16 Ocak 2018 günü,Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne Yükseköğretim Mevzuatında değişiklik yapmak üzere  17 maddelik  bir  kanun teklifi sunulmuştur.  “Yardımcı doçentliğin” kaldırılması olarak kamuoyunda tartışılan düzenleme temel olarak aşağıda yer alan değişiklikleri içermektedir.

  1. Yardımcı doçentlik unvanı ve kadrosu kaldırılmakta, yardımcı doçentlerin kadro adı doktor öğretim görevlisi olarak değiştirilmekte ve bu kadrolara en fazla dört yıl için atama yapılabileceği belirtilmektedir. Doktor öğretim görevlisi olma koşulları; uzmanlık unvanı ya da sanatta yeterlik almak, yabancı dilde 55 puan almak olarak belirlenmiştir. Bununla birlikte üniversiteler YÖK’ün onayını alarak ek koşul belirleyebilecektir.
  2. Doçent adaylarına yönelik Jüri tarafından yapılan yayın değerlendirme aşaması sonrası yeterlik belgesi verilmesi,sözlü sınavın kaldırılmasıteklif edilmektedir.
  3. Doçentlik sınavıyla birlikte merkezi yabancı dil sınavı şartı kaldırılmaktadır.
  4. Doçent unvanını kullanmak için Doçentlik yeterlik belgesinin yanında üniversitede görev yapanlar yönünden üniversitelerin, üniversite dışından olanların ise Üniversitelerarası Kurulun belirleyeceği ek kriterleri karşılaması şartı getirilmektedir.
  5. Üniversite rektörleri ile her üniversite senatosunun o üniversiteden dört yıl için seçeceği birer profesörden oluşan Üniversitelerarası Kurul’un kendi arasından 11 kişilik bir Yönetim Kurulu seçmesine ve Yükseköğretim Kurulu’na üye seçimi dışındaki akademik kuralları belirlemeye dönük tüm yetkilerini Yönetim Kurulu’na devretmesine olanak sağlayan bir düzenlemeye yer verilmektedir. Doçentlik yeterlik belgesi vermek yetkisi de Yönetim Kurulu’na verilmektedir.

İçinde bulunduğumuz koşullarda, “kanun”, “KHK” ve “Yürütme” müdahaleleri ile akademik özerkliğin izleri dahi silinmiştir. Yetersiz ve sınırlı da olsa YÖK mevzuatında yer alan Rektör adaylarını, Dekanı,Anabilim Dalı Başkanlarını seçme, akademik kadro ihtiyaçlarını akademik birimlerin görüşlerini alarak belirlemeye ilişkin katılımcı tüm yollar kapatılmıştır.

Bilimsel yeterlik veliyakat, unvanların kazanılmasında ve kadroya atamada temel koşul olmaktan çıkartılmıştır. Akademik unvanların kazanılması ve kadroya atanma aşamalarında,Jürilerin oluşturulmasında ve işleyişinde nesnellik,açıklık, kamuoyu denetimi yolu kapalıdır.

Teklif edilen değişiklikler bu sorunları aşma yolunu değil, derinleştirme tehlikesini içermektedir. Özellikle Doçentlik ile ilgili değişiklik önerisi üniversitelerin akademik kadro oluşturma işlemini siyasi etkilere bütünüyle açık hale getirecektir.

Üniversitelerimizdeki akademisyenlerimizin eğitici niteliğinin, bilimsel yeterlik düzeyinin artırılmasına ihtiyaç olduğu kuşkusuzdur. Bunların gerçekleştirilebilmesi için katılımcı bir yöntemle hazırlanacak demokratik bir üniversite reformuna büyük bir gereksinim olduğu düşüncesindeyiz.

Türk Tabipleri Birliği olarak evrensel ölçütlere göre insanlık yararına üretken bir akademinin;  “siyasal çevrelerin, özellikle iktidarların ve değişik baskı gruplarının, üniversite çalışmaları ile eğitim ve öğretimi etki altında tutabilme yolunu kapatmak ve bu çalışmaların bilimsel gerekler ve gereksinmelerden başka, herhangi bir dış etkiden uzak kalacak bir ortamda sürdürülmesini sağlamak”tan geçtiğini birkez daha paylaşırız.

Türk Tabipleri Birliği
Merkez Konseyi