Türk Tabipleri Birliği ve Tabip Odalarının Görevlerinin Engellenmemesi

397-2007
09.03.2007

            TABİPODASI BAŞKANLIĞI'NA

            Türkiyesağlık ve hekimlik ortamının iyileştirilmesi ve sağlıkta yaşanan olumsuzgelişmeleri durdurmak amacıyla hep birlikte gerçekleştirdiğimiz Beyaz Eylemlersürecinde tabip odalarımızın yaptığı/yapacağı etkinliklerin engellenmemesiyönünde hukuki bilgi içeren ve Birliğimizce il sağlık müdürlüklerine gönderilenmetin ektedir.

            BeyazEylemler sürecinde yaşanacak olumsuzlukları önlemek ve yasal haklarımızı birkez daha hatırlatmak üzere ekteki metnin tabip odanız tarafından dabölgenizdeki başhekimlere iletilmesi yerinde olacaktır.

            Bilgilerinizesunar, çalışmalarınızda başarılar dileriz.

            Saygılarımızla,
TTB Merkez Konseyi a.
Dr. Altan Ayaz
Genel Sekreter

 

 

396-2007
09.03.2007

            SayınMeslektaşımız,

Konu: Türk Tabipleri Birliği ve Tabip Odalarının Görevlerinin EngellenmemesiHk.

TTB Genel Yönetim Kurulu10 Şubat 2007günü Ankara'da toplanmış,  Türkiye sağlıkortamını, Sağlıkta "Dönüşüm" Programı'nın geldiği aşamayıdeğerlendirmiş,  Türkiye sağlık vehekimlik ortamını tahrip eden bu politikalara karşı bir dizi eylem ve etkinlikyapılmasını kararlaştırmıştır. Bu kapsamda, Mart ayı boyunca gerçekleştirilecekbeyaz eylemler ile düşüncelerini bütün kamuoyuna ve siyasi yetkililereduyurmayı, çözüm önerilerini hep birlikte tartışmayı ve sağlıktaki olumsuzgelişmeleri durdurmayı amaçlamaktadır.

Bir program çerçevesindepek çok hastanede referandum çalışmaları ve çeşitli etkinlikler yapılmayabaşlanmıştır. Buçalışmalar kapsamında çeşitli illerde tabip odaları tarafından yapılan Odafaaliyetlerinin kimi idari birimlerce engellenmeye çalışıldığına ilişkinşikayetler Birliğimize ulaştığından, bu konuya ilişkin hukuksal durumunhatırlatılması gerekli görülmüştür.

Türk Tabipleri Birliği, etkinliklerinde; herkesegereksindiğince, eşit, ücretsiz, nitelikli ve ulaşılabilir sağlık hizmetievrensel bir haktır kavrayışından hareketle istek ve görüşlerini toplumlakamuoyu ile paylaşmaktadır. Yapılan etkinlikler,  Anayasa ve6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Yasası uyarınca TTB'ye verilen görevlerinyerine getirilmesi niteliğindedir.

TTB, Anayasa'nın 135maddesine göre kurulmuş, Kamu Kurumu Niteliğinde Bir Meslek Kuruluşudur.Hekimler, Cumhuriyetin kuruluşundan hemen sonra 14 Nisan 1928'de 1219 Sayılı Yasa ilekurulan "etıbba odaları", daha sonra 1953 yılında 6023 sayılı Yasa ile yenidendüzenlenen Türk Tabipleri Birliği Yasası ile verilmiş görevlere sahiptirler. 6023 sayılı Yasanın 1. Maddesi uyarınca  Türk Tabipleri Birliği "... tabipler arasında mesleki deontolojiyi ve dayanışmayı korumak,tabipliğin kamu ve kişi yararına uygulanıp geliştirilmesini sağlamak ve meslekmensuplarının hak ve yararlarını korumak amacıyla..." kurulmuştur.  Yasa uyarınca Birlik ve Odalar, üyelerininmaddi ve manevi hak ve menfaatleri ile halk sağlığını korumak ve geliştirmekleyükümlüdürler. Planlanan eylemler bu amaçlar için gerçekleştirilmektedir.

Yapılan etkinliklerAnayasa,Uluslararası Sözleşme ve diğer hukuk normları ışığında hukuksalhaklarını kullanımı niteliğindedir.

Bilindiği gibi, Anayasanın 2.maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Sosyal devlet; Anayasa'sının  2. maddesinin gerekçesinde "fertlereyalnız klasik hürriyetleri sağlamakla yetinmeyip, aynı zamanda  onların insan gibi yaşamaları için zaruriolan maddi ihtiyaçlarını karşılamalarını da kendisine vazife bilen devlet"olarak tanımlanmıştır. Sağlık, "insangibi yaşamak" için zaruri olan ihtiyaçların belki de en önemlisidir.

Anayasanın 56. maddesindekidüzenlemenin yanı sıra, 4867 uygun bulma kanunu ile kabul edilerek içhukukumuzun bir parçası olan Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkinUluslararası Sözleşmenin 12. madde düzenlemesine göre de;   "Bu Sözleşmeye Taraf Devletler, herkesinerişilebilir en yüksek bedensel ve ruhsal sağlık standardından yararlanmahakkını" tanıyacak ve gerekli önlemleri alacaktır.

Çok açıkki, örgütlenme özgürlüğü sadece bir araya gelmeyi, aynı çatı altında toplanmayıdeğil, "çıkarlarını korumak için" bir baskı grubu oluşturmayı da kapsar vedahası gerekli kılar. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8. maddesindedüzenlenen toplantı ve örgütlenme özgürlüğü, üye devlete, üyelerin meslekifaaliyetlerini korumak için sendika ve diğer örgütlerin mücadelelerine ulusalmevzuatın olanak tanıması görevini vermiştir.  

Öte yandan, Anayasa'nın"milletlerarası andlaşmaları uygun bulma" başlıklı 90. maddesine , 5170 sayılıyasa ile son fıkra düzenlemesinde;

"Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanunhükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile AnayasaMahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak veözgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklıhükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşmahükümleri esas alınır."

O halde uluslararası sözleşmelere aykırı hükümiçeren yasa düzenlemelerinin değil, gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin8. maddesi, gerekse ILO'nun 87 ve 151 sayılı sözleşmelerinin, iç hukukumuzdadoğrudan uygulanacağı tartışılmaz açıklıktadır.

Uluslararası Çalışma Örgütü'nün 09.07.1948 tarihliBüyük Genel Konferansında kabul edilen ve 3847 sayılı Uygun Bulma Kanunu ileonaylanarak iç hukukumuzda yerini alan 87 No'lu Sendika Özgürlüğüne veÖrgütlenme Hakkının Korunmasına İlişkin Sözleşme'nin 3.  maddesinin 2. fıkra düzenlemesine göre;

"2. Kamu makamları bu hakkı sınırlayacak veya bu hakkın yasaya uygunşekilde kullanılmasına engel olacak nitelikte her türlü müdahaledensakınmalıdır."

8. maddenin 2. fıkra düzenlemesine göre de

"2. Yasalar, bu sözleşme ile öngörülen güvencelere zarar verecek şekildeuygulanamaz"

Keza 27.06.1978 tarihinde, Uluslararası ÇalışmaÖrgütü'nün Büyük Genel Konferansında kabul edilen ve 3848 sayılı Uygun BulmaKanunu ile onaylanarak iç hukukumuzda yerini alan 151 No'lu Kamu HizmetindeÖrgütlenme Hakkının Korunması ve İstihdam Koşullarının Belirlenmesi Yöntemlerineİlişkin Sözleşme'nin, "örgütlenme hakkının korunması" başlıklı  4. madde düzenlemesinin 2. maddesinin bbendine göre de;

"2-b.Bir kamu görevlisini, bir kamu görevlileri örgütüne üyeliği veyaböyle bir örgütün normal faaliyetlerine katılması nedenleriyle iştençıkarmak veya ona zarar vermek"

sözleşmenin müsaade etmediği haklar kapsamındasayılmıştır.

 TürkTabipleri Birliği ve Tabip Odaları tarafından üyelerininve mesleğin sorunlarına dikkat çekmek, öneri ve taleplerini kamuoyu ve ilgilimakamlara duyurmak üzere yaptığı etkinliklerin "normal faaliyetler" olduğutartışılmaz açıklıktadır. Hatta bu tür etkinlikleri gerçekleştirmek,örgütsel sorumluluğun, yani baskı grubu oluşturarak, "ortak çıkarları koruma"amacının olmazsa olmaz bir gereği ve sonucudur. Aksi halde, örgütlenmehakkının, temel insan hakları kategorisinde düzenlenmesinin de, bir özgürlükolarak güvence altına alınmasının da, bu hakkın İLO'nun yukarıda aktarılansözleşmeleri, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve pek çok sayıdaki uluslararasısözleşme ile düzenlenmiş olmasının da bir anlamı kalmayacaktır.

Keza,Anayasal ve uluslararası sözleşmelerin güvencesinde bir hak olan "hak aramaözgürlüğü" kapsamında, demokrasinin kurumsallaştığı ülkelerde kişilerin ve/veyaonların üyesi olduğu örgütlerin "hak araması" olağan ve sık rastlananolgulardır. Bilindiği gibi bu hak ve özgürlükler kamu düzenini bozmak yerine,kamu düzenini güçlendiren, demokrasinin kalıcılaşmasına hizmet edenözgürlüklerdir. Anayasa Mahkemesinin kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıile ilgili olarak bir kararında değinildiği üzere;  "Kamu Kurumu NiteliğindekiMeslek Kuruluşları 1961 ve 1982 Anayasalarının‘yürütme' bölümünde ‘idare' başlığı altında özel olarak düzenlenmiştir.Öğelerinin çokluğu, ürettikleri iş ve hizmetlerinin toplumun genelihtiyaçlarına yönelik olması ve ülke genelinde yaygınlığı; çoğulcu demokratikgelişim ortamında etkili bir siviltoplum örgütü rolünde bulunmaları; örgütlülüğün üyelere getirdiği yararlar iletoplum çıkarlarının uygun düzeyde dengelenebilmesi ve demokratik toplumkültürünün kamu düzeninde olumsuzluk yaratmadan derinleştirilebilmesinedeniyle bu kuruluşlara kamusal nitelik kazandırılarak Anayasada yerverilmiştir"

KısacasıTürk Tabipleri Birliği demokratik bir toplumun olmazsa olmaz önemdeki haklarınıkullanarak, "sağlık hakkının" ihlal edilmesine karşı haklarını aramaktadır. Türk Tabipleri Birliği'nin görev veyetkilerine ilişkin Anayasa ve yasa hükümlerinin, sadece Türk TabipleriBirliği'ni değil, hukuksal düzenlemelerin uygulanması hususunda yetkili vegörevli bütün idari makamları da bağlayıcı nitelikte olduğu, Hukuk Devletininbir gereği olup, tartışmasızdır.  Nitekimyukarıda sayılan demokratik bir toplumun gerekleri dikkate alınarak, kamukurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının demokratik yaşam içindeki yerineverilen önem kapsamında Türk Ceza Yasası'nın 113. maddesinde kamu kurumuniteliğinde meslek kuruluşlarının faaliyetinin yürütülmesine engel olunması,bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasını gerektiren bir suç olarak  düzenlenmiştir.

Sonuç

Bu çerçevede değerlendirmeyapıldığında; yasa ile kurulmuş, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olanTürk Tabipleri Birliği ve tabip odalarının yasalara aykırı olmayan vedemokratik hak kullanımı niteliğinde bulunan eylem ve işlemlerininengellenmemesi; bütün idari makamlar tarafından Anayasal bir kuruluşun göreviniyerine getirmesine gerekli yardım ve kolaylığın gösterilmesi gerektiğinde kuşkubulunmamaktadır.

Uluslararası sözleşmeler ile Ulusalmevzuatımız kapsamındaki hakların kullanımına yönelik engellemelerin,demokratik katılımı ve demokrasinin işleyişini engelleyeceği açık olduğu gibibu davranışlarda ısrar edilmesi halinde, engelleyici tutum ve davranış sahibikamu görevlilerinin hukuka aykırı davranış nedeniyle sorumluluklarının dadoğacağı açıktır. Bu tür davranışlara yer verilmemesi ve Türk Tabipleri Birliğive Tabip Odalarının görevlerini yerine getirmelerinin engellenmemesizorunluluğunu bilgilerinize sunarız.

            Saygılarımızla,
TTB Merkez Konseyi a.
Dr. Altan Ayaz
Genel Sekreter