Kocaeli “Kamu Hastane Hizmetleri Başkanlığı” üyeleri Kasım ayından itibaren MHRS (Merkezi Hasta Randevu Sistemi) üzerinden Eğitim ve Araştırma Hastanelerinde her hekim için 72 hastaya randevu verileceği kararını almış, Kocaeli İl Sağlık Müdürlüğü de bu kararı tüm sağlık kurumlarına ve hekimlere tebliğ etmiştir.

Hekimlerin günlük muayene edebileceği hasta sayısı idarecilerin keyfine ve politikacıların oy kaygısına göre belirlenemez. Hiçbir eğitim ve araştırma hastanesinde bir hekimin her gün 72 hasta bakması tıbben ve fennen doğru olmadığı gibi fiilen de mümkün değildir. Tıbbın gerektirdiği  “anamnez, muayene, değerlendirme, tetkik, gerekiyorsa tıbbi girişim ve reçete düzenlenmesini” bir hekimin 72 hasta için yapmasını beklemek, o hekimin hastaları muayene ve tedavi etmesini istemek değil, hastalara sadece “bakmasını” emretmek anlamına gelir.

Öncelikle söylenmesi gereken, gerek hekimlere yönelik şiddetin katlanılamaz hale geldiği, gerekse sağlık hizmetinin niteliğine dair güvensizliğin üst boyutlara sıçradığı bu sağlık ortamında, MHRS üzerinden her hekim için 72 hastaya randevu vermek ve hastalarla hekimleri karşı karşıya getirmek sağlık yöneticiliği değildir. Bu kararı alanların ve uygulamaya çalışanların çağdaş sağlık hizmetinin gereklerinden ve niteliklerinden bihaber olduğunu düşünüyoruz.

Kuşkusuz hekimler sadece Kocaeli’nde değil ülkemizin bütün illerindeki hastanelerinde randevu sisteminden gelen hastaların yanı sıra randevusuz gelen onlarca hastayı muayene etmeye çalışmakta ve bazı bölümlerde bu sayılar anılan yazıdaki rakamları da geçebilmektedir. Acil servislerde hekim başına düşen hasta sayısının bu rakamların çok daha üzerinde olduğu da bir başka gerçektir. 

Kocaeli sağlık yöneticilerinin belirlediği rakamlar bir hekimin hastalarına ortalama olarak 5 - 6 dakika zaman ayırması anlamına geliyor. Bu sürede hekim iyi bir öykü alamaz. Kapsamlı bir muayene yapamaz. Hekimliğin özü olan öykü ve muayeneyi yeterli düzeyde yapamadığını düşünen hekim tanıyı atlamamak için gereksiz tahlil istemek zorunda kalır. Tahlil sonuçlarını sağlıklı değerlendiremez. Hastalara ilaçlarını nasıl kullanacaklarını anlatamaz. Sonunda hekimler işlerine yabancılaşır,  hastalar hekimlerine ve sağlık sistemine güvenlerini yitirir. Etkili bir tanı ve tedavi sürecine izin vermeyen bu sistem hastaların hastane hastane dolaşmasına, hasta sayısının giderek çoğalmasına, şimdi 72 olan bu sayının yakın gelecekte daha da artmasına yol açar. Bu kısır döngünün kırılması etkili birinci basamak sağlık hizmetinden ve düzgün işleyen bir sevk sisteminden geçer.   

Çözüm sorunun kökenine inilmesinden, uygulanmakta olan Sağlıkta Dönüşüm Programı adlı tüketime odaklanmış sistemin sorgulanmasından geçmektedir. Sağlık hizmeti hekimlere tanı koyup tedavi edemeyecekleri kadar çok hasta dayatarak ve bu sayede sağlık piyasasını büyüterek değil, kamusal bir perspektifle hastalıkları azaltmaya, etkili bir basamaklandırılmış sağlık sistemi kurmaya, böylece sağlıktaki gereksiz tüketimi ve harcamayı kontrol altına almaya çalışmakla mümkün olabilir.

Meslektaşlarımız hastalarının muayene ve tedavileri icin gerekli süreyi kullanabilmelidir. Sağlık Bakanlığı'nın yapması gereken, başta sevk zinciri ve altyapı düzenlemesi olmak üzere bunun icin gereken koşulları yaratmak olmalıdır. MHRS üzerinden hekimlere günde en az 72 hasta bakmalarını dayatan sağlık idarecileri de hastaların nitelikli  sağlık hakkına, hekimlerin özlük haklarına saygı göstererek bu kararlarını geri almalıdır.  

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi olarak hekimlik değerlerinden uzak her uygulamada olduğu gibi  Kocaeli’ndeki bu dayatma için de Sağlık Bakanlığı’na itirazlarımızı yapacak, hukuki ve fiili mücadelemize devam edeceğiz.

TTB Merkez Konseyi