Akkuyu Nükleer Santrali'ne bir kez daha hayır!

Türk Tabipleri Birliği, Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği ve Mersin Tabip Odası tarafından, Akkuyu Nükleer Santrali'nin sağlığa olumsuz etkileriyle ilgili olarak 15 Şubat 2015 Pazar günü ortak basın toplantısı düzenlendi. TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Özden Şener, TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. İsmail Bulca, Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı Uzm. Dt. Filiz Besim, Mersin Tabip Odası Başkanı Dr. Ful Uğurhan, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı ve CHP Mersin  Milletvekili Prof. Dr. Aytuğ Atıcı'nın katıldığı basın toplantısında, nükleer santrallerin sağlığa zararları bir kez daha tekrar edilerek, Akkuyu Nükleer Santrali'ne karşı mücadelenin süreceği vurgulandı. Ortak açıklamayı Mersin Tabip Odası Başkanı Dr. Ful Uğurhan okudu. 
 
Basın toplantısının ardından Sinop, İstanbul, İzmir ve Adana'dan gelen nükleer karşıtı platform üyeleriyle birlikte Özgür Çocuk Parkı'ndan ve Forum önünden yürüyüşe geçildi. Yürüyüşün ardından Tevfik Sırrı Gür Stadyumu'nda Nükleer Santrale Karşı Miting gerçekleştirildi. 

 

 

15.02.2015

BASIN AÇIKLAMASI

Türk Tabipleri Birliği (TTB), Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği ve Mersin Tabip Odası olarak, Mersin İli Gülnar İlçesi Büyükeceli Beldesi'ne yapılmasına planlanan Türkiye'nin 1200 MWe kurulu gücünde 4 reaktör barındıracak 4800 MW'lık ilk nükleer santralı projesinin sağlık üzerine yapması olası etkilerine dikkat çekmek için karşınızdayız. 

Bildiğiniz gibi, barış durumunda normal çalışması, radyasyonlu atıkları, radyasyonlu çöp haline gelecek söküm parçaları ve kazası halinde sağlık açısından geri dönüşümü olmayan ve nesiller boyu sürecek hastalıklara, kazalara ve ölümlere yol açabilecek etkiler oluşturma riski taşıyan bu tesisin geleceğe yönelik etkileri öngörmek ve oluşumunu engellemek iddiası ile hazırlanan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu, içerik ve yöntem açısından son derece eksik ve yanlışlıklarla dolu olduğu halde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nca onaylandı. Oysa böylesine büyük riskler barındıran tesislerin ayrıca ayrıntılı bir "Sağlık Etki Değerlendirmesi" (SED) nin yapılması gerekirdi. SED, eyleme geçilmesi düşünülen bir uygulama ya da politik kararının belirli bir nüfus üzerinde çevre sağlığının belli bir konusundaki etkisini tahmin etmek için bir çerçeve ve yaklaşım biçimi sağlar. Yani Akkuyu için düşünürsek radyasyon ve yatırımdan kaynaklanacak diğer sorunların yaratacağı halk sağlığı konularının ayrıntılı incelemesi gerekirdi. Ne yazık ki böyle olmadı. Onaylanan ÇED raporuna Örgütlerimiz yürütmenin durdurulması için dava açtılar. Bu davaya hazırlık sürecinde Türk Tabipleri Birliği Halk Sağlığı Kolu'nun hazırladığı ÇED Raporu Değerlendirmesi, TTB tarafından geçtiğimiz hafta yayınlandı. 

Bu değerli çalışmada belirtildiği gibi;

"Hata ve eksikliklerle bir nükleer tesisin faaliyete geçirilmesi halk sağlığı açısından felakete davetiye çıkarmak anlamına gelecektir. Sürecin acilen durdurulması ve yeniden gözden geçirilmesi zorunluluktur. Ayrıca Türkiye'nin "nükleer güç santralleri kurulması ülkenin enerji üretim kaynaklarını çeşitlendirme, arz güvenliğini arttırma ve fosil yakıt fiyatlarına bağımlılığı azaltma" sorunundan çok neoliberal politikaların sağlık ve çevre alanında yarattığı tahribatla baş edebilme sorunu bulunmaktadır. Enerji kaynaklarını çeşitlendirmenin bedeli sağlık sorunlarının sayısını, türünü ve etkilenen insan sayısını da çeşitlendirmek olmamalıdır."

Yapımı planlanan Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin (NGS) yaratacağı olumsuzluklardan mesafe açısından bölgeye en yakın ve Akkuyu'nun hakim rüzgar yönü altında kalacak yerlerden biri olan Kuzey Kıbrıs'ın da en az Mersin kadar etkilenecek olması bölge insanları açısından hassasiyetle izlenmekte ve tepkiyle karşılanmaktadır. 

Bölge sağlık örgütleri olarak, Mersin'de "nükleer santrallara hayır" demek için düzenlenen miting öncesinde birkez daha uyarımızı yineliyoruz:

Beş duyumuzla farkedemediğimiz, yani gözümüzle göremediğimiz, kulağımızla işitmediğimiz, kokusu olmayan, titreşim, ısı ve sarsıntı yapmadığından dokunarak hissedemediğimiz için GÖZLEMLENEMEYEN, etkisi başladıktan sonra bugünkü ve gelecek nesiller için devam ettiği için DENETLENEMEYEN riskler barındıran nükleer santralların yapımından vazgeçilmesi gerektiğini Türkiye ve K. Kıbrıs kamuoyuna bir kez daha açıklamayı görev biliyoruz.


TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ                                                       KIBRIS TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ                                                   MERSİN TABİP ODASI