Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi ve TTB Halk Sağlığı Kolu, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) “Evrensel sağlık kapsayıcılığı: Herkese, her yerde” olarak açıkladığı bu yılki Dünya Sağlık Günü temasını “içi boş” olmakla eleştirdi. TTB’den DSÖ’nün kuruluş tarihi olan 7 Nisan Dünya Sağlık Günü dolasıyla yapılan açıklamada, DSÖ’nün sağlık reformlarının desteklediği bir ortamda herkes için sağlık kapsayıcılığı anlayışının tartışmalı olduğu belirtilerek, “Herkes için sağlık ancak sağlığı bir hak olarak görmekle olanaklıdır” denildi. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

“Bu yüzyılda tedavisi olan hastalıklardan bebek ve çocukların ölmesini istemiyorsak, hastalıklara erken tanı koymak istiyorsak, sadece tedavi etmek değil, sağlığı korumak, sürdürmek ve geliştirmek istiyorsak temel bir insanlık hakkı olan sağlığı tüm toplumlar için ulaşılabilir kılmalıyız. Sağlıklı, refah içinde bir toplum yaratmak için evrensel sağlık kapsayıcılığı yaklaşımının kavramların içi boşaltılmadan olması gerektiği gibi sağlığı temel insanlık hakkı olarak gören ve önceleyen yönetim anlayışıyla; nitelikli, ücretsiz, sürekli bir sağlık hizmeti ve adaletli bir vergi sisteminde finansmanı vergilerden kaynaklanan çağdaş sağlık hizmeti sunumu için hızla harekete geçmeliyiz.”

Açıklamanın tam metni şöyle:

7 Nisan 2019 Dünya Sağlık Günü teması:
Universal
Health Coverage: Everyone, everywhere
Evrensel sağlık kapsayıcılığı: Herkese, her yerde

Dünya Sağlık Günü Açıklaması (7 Nisan 2019)

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 7 Nisan 1948’de kurulmuş olduğundan her yıl 7 Nisan Dünya Sağlık Günü olarak farklı bir tema ile kutlanıyor ve dünya genelinde yıl boyunca o tema ile ilgili farkındalığı ve savunuculuğu arttırıcı etkinlikler planlanıyor. DSÖ, 2019 Dünya Sağlık Günü teması olarak “Evrensel sağlık kapsayıcılığı: Herkese, her yerde” olarak açıkladı.

İnsanlığın geldiği noktada bilim ve teknolojinin sağladığı olanaklarla, dünyada sık görülen ölüm ve hastalık nedenlerine karşı büyük ilerleme kaydedilmiş olunsa da, bugün dünya nüfusunun çoğunluğu sağlıktan yoksundur. Dünya nüfusunun yarısının temel sağlık hizmetlerine erişemediği, milyonlarca kadının sağlıksız koşullarda doğum yaptığı, milyonlarca çocuğun öldürücü hastalıklara karşı aşılanmadığı ve milyonlarca insanın HIV, verem ve sıtma hastalıkların tedavisine ulaşmadığı için hasta olduğu ve öldüğü bir dünya gerçeği söz konusudur. 

Sağlık alanında bunca eşitsizlik, sağlık hizmetlerine erişim ile ilgili bunca sorun yaşanırken DSÖ’nün de desteklediği sağlık reformları ile sağlığın piyasalaşması ve ticarileşmesi gündeme gelmiş, sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi yoksulluğu, sağlıksızlığı arttırmış, eşitsizlikleri derinleştirmiştir. Bu reformlar, “herkesin kapsam altında olduğu ancak hizmetten yararlanamadığı” tuhaf bir durumu ortaya çıkarmıştır. Örneğin Türkiye açısından 2008 yılında yaşama geçirilen Genel Sağlık Sigortası (GSS) ile nüfusun %100’ü kapsam altındadır. Ancak vatandaşlar sağlık hizmetlerinden prim borçlarının olmaması koşuluyla yararlanılabilmektedirler. DSÖ tarafından destek verilen sağlık reform uygulamaları sonucunda herkesin sağlık güvencesi kapsamı altına alındığı söylenen bu modele geçilmesinin 10. yılında, bugün Türkiye’de kayıt dışı olduğu ya da prim borcu varlığı nedeniyle sağlık hizmetlerinden yararlanamayan önemli bir nüfus söz konusudur ve her gün artmaktadır. 

DSÖ, bir yandan bu yılın teması olan evrensel sağlık kapsayıcılığı için güçlü sağlık sistemlerine gerek olduğunu belirtirken öte yandan gelişmekte olan ülkelerde özellikle ödeme gücü olmayanlar için yoksulluğu, sağlık sorunlarını ve hastalıkları arttıran sağlıkta reform uygulamalarını desteklemesi üzerinde düşünülmesi, tartışılması gereken bir ikilemdir.  Herkes için sağlık ancak sağlığı bir hak olarak görmekle olanaklıdır. Herkes için sağlık yaklaşımı kapsamında sağlığı hak olarak gören bir anlayışla temel sağlık hizmetlerine erişimin sağlandığı, sağlığın diğer sosyal belirleyicilerini yerine getirildiği, halkın katılımının sağlandığı, hesap verilebilir sağlık sistemleri yapılandırıldığında evrensel sağlık kapsayıcılığından söz edilebilir.

Evet, herkes için sağlık kapsayıcılığı yaşamsal önemdedir, desteklenmelidir. Ancak 2019’un 7 Nisan’ında DSÖ’nün herkes için sağlık kapsayıcılığı anlayışı sağlık reformlarının desteklendiği bir ortamda ne kadar olanaklıdır? Bu yüzyılda tedavisi olan hastalıklardan bebek ve çocukların ölmesini istemiyorsak, hastalıklara erken tanı koymak istiyorsak, sadece tedavi etmek değil, sağlığı korumak, sürdürmek ve geliştirmek istiyorsak temel bir insanlık hakkı olan sağlığı tüm toplumlar için ulaşılabilir kılmalıyız. Sağlıklı, refah içinde bir toplum yaratmak için evrensel sağlık kapsayıcılığı yaklaşımının kavramların içi boşaltılmadan olması gerektiği gibi sağlığı temel insanlık hakkı olarak gören ve önceleyen yönetim anlayışıyla; nitelikli, ücretsiz, sürekli bir sağlık hizmeti ve adaletli bir vergi sisteminde finansmanı vergilerden kaynaklanan çağdaş sağlık hizmeti sunumu için hızla harekete geçmeliyiz.

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi
Türk Tabipleri Birliği Halk Sağlığı Kolu