Türk Tabipleri Birliği (TTB), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) temsilcileri, 8 Temmuz 2018 tarihinde yayımlanan 701 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen akademisyenlerle dayanışmak, haksız ve hukuksuz ihraçlara karşı çıkmak amacıyla, 9 Eylül Üniversitesi Rektörlüğü önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.

Açıklamaya, TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, İzmir Tabip Odası (İTO) Başkanı Prof. Dr. Funda Obuz, İTO Genel Sekreteri Dr. Lütfi Çamlı, İTO Yönetim Kurulu üyesi ve SES İzmir Şubesi Eş Başkanı Dr. Fatih Sürenkök, KESK Eş Başbaşkanı Aysun Gezen, çok sayıda akademisyen ile eski ve yeni milletvekilleri katıldılar.

Prof. Dr. Sinan Adıyaman, TTB adına yaptığı açıklamada, ihraç edilen akademisyenlerin bilimsel olarak kendilerini ispatlamış, ülkenin yüz akı olan bilim insanları olduğunu belirterek, “Barış talep etmiş olmaları, insan ölümlerine sessiz kalmamış olmaları, kırıntı halindeki demokrasiden bile hızla uzaklaşan ülkemizde ısrarla demokrasi talep etmiş olmaları suç kapsamına alınamaz” diye konuştu.

TTB’nin özerk, bilimsel ve demokratik üniversite talebinde ısrar etmeye, değerli hekimleri hastalarından uzaklaştırarak topluma verilen zararı hatırlatmaya devam edeceğini belirten Adıyaman, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hukuku herkes için istemeyi sürdüreceğiz. Bu üniversitede arkadaşlarımızın açığa alınması sürecini başlatan, tüm uyarılara rağmen hukuku işletmeyen eski rektörün de ihraç edilmiş olması, hukukun ve adaletin herkes için lazım olacağını açık biçimde göstermiştir. Türk Tabipleri Birliği olarak; aralarında yöneticilerimiz, temsilcilerimiz, üyelerimizin olduğu barış imzacısı arkadaşlarımızın ve hekimler başta olmak üzere hukuksuz ve haksızlığa uğrayanların çalışma ortamlarından koparılmalarına ilk gün nasıl sessiz kalmadıysak bugünde sessiz kalmayacağız.”

Açıklamanın tam metni aşağıdadır:

 

Özerk, bilimsel, demokratik üniversite talebinde ısrarcıyız

Değerli, basın emekçileri, sevgili meslektaşlarımız, sağlık çalışanı arkadaşlarımız; akademiyi, bilimi, barışı ve demokrasiyi her koşulda savunma kararlılığı gösteren sevgili dostlar;

9 Eylül Üniversitesindeki ihraçlar dün itibariyle ülkemizde yürürlüğe giren rejimin turnusolüdür. Hiçbir soruşturmaya, kovuşturmaya, idari ya da cezai bir yargılamanın sonucuna bakılmadan, haklarında bir hüküm kurulmadan üniversiteden ihraç uygulaması bu ülkede yaşayan 80 milyonun kaygılanması gereken bir tablodur. Daha önce de defalarca söylendiği gibi farklı düşüncenin, eleştirinin odağı olması gereken üniversitelerde barış fikrini kovuşturmaya tabi tutup cezalandırırsanız tarih önünde komik duruma düşersiniz. Şimdiki gibi keyfi biçimde, gerekçe bile sunmadan sırf düşüncesi size aykırı diye akademisyenleri ihraç ederseniz bir trajedinin parçası olursunuz.

Ama sadece biz değil ülkemizdeki ilgili herkes biliyor ki; bugün buradan ihraçla karşı karşıya bırakılan arkadaşlarımız bilimsel olarak kendilerini ispatlamış ülkemizin yüz akı bilim insanlarıdır. Barış talep etmiş olmaları, insan ölümlerine sessiz kalmamış olmaları, kırıntı halindeki demokrasiden bile hızla uzaklaşan ülkemizde ısrarla demokrasi talep etmiş olmaları suç kapsamına alınamaz.

Türk Tabipleri Birliği özerk-bilimsel- demokratik üniversite talebinde ısrar etmeye, değerli hekimleri hastalarından uzaklaştırarak topluma verdiğiniz zararları hatırlatmaya devam edecektir.

Hukuku herkes için istemeyi sürdüreceğiz.  Bu üniversitede arkadaşlarımızın açığa alınması sürecini başlatan, tüm uyarılara rağmen hukuku işletmeyen eski rektörün de ihraç edilmiş olması, hukukun ve adaletin herkes için lazım olacağını açık biçimde göstermiştir.

Türk Tabipleri Birliği olarak; aralarında yöneticilerimiz, temsilcilerimiz, üyelerimizin olduğu barış imzacısı arkadaşlarımızın ve hekimler başta olmak üzere hukuksuz ve haksızlığa uğrayanların çalışma ortamlarından koparılmalarına ilk gün nasıl sessiz kalmadıysak bugünde sessiz kalmayacağız.

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
MERKEZ KONSEYİ