaki değerlendirmeler yapılmıştır:

1. Merkez Konseyi’nde odalara, odalarımızda doğrudan hekimlere ulaşma açısından düne göre bir ilerleme kaydedilmiştir.

2. Yukarıda saptanan hedefler açısından (bütün odalarda aynı duyarlılık ve çabayla olmasa da) konu gündem yapılmıştır.

3. Sendikaların da aktif olduğu yerlerde çalışmalar birbirini olumlu yönde etkileyerek güçlendirmiştir.

4. Odalarımızın süreç boyunca birebir ulaştığı hekim sayısının 25 bin civarında olduğu anlaşılmaktadır.

5. Toplanan bütün imzalar henüz merkeze iletilmemekle birlikte birebir çalışmayla 10.000 dolayında imza toplandığı anlaşılmaktadır. Bu sayı hedeflerimizin gerisinde olmakla birlikte taleplerin gerçekleştirilmesi için yürütülecek faaliyetler adına umut vericidir.

6. Yüz yüze ulaşılan hekimlerin imzalamama gerekçeleri arasında en önde geleni “korku” olarak ifade edilmiştir. İmzalamayan hekimler metinde yazanların doğru olduğunu, katıldıklarını ancak imzalarlarsa başlarına bir şey gelebileceği endişesi taşıdıklarını söylemişlerdir. Bu durum hekimler adına da Türkiye adına da yüz kızartıcı/utanç vericidir. Bilindiği gibi dilekçe vermek anayasal bir hak olarak güvence altındadır. Bir tıp fakültesi mezununun içeriğine katıldığı ve hiçbir “suç unsuru” olmayan bir metne imza atmaktan çekinmesi değişik vesilelerle “demokratlığı” gündeme getirilmeye çalışılan bir partinin 6 yıllık hükümet etme döneminde yaşanmaktadır. Bu durum Başbakan’a söyleneceklerin başında gelecek bir saptama olup Türkiye’deki “demokrasi, güven ve huzur ortamına” dair en somut belgedir.

7. İmza atılmamasında ifade edilen çok daha az sayıdaki gerekçe ise “bir işe yaramayacağı”, taleplerden bazılarına (Aile Hekimliği, Kamu Hastane Birliği yasa tasarısı, işyeri sağlık birimleri kurulması) katılmadığı, TTB’ye, tabip odalarına güvenmeme dir.

8. Taleplerin  (imzalanan dilekçeler ve imzalamama gerekçeleri göz önüne alındığında) ulaşılamayan hekimlerin önemli bir kısmınca da desteklendiği değerlendirmesine varılmıştır. Görünür, etkin ve kararlı bir çalışma ile aktif katılımcı ve destekçilerin artacağı beklenmektedir.

9. Mevcut gidişe müdahil olunmadığı takdirde kriz de bahane edilerek performans ödemelerinde yaşanan gecikmelerin artacağı, Kamu Hastane Birlikleri yasa tasarısı sürecinin hızlandırılarak sözleşmeli statüyle güvencenin iyice zedeleneceği, özelde çalışmanın deyim yerindeyse tepe taklak bir sürece girdiği ve özelde çalışanların bütünüyle belirsiz bir çalışma yaşamı sürdürecekleri görülmektedir.

10. Şubat ayı boyunca ulaşılabilen bütün araçlarla hekimlere, hekimlerle birlikte partilere, parlamentoya ve kamuoyuna sorunları ve talepleri aktaran bir süreç yaşamak durumundayız.

11. Sürecin diğer sağlık çalışanları ile birlikteliği ortak taleplerimizin gerçekleştirilmesinin en büyük güvencesi olacaktır.

12. Yerel seçimler gündemine rağmen ve bu süreci de kullanarak 14 Mart haftasına kadar taleplerimiz konusunda adım atılmasını sağlamalıyız. Gerçekleşmediği takdirde 14 Mart haftası olabilecek en etkin tepkimizle organize edilmek zorundadır. Hükümetin yerel seçimler sonrası krizin bütün etkisini çalışanlara ve özelde sağlıkçılara yansıtacağı çok açıktır.