T.C.

D A N I Ş T A Y

SEKİZİNCİ DAİRE

Esas  No   : 2010/106

                Davacı ve Yürütmenin Durdurulmasını İsteyen:Türk Pediatrik Onkoloji Grubu Derneği

                Vekili                     : Av.                                                 

                Davalılar               :  1-Başbakanlık

                                                  2-Sağlık Bakanlığı

                İsteğin Özeti        : 18.07.2009 tarih ve 27292 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin 4. maddesinin (j) bendinin, 27. maddesinin 2., 3. ve 4. fıkralarının, 28. maddesinin 3.fıkrasının, Geçici 2. maddesinin 1. fıkrasının, Geçici 3. maddesinin 1. fıkrasının, Geçici 11.maddesinin (ç) ve (g) bentleri ile Ek-3 sayılı çizelgesinin 11. satırında yer alan düzenlemenin; Çocuk Onkolojisi disiplininin çalışma alanının oldukça geniş olduğu ve bu alanda hasta sayısının ülkemizin genç nüfusa sahip olması itibariyle çok fazla olduğu, Çocuk Hematolojisi disiplini ile Çocuk Onkolojisi disiplininin lösemi hastalığı dışında ortak çalışma alanının bulunmadığı ve birbirinden farklı olan bu iki disiplinin tek bir yan dal olarak düzenlenmesiyle sunulan sağlık hizmetinin kalitesinin düşeceği, iki ayrı disiplin için toplam 3 yıl eğitim süresi öngörülmesinin bilimsel bir temeli olmadığı, bu birleşik yan dal düzenlemesi ile Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi yan dal alanında nitelikli uzman yetişmesinin mümkün olmadığı ayrıca bu iki alana hakim olan uzman sayısı çok az olduğundan bu yan dalda eğitim sorumlusu probleminin ortaya çıkacağı, dava konusu düzenlemeler nedeniyle alanında uzman olmayan hekimlerden oluşan jürilerin ihdas edileceği, Anayasal eşitlik ilkesine aykırı uygulamaların oluşacağı, sağlık hizmetinin sunumunda sorunlar yaratacağı, bu nedenle düzenlemelerin kamu yararına ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali ve yürütmenin durdurulması istemidir.

                Savunmaların Özeti:  Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin bir bütün olarak; yargı kararlarının gözetilmesi, ilgili bilim çevrelerinden görüş alınması, dünyadaki uygulamanın izlenmesi ve bilimsel gerekliliklerin ön plana alınması suretiyle düzenlendiği, Yönetmeliğin hazırlanmasında görev alan Tıpta Uzmanlık Kurulu üyelerinin uzmanlık eğitimi veren kurumlar bazında temsil ilkesi esas alınarak belirlendiği,  ayrıca Kurul'un konusunda uzman kişilerden oluşacak alt komisyonlar ile bu konuda gerekli bilimsel çalışmalar yapmasının mümkün olduğu, ana dal - yan dal belirlenmesine ilişkin hukuki durumun 1219 sayılı Yasa ve ilgili mevzuat ile idarelere tanınmış yetki alanında ve takdir hakkı kapsamında olduğu, Yönetmeliğin Ek çizelgelerinde  ve geçici maddelerinde yer alan düzenlemelerin ülkenin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde ve tıp alanındaki gelişmelere paralel olarak yapıldığı, ayrıca Çocuk Hematolojisi disiplini ile Çocuk Onkolojisi disiplininin bir çok ortak çalışma alanının bulunduğu, iki disiplinin birleşmesi ile eğitimde ve uygulamada bütünlüğün sağlanacağı ve hizmet kalitesinin artacağı, büyük üniversitelerimizde (istanbul Üniversitesi, Akdeniz Üniversitesi gibi) bu iki disiplinin tek bir çatı altında çalışmalarını yürüttüğü, bu birleştirmenin tıp alanındaki gelişmeler ve ülkenin ihtiyaçları dikkate alınarak yapıldığı belirtilerek yürütmenin durdurulması isteminin ve davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

                Danıştay Tetkik ... Düşüncesi  :İdarelerin; düzenleme yetkisine sahip olduğu alanlarda, uygulamaları çağın gerekleri ve toplumun ihtiyaçlarına uygun olarak değiştirmesi, kamu hizmetine egemen olan ilkelerden olan uyarlama(değişkenlik) ilkesi uyarınca hem bir görev hem de bir yetki ise de; bu yetkinin hukuka uygun olarak kullanılması ve düzenlemede yapılan değişikliğe temel olan, bir başka ifadeyle kamu yararını gerçekleştirecek bu düzenlemeyi gerektiren olguların somut olarak ortaya konulması şarttır.

                Tıp gibi insan hayatına doğrudan etkisi olan bir alanda sağlık hizmetini sunacak uzmanların eğitim sürecine ilişkin olarak yapılan değişikliğin, salt bu konuda idarenin yetkili olması ve takdir hakkına sahip bulunması gibi kavramlarla açıklanamayacağı, anılan konularda değişikliğe gidilmesini yeni düzenleme yapılmasını gerektiren bilimsel gerekçelerin ortaya konulmasını da gerektirdiği tartışmasız olduğundan,  ihdas edildiği dönemden bugüne kadar iki ayrı yan dal olarak düzenlenen Çocuk Hematolojisi ile Çocuk Onkolojisi disiplinlerinin, "Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi" adı altında, 3 yıllık eğitim süresi olan tek bir yan dal olarak belirlenmesine ilişkin  düzenlemeleyi hukuki bir zemine oturtacak, idarenin takdir hakkını ve düzenleme yetkisini kamu yararı ve hizmet gerekleri uyarınca kullandığını ortaya koyacak bilimsel gerekçenin de bulunmadığı anlaşıldığından, Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin Ek-3 sayılı çizelgesinin 11. satırında yer alan düzenlemenin yürütmesinin durdurulması isteminin kabulü; davacı Dernek, Yönetmeliğinin 4. maddesinin (j) bendinin, 27. maddesinin 2., 3. ve 4. fıkralarının, 28. maddesinin 3.fıkrasının, Geçici 2. maddesinin 1. fıkrasının, Geçici 3. maddesinin 1. fıkrasının, Çocuk Hematolojisi ve Çocuk Onkolojisi yan dallarının "Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi" adı altında tek bir yan dal olarak belirlenmesiyle ilintilendirerek hukuka aykırı olduğunu ileri sürdüğünden, genel itibariyle Çocuk Onkolojisi alanında çalışma yapmayı amaç edinen Derneğin, tıpta uzmanlık eğitiminin bütününe ilişkin belirlemeler yapan; Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin 4. maddesinin (j) bendinin, 27. maddesinin 2., 3. ve 4. fıkralarının, 28. maddesinin 3.fıkrasının, Geçici 2. maddesinin 1. fıkrasının, Geçici 3. maddesinin 1. fıkrasının  iptalini istemekte menfaati bulunmadığı ve bu nedenle anılan maddeler yönünden yürütmenin durdurulması isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

                Danıştay Savcısı ... Düşüncesi : Dava, 18.7.2009 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin 4. maddesinin (j) bendinin; 27. maddesinin 2,3 ve 4. fıkralarının; 28. maddesinin 3. fıkrasının; Geçici 2. maddesinin 1. fıkrasının; Geçici 3. maddesinin 1. fıkrasının; "İsmi değişen uzmanlık dalları" başlıklı Geçici 11. maddesinin (ç) ve (g) bentleri ile Ek-3 sayılı Çizelgesinin 11. satırında yer alan düzenlemenin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılmıştır.

                Uyuşmazlık konusu Yönetmelikte, yaklaşık 20 yıldan bu güne dek devam eden uygulamada köklü bir değişiklik yapılmış, iki ayrı yan dal olarak düzenlenen Çocuk Hematolojisi ve Çocuk Onkolojisi bilim dalları birleştirilmiş "Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi" adı ile yeni bir yan dal oluşturularak, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Dalına bağlanmıştır.  

                Yönetmeliğin dava konusu Geçici 11. maddesinin (ç) bendinde ise, Çocuk Hematolojisi ve Çocuk Onkolojisi yan dallarında ayrı ayrı uzmanlık eğitimi yapmakta olanların eğitimlerini Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi adı altında devam ettirecekleri; (g) bendinde ise, Çocuk Hematolojisi ve Çocuk Onkolojisi yan dallarında uzmanlık belgesi almış olan kişilerin, bu iki alanda yaptıkları çalışmalara ilişkin belgeleri ekleyerek yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde başvurmaları halinde uzmanlık belgelerinin "Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi" olarak değiştirileceği kuralı getirilmiş; ancak, bu iki alanda ortak çalışması bulunmayan hekimlerin durumuna yönelik bir düzenleme yapılmamıştır.

                Davacı Türk Pediatrik Onkoloji Grubu Derneği, Çocuk Hematolojisi ve Çocuk Onkolojisi yan dallarının her ikisinde birden eğitim almış ve çalışmalar yapmış uzmanların yok denecek kadar az olduğu hususunun idarece dikkate alınmadığını, bu nedenle yeni oluşturulan yan dalda uzmanlık eğitimi verebilecek eğitici bulunmasının mümkün olamayacağını, önceki dönemde eğitim süreci tamamen farklı olan bu iki yan dalda uzmanlık belgesi almak isteyen kişilerin ayrı ayrı 3'er yıl yan dal ihtisası yapması gerekirken, dava konusu düzenleme ile bu sürenin toplam 3 yıla indirildiğini, bu kadar kısa sürenin bu eğitimin verilmesi için yeterli olamayacağını, bu konularda idarelerin bir hazırlık çalışması yapmadığını belirterek bu davayı açmıştır. Davalı idare ise, itiraz edilen bu hususlara yönelik bilimsel bir çalışma sunarak, konulara hukuken kabul edilebilir bilimsel bir açıklık getirememiştir.

                Diğer taraftan, Tıpta ve diş hekimliğinde uzmanlık eğitiminde ve bu eğitimin verilmesinden sonra devam eden uzmanlık çalışma hayatında, bilgi birikimi ve deneyim çok büyük önem taşıdığından, bu husus ilgili idarelerce değerlendirilmeksizin, iki ayrı uzmanlık dalının birleştirilmesi halinde, kişilerin, uzmanı olmadığı bir konuda "uzman" sıfatını almasına ya da uzmanı olarak çalıştığı konuların tamamen değiştirilmesine yol açar ki, bu durumun kabülü mümkün değildir. Kişilere uzmanı olmadığı bir konuda uzman belgesi verilmesinin hem hasta, hem de tıp eğitimi açısından yeni sorunlara neden olacağı da açıktır.

                Bu durumda, bilimsel bir gerekçe ortaya konulmaksızın Çocuk Hematolojisi ve Çocuk Onkolojisi yan dallarının birleştirilmesi suretiyle yeni bir yan dal oluşturulmasında hukuka uyarlık görülmediği gibi, Çocuk Hematolojisi ile Çocuk Onkolojisi konularında ortak çalışması bulunmayan uzmanların durumuna yönelik herhangi bir kural getirilmemesi, yaklaşık 20 yıldır ayrı bilim dalları olarak uzmanlık eğitimi verilen bu iki dalın birleştirilmesine dair kapsamlı değişikliğin geçiş döneminde yaratacağı sorunların giderilmesine yönelik hükme yer verilmemesi suretiyle noksan düzenlenme yapılmasında da hukuka uyarlık görülmemiştir.

                Diğer taraftan, yönetmeliğin bu davada iptali istenilen 4. maddesinin (j) bendindeki uzman tanımının; 27. maddesinin 2,3 ve 4. fıkralarının; 28. maddesinin 3. fıkrasının; Geçici 2. maddesinin 1. fıkrasının; Geçici 3. maddesinin 1. fıkrasının hukuka uygunluğu, davacının iddiaları kapsamında değerlendirilmiş ve bu maddeler yönünden yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi için gerekli koşulların oluşmadığı sonucuna varılmıştır.  

                Açıklanan nedenlerle, dava konusu Yönetmeliğin Geçici 11. maddesinin (ç) ve (g) bentleri ile Ek-3 sayılı Çizelgesinin 11. satırında yer alan düzenlemeler yönünden 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 27. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşmiş olduğu anlaşıldığından, bu maddelere yönelik olarak yürütmenin durdurulması isteminin kabulü; Yönetmeliğin 4. maddesinin (j) bendine; 27. maddesinin 2,3 ve 4. fıkralarına; 28. maddesinin 3. fıkrasına; Geçici 2. maddesinin 1. fıkrasına; Geçici 3. maddesinin 1. fıkrasına yönelik olarak da yürütmenin durdurulması isteminin reddi gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA

                Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince  işin gereği görüşüldü:

                2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 27. maddesinin 2. fıkrasında, idari işlemin uygulanması halinde giderilmesi güç veya olanaksız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması koşullarının birlikte gerçekleşmesi durumunda yürütmenin durdurulmasına karar verileceği kuralı yer almıştır.

        Uyuşmazlık;18.07.2009 tarih ve 27292 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin 4. maddesinin (j) bendinin, 27. maddesinin 2., 3. ve 4. fıkralarının, 28. maddesinin 3.fıkrasının, Geçici 2. maddesinin 1. fıkrasının, Geçici 3. maddesinin 1. fıkrasının, Geçici 11.maddesinin (ç) ve (g) bentleri ile Ek-3 sayılı çizelgesinin 11. satırında yer alan düzenlemenin iptali isteminden doğmuştur.

        Anayasanın "Yönetmelikler" başlıklı 124. maddesinde; Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzelkişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilecekleri düzenlenmiştir.

                14.4.1928 gün ve 938 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Yasanın, 04/04/2007 gün ve 26483 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürülüğe giren 5614 sayılı Yasanın 4.maddesi ile değiştirilen 9. maddesi hükmüyle Sağlık Bakanlığının sürekli kurulu niteliğinde Tıpta Uzmanlık Kurulu ihdas edilmiştir. Maddenin son fıkrasında;"Kurulun çalışma usûl ve esasları ile ilgili diğer hususlarla ihtisas belgelerinin alınması ve uzmanlık eğitimi ile ilgili diğer usûl ve esaslar Sağlık Bakanlığınca hazırlanıp Bakanlar Kurulunca yürürlüğe konulacak yönetmelikle düzenlenir. Bu yönetmelik yürürlüğe konuluncaya kadar, mevcut düzenlemelerin uygulanmasına devam edilir" hükmü yer almaktadır.

                1219 sayılı Yasanın, 5614 sayılı Yasa yayımlanmadan önce yürürlükte bulunan ve  1219 sayılı Yasanın ihdas edildiği tarihten anılan değişiklik yürürlüğe girene kadar değiştirilmemiş olan 9. maddesinde; "İhtısas vesikalarının sureti ahzi ve bu hususta mer'i olması lazım gelen kavait işbu kanunun tarihi meriyetinden sonra Sıhhiye ve Muaveneti İçtimaiye Vekaletince tanzim edilecek bir nizamname ile tayin olunur" hükmüne yer verilmiş ve bu hüküm uyarınca  Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan tüzükler ile tıpta uzmanlık eğitimine ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. 

        Günümüze kadar anılan madde hükmüne dayanılarak; 1929 yılında Tababet ve İhtisas Vesikaları Hakkında Nizamname, 1947 yılında Tababet Uzmanlık Belgeleri Tüzüğü,1956 yılında Tababet İhtisas Nizamnamesi, 1961 yılında Tababet İhtisas Tüzüğü,1962 yılında Tababet Uzmanlık Tüzüğü,1973 yılında Tababet Uzmanlık Tüzüğü, 2002 yılında ise Tıpta Uzmanlık Tüzüğü ve son olarak dava konusu edilen düzenlemeyi içeren Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği 18.7.2009 gününde  1219 sayılı Yasanın 5614 sayılı Yasa ile değişik 9. maddesi uyarınca yayımlanarak yürürlüğe girmiş, tıpta uzmanlık eğitimine ilişkin usul ve esasları belirlemiştir.

                Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin birden fazla hükmü dava konusu edildiğinden, bu düzenlemelere ilişkin hukuki irdeleme ayrı ayrı yapılacaktır. 

                Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin; Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi yan dalını düzenleyen Ek-3 sayılı çizelgesinin 11. satırının ve geçici 11.maddesinin (ç) ve (g) bentlerinin incelenmesi;

                Dava konusu edilen Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin Ek-3 sayılı çizelgesinin 11. satırında; daha önceki idari düzenlemelerde ayrı yan dallar olarak belirlenen Çocuk Hematolojisi ile Çocuk Onkolojisi disiplinleri, "Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi" adı altında, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ana dalına bağlı 3 yıllık eğitim süresi olan bir  yan dal olarak düzenlenmiştir.

                Hematoloji disiplini ilk kez 1961 yılında yayımlanan Tababet İhtisas Tüzüğü ile mevzuatımıza girmiş ve bu Tüzükte Çocuk Sağlığı Hastalıkları ana dalı, İç Hastalıkları ana dalı ile İntan Hastalıklar ve Mikrobiyoloji ana dalına bağlı 2 yıllık bir ileri ihtisas olarak düzenlenmiştir. 1962 yılında yayımlanan Tababet Uzmanlık Tüzüğünde ise yalnızca İç Hastalıkları ana dalına bağlı iki yıllık bir ileri ihtisas olarak yer almıştır.1973 yılında yayımlanan Tababet Uzmanlık Tüzüğünde, Hematoloji disiplini İç Hastalıkları ana dalı ile Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji ana dalına bağlı iki yıllık bir yan dal olarak düzenlenirken, ilk kez Çocuk Hematolojisi disiplini ile Çocuk Onkolojisi disiplini de "Çocuk Hematolojisi" ile  "Çocuk Onkolojisi" adı altında eğitim süreleri ikişer yıl olan iki ayrı yan dal olarak Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ana dalı bünyesinde düzenlenmiştir.  2002 yılında yayımlanan Tıpta Uzmanlık Tüzüğünde de "Hematoloji" ve bunun yanında "Tıbbi Onkoloji" ayrı yan dallar olarak düzenlenirken,  "Çocuk Hematolojisi" ile "Çocuk Onkolojisi" varlığını korumuş olup iki yan dalın eğitim süreleri üçer yıla çıkarılmış ve dava konusu düzenlemeye kadar bu iki disiplin ayrı birer yan dal olarak varlığını korumuştur. Bu süreçten açıkça anlaşıldığı üzere, çocuk hastalıklarına yönelik uzmanlık eğitiminin ayrıca bir süreci gerektirmesinin bir sonucu olarak hematoloji ve onkoloji disiplinleri çocuk hastalıkları için ayrıca düzenlenmeye başlanmış ve iki yıl olarak başlayan "Çocuk Hematolojisi" ile "Çocuk Onkolojisi"  yan dal eğitiminin süresi  bilim alanına ilişkin olarak yaşanan gelişim sürecinde üç yıla kadar uzatılmıştır.           

                İdarelerin tesis ettikleri işlemlerin (bireysel-düzenleyici) unsurlarından olan sebep unsuru idareyi işlem yapmaya iten hukuki neden, bir başka ifadeyle;tüm idari işlemlerde olduğu gibi işlemle gerçekleştirilmeye çalışılan kamu yararına dayanan hukuki, somut durumdur. İdari işlemin sebep ögesindeki hukuka aykırılık işlem yargı mercii önüne getirildiğinde resen dikkate alınacaktır.

                Bu bağlamda; idari işlemlerin bir sebebe ve gerekçeye dayalı olması hukukun genel ilkelerinden olduğundan, bu ilke genel anlamda düzenleme veya işlem yapan idareyi uyguladığı ve düzenleme yaptığı alanda  doğru  ve  anlamlı  olgular  ortaya  koymaya  ve  denetim  yapmaya  zorlar. İşlemlerde gösterilen sebep ve gerekçe, işlemin yasaya uygunluğu ve dayanağını değerlendirme, itiraz edip etmeme konusunda ilgililere yardımcı olmakla birlikte, idarenin saydamlığı, savunma hakları ve idareye güven ilkeleri ve hukuk devleti anlayışının oluşumu noktalarında da büyük öneme sahiptir.

                Diğer taraftan idarelerin işlem tesis ederken kendilerine Anayasa ve yasalarla çizilen çerçeve içinde takdir hakkına sahip oldukları açıktır. Ancak bu takdir hakkı, serbestçe kullanılanabilecek  bir keyfiyeti ifade etmeyip, kamu yararı ve hizmet gerekleri açısından hukuka uygun olarak temellendirilmiş olgularla desteklenmelidir.

                Anayasamızın 10.maddesinde yer alan eşitlik ilkesinin görünümlerinden biri olan düzenli idare ilkesi; idarenin düzenleme yapma yetkisine sahip olduğu alanlarda, bu alanları tüzük yönetmelik gibi idari metinlerle objektif bir şekilde düzenlemesi ve sürekli uygulamalar ile hukuki istikrarı tesis ederek buna uyması olarak ifade edilmektedir. Dolayısıyla, idarenin düzenleme yetkisine sahip olduğu alanlarda, hukuka uygun olan uygulamayı sağlamak adına objektif düzenlemeler yapması ve istikrarlı uygulamalarda bulunması gerekmektedir. Bu bağlamda; idarenin yetki sahibi olduğu alanlarda yapacağı düzenlemelerde, haklı bir neden olmadan yerleşik, istikrar kazanmış uygulamalarından ayrılması sahip olduğu serbestiyi düzenli idare ilkesine ve bu ilkenin bağlı olduğu eşitlik ilkesine aykırı kullanması anlamına gelecektir.

                İdarelerin; düzenleme yetkisine sahip olduğu alanlarda, uygulamaları çağın gereklerine ve toplumun ihtiyaçlarına uygun olarak değiştirip, yeniden düzenlemesi, kamu hizmetine egemen olan ilkelerden biri olan uyarlama(değişkenlik) ilkesi uyarınca hem bir görev hem de bir yetki ise de; bu yetkinin hukuka uygun olarak kullanılması ve düzenlemede yapılan değişikliğe temel olan, bir başka ifadeyle kamu yararını gerçekleştirecek bu düzenlemeyi gerektiren olguların somut olarak ortaya konulması şarttır. Bu kapsamda, dava konusu uyuşmazlık yukarıda belirtilen temel hukuki ilkelerle birlikte ele alınınca, ülkemizdeki hukuki düzenlemeler çerçevesinde gelişim süreci yukarıda kısaca belirtilen ve 1973 yılında yayımlanan Tababet Uzmanlık Tüzüğünden(1990 yılında yapılan değişiklik ile) bugüne kadar iki ayrı yan dal olarak belirlenen, eğitim süreleri üç yıla kadar çıkarılan "Çocuk Hematolojisi" ile "Çocuk Onkolojisi"  yan dallarının, "Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi" adı altında üç yıllık eğitim süresi olan tek bir yan dal olarak düzenlenmesine ilişkin değişikliğin, bu düzenlemeyi hukuka uygun kılacak bilimsel gerekçelere dayanması gerekmektedir. 

                Ayrıca, tıp gibi insan hayatına doğrudan etkisi olan bir alanda sağlık hizmetini sunacak uzmanların eğitim sürecine ilişkin olarak yapılan düzenlemenin(değişikliğin), salt bu konuda idarenin yetkili olması ve takdir hakkına sahip bulunması gibi kavramlarla açıklanamayacağı, anılan konularda değişikliğe gidilmesini yeni düzenleme yapılmasını gerektiren bilimsel gerekçelerin ortaya konulmasını da gerektirdiği tartışmasızdır. Aksi, idarenin sahip olduğu düzenleme yetkisini ve takdir hakkını yukarıda belirtilen ilkelere ve dolayısıyla hukuka uygun kullanmadığı anlamına gelecektir.

                Davalı idarelerce, dava konusu düzenlemelerin; uzun süren toplantı ve çalışmalar neticesinde, bilimsel çevrelerden görüş alınarak ülkemiz ihtiyaçları ve gelişmiş ülkelerin uygulamaları gözetilerek alanında uzman kişilerce yapıldığı ve  tıpta uzmanlık eğitimine ilişkin olarak ana dal ve yan dal belirlemek konusunda takdir hakkı ve yetkisinin uhdelerinde olduğu ve bu yetkinin hukuka uygun olarak kullanıldığı ileri sürülmüştür. Ancak; bu iddiaları destekleyen ve düzenlemenin yapılmasına temel teşkil eden bir bilimsel çalışmanın ya da raporun bulunmadığı; ülkemizde "Çocuk Hematolojisi" ile "Çocuk Onkolojisi" yan dallarının birleştirilmesini gerektirecek bir ihtiyacın, akademik gerekliliğin varlığını ortaya koyan verilerin veya bu yöndeki akademik çevrelerden alınmış bilimsel görüşlerin dikkate alınarak düzenleme yapıldığını gösterecek bilgi ve belgelerin sunulamadığı görülmektedir.

                Kaldı ki, Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin, "Tıpta Uzmanlık Kurulu" başlıklı 6.maddesinin 8.fıkrasında; Tıpta Uzmanlık Kurulu kararlarının ve varsa karşı oyların, karar tarihinden itibaren üç iş günü içerisinde gerekçeleri ile birlikte yazılarak imzalanacağı ve sekreteryaya bildirileceği belirtilmiştir.

                Ayrıca Yönetmeliğin "Kurulun Görevleri" başlıklı 7.maddesinde de;  Kurulun görev alanlarıyla ilgili konularda çalışmalar yapmak ve görüş hazırlamak üzere, görev süresini ve üye sayısını belirlediği geçici komisyonlar kurmak hükmüne yer verilmiştir.

                Ancak davalı idarelerce yukarıda alıntısı yapılan düzenlemelere uygun olarak; Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin hazırlanmasına ilişkin Kurul kararlarının ve karşı oyların gerekçesini içeren belgelerin ve ayrıca bilimsel konularda yardımcı olmak üzere alt komisyonlar oluşturulduğuna ve bu alt komisyonların çalışmalarının Yönetmeliğin hazırlanmasına ışık tuttuğuna ilişkin savunmaya esas teşkil edecek bilgi ve belgelerin sunulmadığı anlaşılmaktadır.

                Bu açıklamalar ışığında; ihdas edildiği dönemden bugüne kadar iki ayrı yan dal olarak düzenlenen Çocuk Hematolojisi ile Çocuk Onkolojisi disiplinlerinin, "Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi" adı altında, 3 yıllık eğitim süresi olan tek bir yan dal olarak belirlenmesine ilişkin  düzenlemeleyi hukuki bir zemine oturtacak, idarenin takdir hakkını ve düzenleme yetkisini kamu yararı ve hizmet gerekleri uyarınca kullandığını ortaya koyacak bilimsel gerekçenin bulunmadığı anlaşıldığından, Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin; Ek-3 sayılı çizelgesinin 11. satırında yer alan düzenlemede hukuka uyarlık görülmemiştir. 

                Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin geçici 11. maddesinin (ç) bendinde; "Çocuk Hematolojisi ya da Çocuk Onkolojisi yan dallarında uzmanlık eğitimi yapmakta olanlar eğitimlerini Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi adı altında devam ettirirler." hükmü aynı maddenin (g) bendinde ise; "Çocuk Hematolojisi ya da Çocuk Onkolojisi adıyla uzmanlık belgesi almış olanların, bu iki alanda yaptıkları araştırma, uygulama ve incelemelere ait belgelerini ibraz ederek, bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içerisinde başvurmaları halinde uzmanlık belgeleri Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi olarak değiştirilir." hükmü yer almaktadır.

                Düzenlemelerin metninden de açıkça anlaşıldığı üzere geçici 11. maddenin (ç) ve (g) bentleri, Çocuk Hematolojisi ve Çocuk Onkolojisi disiplinlerinin tek bir yan dal olarak düzenlenmesi nedeniyle ortaya çıkan hukuki duruma ilişkin geçiş dönemini; Çocuk Hematolojisi ya da Çocuk Onkolojisi yan dallarında uzmanlık eğitimi yapmakta olanların eğitimlerini Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi adı altında devam ettirmelerini ve Çocuk Hematolojisi ya da Çocuk Onkolojisi adıyla uzmanlık belgesi almış olanların iki alanda yaptıkları çalışmaları belgelemek suretiyle uzmanlık belgelerinin Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi olarak değiştirilmesini  öngörerek  düzenlemektedir.

                Ancak, yukarıda aktarılan gerekçelerle hukuka aykırı olarak ihdas edildiği saptanan Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi yan dalı için geçiş dönemi hükümleri içeren dolayısıyla dayanaksız kaldığı ve işlevselliğini yitirdiği açık olan  Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin geçici 11. maddenin (ç) ve (g) bentlerinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

                Bu nedenlerle, hukuka aykırılığı tespit edilmiş olan düzenlemelerin; hukuka aykırı olarak ihdas edilmiş bir yan dal alanında öğrenci almaya başlanacak olunması, bu düzenlemenin eğitim kurumlarında uygulamaya konulacağı ve bu alanda uzmanlık belgesi düzenleneceği dikkate alındığında, giderilmesi güç veya olanaksız zararlar doğuracağı da açıktır.

                Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin 4. maddesinin (j) bendinin, 27. maddesinin 2., 3. ve 4. fıkralarının, 28. maddesinin 3.fıkrasının, Geçici 2. maddesinin 1. fıkrasının, Geçici 3. maddesinin 1. fıkrasının incelenmesi;

                Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin 4. maddesinin (j) bendinde, uzman; Ekli çizelgelerde yer alan dallardan birinde uzmanlık eğitimini tamamlayarak o dalda sanatını uygulama hakkı ve uzmanlık unvanını kullanma yetkisi kazanmış olanlar şeklinde tanımlanmıştır.

                Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin 27. maddesinin 2.,  3. ve 4. fıkralarında; "Uzmanlık öğrencilerine, bu Yönetmelikle belirlenen ve uzman olabilmek için mutlaka yapılması gereken asgari tıbbî uygulamaların eğitim sorumluları tarafından yaptırılarak onların, gerekli ve yeterli bilgi ve beceri ile donatılmaları zorunludur. Eğitim süreleri ve rotasyonların kazanılan birimin bulunduğu kurumda yaptırılması esastır. Ancak, kurumda ilgili uzmanlık dalına ait rotasyonların yapılacağı eğitim biriminin bulunmaması veya bulunsa bile asgari uygulamaları yapmasına yeterli olmaması veya başka kurumda yapılmasında birim sorumlusu tarafından fayda görülmesi halinde uzmanlık öğrencisi kurum amirince uygun görülen yerlerde kabul belgesi sağlanmak koşuluyla rotasyona tabi tutulabilir.Uzmanlık öğrencilerine; eğitim sorumlularının uygun görmesi kaydıyla, tabi oldukları mevzuata göre, yetkili kılınan akademik kurulların uygun görüşü ve kurum amirlerinin kararı üzerine, eğitime kabul belgesi sağlamaları koşuluyla yurt içinde veya yurt dışında başka kurumlarda uzmanlık eğitimi alması için bir yıla kadar izin verilebilir. Kurum içerisinde yapılamayan rotasyonlar bu süreden sayılmaz. Eğitimin yurt dışında yapılması halinde uzmanlık öğrencisi ücretsiz izinli sayılır.Yan dal uzmanlık eğitimi; ek-3 sayılı çizelgede yer alan yan dallarda, yan dalın bağlı olduğu ana dal uzmanlarının görebileceği uzmanlık eğitimidir. Birden fazla bağlı ana dalı olan yan dallarda uzmanlık öğrencisi kadroları, hangi bağlı ana dal veya dallardan uzmanlık öğrencisi alınacağı belirtilerek ilan edilir. Yan dal uzmanlık eğitimi yapanların, eğitim gördükleri kurumların ilgili birimlerinde fiilen yan dal uzmanlık öğrenciliği yapmaları ve girecekleri bitirme sınavlarında başarılı olmaları zorunludur." hükmü, 28. maddesinin 3.fıkrasında; "Tez, uzmanlık eğitimi süresinin bitiminden üç ay önce, kurumun ilgili akademik kurulları tarafından belirlenen, uzmanlık öğrencisinin eğitim gördüğü dalın eğitim sorumlularından oluşan üç kişilik bir jüriye sunulur. Eğitim gördüğü birimde üç eğitim sorumlusu bulunmaması halinde rotasyon yaptığı dallar veya akademik kurulun uygun göreceği dallardaki eğitim sorumlularından jüri tamamlanır." hükmü, , Geçici 2. maddesinin 1. fıkrasında; "Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihte uzmanlık öğrencisi olanlar ile uzmanlık giriş sınavlarını kazanmış bulunanlar hakkında tabi oldukları önceki mevzuat hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Bunlardan, bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içerisinde talepte bulunanlar bu Yönetmelik hükümlerine tabi olur. " hükmü, Geçici 3. maddesinin 1. fıkrasında; "13 üncü maddenin birinci fıkrası hükmü uyarınca uzmanlık eğitimi verilmesi mümkün olmayan birimlerde, o dalda uzman eğitim sorumlusu istihdam edilinceye kadar uzmanlık öğrencisi kadrosu açılamaz. Bu durumdaki birimlerde uzmanlık öğrencileri varsa, bir yıl içerisinde o dalda uzman eğitim sorumlusu istihdam edilir. Eğitim sorumlusu istihdam edilemediği takdirde uzmanlık öğrencileri Kurulca başka birimlere nakledilir."hükmü yer almaktadır.

                Madde metinlerinden de açıkça anlaşıldığı üzere, 4. maddenin (j) bendi uzman hekimin tanımını yapmakta; 27. maddenin 2., 3. ve 4. fıkraları, uzmanlık eğitiminin içeriğine ilişkin tıbbi uygulamaları, rotasyona ilişkin esasları ve yan dal eğitimini belirlemekte;  28. maddesinin 3.fıkrası, uzmanlık eğitimi sonunda hazırlanacak tezi değerlendirecek olan jüriye ilişkin belirlemeler yapmakta; geçici 2. maddenin 1. fıkrası daha önceki idari düzenlemeye göre uzmanlık eğitimine başlamış olanlara yönelik geçiş dönemini düzenlemekte; geçici 3. madde ise, uzman eğitim sorumlusu bulunmayan birimlere ilişkin olarak alınacak veya var olan öğrenciler açısından düzenlemeler yapmaktadır.

                Alıntısı yapılan düzenlemeler belli bir uzmanlık alanına münhasır olmadan, tüm tıp disiplinlerini ilgilendirecek şekilde tıpta uzmanlık eğitiminin bütününe (eğitimin yürütümüne) ilişkin düzenlemeler içermektedir.  

                4721 sayılı Türk Medeni Yasasının 56. maddesinde; dernek, en az yedi kişinin kazanç paylaşma dışında belirli ve ortak amacı gerçekleştirmek üzere bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip topluluk olarak tanımlanmıştır.

                Davacı Derneğin Tüzüğünde amaç olarak; "Derneğin temel amacı Çocuk Onkolojisi konusundaki bilimsel, teknolojik, mesleki ilerlemeleri desteklemek ve çocuk onkolojisi tedavi uygulamalarının kalitesini yükselterek tıbbın bu dalında hizmet alan toplum bireylerinin çıkarlarını korumaktır." ifadesine yer verilmiştir.    

                Dava dilekçesinde davacı Dernek Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin 4. maddesinin (j) bendinin, 27. maddesinin 2., 3. ve 4. fıkralarının, 28. maddesinin 3.fıkrasının, Geçici 2. maddesinin 1. fıkrasının, Geçici 3. maddesinin 1. fıkrasının iptali istemine temel olan gerekçelerini tamamen (Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi alanıdan eğitim sorumulusu bulunmaması, bu alanlarda daha önce uzman olmuş hekimlerin uzman tanımı dışında kalacağı, geçici madde hükümleriyle bu alanda uzman olan kişiler için eşitliğe aykırı uygulamalara gidileceği... gibi) Çocuk Hematolojisi ve Çocuk Onkolojisi yan dallarının "Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi" adı altında tek bir yan dal olarak belirlenmesi üzerinden kurmuştur. Ayrıca davacı Dernek dilekçesinde; yukarıda sayılan bu maddeleri Çocuk Hematolojisi ve Çocuk Onkolojisi yan dallarının birleştirilmesine karar veren maddeler olarak nitelemiştir.

                Dava konusu maddeler yukarıda belirtildiği gibi salt Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi alanına ilişkin bir belirleme yapmamakla birlikte diğer tıp disiplinlerini de kapsayacak şekilde tıpta uzmanlık eğitiminin bütününe ilişkin düzenlemeler içermektedir.

                Davacı Dernek yukarıda sayılan bu maddeleri, Çocuk Hematolojisi ve Çocuk Onkolojisi yan dallarının "Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi" adı altında tek bir yan dal olarak belirlenmesiyle ilintilendirerek hukuka aykırı olduğunu ileri sürdüğünden ve Çocuk Hematolojisi ve Çocuk Onkolojisi yan dallarının "Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi" adı altında tek bir yan dal olarak belirlenmesine ilişkin Ek-3 sayılı çizelgenin 11. satırının hukuka aykırı olduğu yukarıda aktarılan gerekçelerle saptandığından, davacı Derneğin menfaatini ihlal ettiği ileri sürülen hukuka aykırlık iddiaları dayanaksız kaldığı gibi, genel itibariyle Çocuk Onkolojisi alanında çalışma yapmayı amaç edinen Derneğin, tıpta uzmanlık eğitiminin bütününe ilişkin beirlemeler yapan; Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin 4. maddesinin (j) bendinin, 27. maddesinin 2., 3. ve 4. fıkralarının, 28. maddesinin 3.fıkrasının, Geçici 2. maddesinin 1. fıkrasının, Geçici 3. maddesinin 1. fıkrasının  iptalini istemekte menfaati bulunmadığı görülmektedir.

                Bu duruma göre, Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin 4. maddesinin (j) bendinin, 27. maddesinin 2., 3. ve 4. fıkralarının, 28. maddesinin 3.fıkrasının, Geçici 2. maddesinin 1. fıkrasının, Geçici 3. maddesinin 1. fıkrasının yürütmesinin durdurulması isteminin davacı Dernek yönünden reddi gerekmektedir.   

                Açıklanan nedenlerle, Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin; Ek-3 sayılı çizelgesinin "Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi" yan dalını düzenleyen  11. satırı ile 11. maddesinin (ç) ve (g) bentlerine ilişkin olarak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşmiş olduğu anlaşıldığından bu düzenleme yönünden  yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne, Yönetmeliğin 4. maddesinin (j) bendi, 27. maddesinin 2., 3. ve 4. fıkraları, 28. maddesinin 3.fıkrası, Geçici 2. maddesinin 1. fıkrası, Geçici 3. maddesinin 1. fıkrası yönünden yürütmenin durdurulması isteminin reddine 18.05.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.