Kömürlü termik santraller çevreye ve sağlığa zararlıdır.

Türk Tabipleri Birliği, Türk Toraks Derneği, Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği, Halk Sağlığı Uzmanları Derrneği ve Çevre İçin Hekimler Derneği, kömürlü termik santrallerin sağlık ve çevreye verdiği zararlarla ilgili olarak bugün (24 Ekim 2014) TTB'de ortak bir basın toplantısı düzenledi. 

TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Bayazıt İlhan, TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Özden Şener, TTB Merkez Konseyi Üyeleri Prof. Dr. Nilay Etiler, Dr. Filiz Ünal İncekara ve Türk Toraks Derneği Seçilmiş Başkanı Prof. Dr. Fuat Kalyoncu'nun katıldığı basın toplantısında, başta Soma'da yapımına başlanan termik santral olmak üzere, yapımı planlanan 80 kömürlü termiksantralden vazgeçilmesi istendi. 

Açıklamayı okuyan TTB Merkez Konseyi Üyesi Prof. Dr. Nilay Etiler, AKP Hükümeti'nin Ağustos ayında açıkladığı 10. Kalkınma Planı'nda enerjinin önemli yer tuttuğunu belirtirken, 80'in üzerinde yeni kömürlü termik santral yapılmasının planlandığını anımsattı. Etiler, yer üstünde tarım arazilerini yok edip insanları yer altında çalışmaya zorlayan bu zihniyetin, yer üstündeki insanları da termik santrallerin dumanıyla zehirlediğini söyledi. Kömürlü termik santrallerin sağlığa ve çevreye verdiği zararın çok net olarak bilindiğini belirten Etiler, kömürlü termik santrallerin olduğu bölgelerde yıllık 1340 erken ölüm olduğuna dikkat çekti. 

Prof. Dr. Fuat Kalyoncu da, "Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Termik santrallerin çevreye ve sağlığa verdiği zararları söylemek için doktor olmaya da gerek yok. Biraz deneyim, biraz geçmişe bakmak, biraz bilimsel raporlara bakmak yetecektir bunları söylemek için. Bunlar 80 sene önce de söylenmiş. Dönüp dolaşıp aynı şeyleri söylüyoruz. Sesimizi bir duyan olacak mı, sağduyu ne zaman galip gelecek merak ediyorum" diye konuştu. 

 

KÖMÜRLÜ TERMİK SANTRALDEN VAZGEÇİN! GEÇ KALMADAN!

Dünya giderek bir yandan yeni ortaya çıkan bir yandan da yeniden hatırlanan küresel tehditler ve çevresel sorunlarla baş etmeye çalışıyor. Ormansızlaşmadan biyoçeşitliliğin kaybına, pestisitlerden hava kirliliğine, beslenme sorunlarından küresel iklim değişikliğine birçok sağlık sorununa yol açan ve doğrudan ya da dolaylı olarak çevre ile ilişkili problemler çığ gibi büyüyor.

Acımasızca yarattığı tahribatın giderilmesinden bile kâr elde etmenin yollarını arayan kapitalizm, tüm kirli ve eski teknolojilerini hem doğayı hem de emeği kolaylıkla sömürebileceği alanlara taşıyor. Soluyacak temiz hava bırakmıyor.

Küresel iklim değişikliği bugün gezegenin ve yaşamın en büyük tehdit kaynaklarının başında gelirken geri döndürülemez tahribatların başlangıcında olduğumuzu artık açık olarak biliyoruz. İnsan ve canlı yaşamının tehdit altında olduğu bu noktada yaşanacak ve yaşanmakta olan insani krizlerin, çatışma ve göçlerin eşiğindeyiz.

Dünyada ve ülkemizde küresel iklim değişikliği ile ilgili etkin politikalar ve koruma stratejileri, eşiği geçmemek için son fırsattır.  Etkili ve uygulanabilir politikalar, karbon salınımını kontrol altına almayı amaçlayan ve kârı arttırmayı ve maksimize etmeyi değil, doğayı insan ve tüm canlılar için yaşanabilir düzeyde korumayı amaçlayan müdahaleler, bugünün temel gereksinimlerini oluşturmaktadır.

Bugün bu müdahalelerin gereksindiği alanların başında gelen ve kapitalizmin yeni gözde sektörlerinden biri olan enerji sektörü, stratejik olmasının yanı sıra küresel iklim değişikliğinde oynadığı rol itibarı ile de tartışma başlıklarının ilk sıralarında gelmektedir.  

“Her şeyin fiyatının bilindiği ancak neredeyse hiçbir şeyin değerinin bilinmediği”  günümüzde, çevre ve sağlık etkilerine aldırmaksızın “enerji” açgözlülüğü ile kurulan ve kurulmakta, özendirilmekte olan termik santraller ülkemizde enerji tartışmalarında üzerinde önemle durulması gereken bir alanı oluşturmaktadır. Yenilenebilir enerji kaynaklarını göz ardı ederek nükleer ve kömürlü termik santrallere yönelen Türkiye, bugünün ve geleceğinin çevresini ve insan sağlığını tehlikeye atmış ve atmaktadır.

Bilimsel çalışmalar, kömürlü termik santrallerde çalışanlar ve çevresinde yaşayanlarla ilgili ciddi sağlık sorunlarının oluştuğunu ortaya koymuştur. Ülkemizde de olduğu gibi yerleşim yerleri ile iç içe kurulan kömürlü termik santraller, çevresinde yaşayanların sağlık sorunlarını arttırmaktadır. Türkiye’de kömürlü termik santrallerin yol açtığı sorunlara ilişkin en önemli açıklama Sağlık Bakanlığı tarafından yapılmıştır. Bakanlık bazı termik santrallerin çevresinin, hava kirliliği nedeniyle akciğer kanseri riski taşıdığını açıklamıştır.

Kömürlü termik santraller her yıl 11 milyar ton CO2 salınımına neden olmaktadır ve bu miktar fosil yakıt kaynaklı salınımların %40’ından fazlasını oluşturmaktadır. Yeni termik santral planları aynen devam ederse kömür kaynaklı CO2 salınımlarının 2030 yılına kadar %60 oranında artış göstereceği hesaplanmaktadır. Benzer bir eğilimle Türkiye de kendi CO2 salınımını %50 oranında arttıracak yeni santraller kurmayı planlamaktadır.

Başta olumsuz sağlık ve çevre etkileri ile küresel iklim değişikliğine olumsuz katkıları olmak üzere kömürlü termik santraller, bilim dünyasında ciddi endişeler yaratmaktadır. Geçmiş yıllarda aralarında tıp birlikleri, tıbbi araştırma enstitüleri ve halk sağlığı kurumları da bulunan 500’ün üzerinde akademisyen ve uzmandan oluşan büyük bir grup, hükümetlere zararları azaltılmamış kömürlü termik santrallerin kurulmasına izin vermemeleri ve sağlık üzerine en zararlı etkileri olduğu bilinen linyitle çalışanlar başta olmak üzere aşamalı olarak kömürlü termik santrallerden vaz geçmeleri konusunda bir çağrıda bulunmuşlardır.

Biz de hekim örgütleri olarak, benzer bir çağrıyı ülkemiz için yineliyoruz. Hükümeti; yeni kömürlü termik santrallerin kurulmasına izin vermemeye, kurulu bulunan santrallerde mevcut en iyi uygulamaların kullanılmasını zorunlu tutmaya ve sağlık üzerine en zararlı etkileri olduğu bilinen linyitle çalışanlar başta olmak üzere aşamalı olarak kömürlü termik santrallerden vazgeçmeye çağırıyoruz.

 

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ

TÜRK TORAKS DERNEĞİ

TÜRKİYE SOLUNUM ARAŞTIRMALARI DERNEĞİ

HALK SAĞLIĞI UZMANLARI DERNEĞİ

ÇEVRE İÇİN HEKİMLER DERNEĞİ