Sağlığımız İçin Taleplerimiz ve I. Basamak Sağlık Hizmetleri

Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan son düzenlemeler (Sağlıkta şiddet/Ek Ödeme yönetmeliği) “Beyaz Reform” adı ile Sağlık Bakanlığı’nca müjde denilerek duyurulmuştur.   Ancak gördüğümüz odur ki; bu düzenlemeler ile Sağlık Dönüşüm Programı’nda değişen bir şey olmamıştır.

Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın AKP hükümetince uygulamaya konmasıyla birinci basamakta sağlık ocakları kapatılarak aile hekimliği uygulamasına geçilmiştir.

2010 yılı sonu itibari tüm ülke genelinde uygulanmakta olan aile hekimliği sistemi/uygulamasında, TTB olarak uygulama başlamadan önce pratisyen, uzman ve akademisyenlerin de katkılarıyla belirttiğimiz sorunların hepsi (Toplum Hekim, Tıp Dünyası, tabip odaları yayınları, raporlar, broşürler, basın açıklamaları, basın toplantıları, mitingler, toplantı notları) yaşanmakta ve bu durumdan hekimler, sağlık çalışanları ile vatandaşlar olumsuz etkilenmektedir.

TTB’nin, yıllardan beri dile getirdiği “Birinci basamakta nasıl bir hizmet sunumu, nasıl bir organizasyon, nasıl bir insan gücü, nasıl bir finansman?” sorularına ürettiği yanıtlar, nasıl bir birinci basamak sağlık hizmeti istediğimizin de yanıtı olacaktır.

Sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi ve ticarileştirilmesi için Dünya Bankası/IMF tarafından “sağlık reformu” adı altında önerilen ve AKP tarafından Sağlıkta Dönüşüm Programı olarak hayata geçirilmiş olan proje ile birinci basamakta sağlık ocakları kapatılarak her biri özel bir işletme mantığı ile yürütülen aile hekimliği birimlerine (AHB) / aile sağlığı merkezlerine (ASM) dönüştürülmüştür. Bu nedenle AHBASM’lerde verilen hizmetin kamusal bir hizmet olduğundan bahsetmek olanaksızdır.

Talebimiz tümüyle kamu eliyle yürütülen (binasından sarf malzemelerine, elektriğinden suyuna, çalışanlarının toplu sözleşmeli grev hakkına sahip kamu personeli olduğu) bir birinci basamak olmalıdır.

Birinci basamak sağlık hizmetleri kamu binalarında, hiçbir şekilde katkı katılım payı alınmaksızın, tümüyle devlet tarafından finanse edilen (sigortadan değil genel bütçeden) ekip hizmetine dayalı herkese eşit ücretsiz, ulaşılabilir olarak sunulan, birinci basamak eğitimi almış hekimler ve sağlık çalışanlarınca sevk zincirinin uygulandığı bölge tabanlı ekip hizmetine dayalı bir organizasyonla sunulmalıdır. Aile hekimliği sisteminin eksiklikleri aile hekimi başına düşen nüfusun azaltılmasıyla çözülemeyecek kadar büyüktür.

Bugün sahada atanmayı bekleyen devlet hizmet yükümlüsü hekimlerin sayısı 12 bin civarındadır. Bu hekimler hastane acillerine ve ilçe sağlık müdürlüğü, toplum sağlığı merkezleri (TSM), 112 ve Milli Savunma Bakanlığı’na atanacaklardır. Yeni mezunlar isteseler bile bir aile hekimliği kurasına giremeyeceklerdir. Çünkü önlerinde onları bekleyen muvafakat almalar, bunu alabilirlerse, seçtikleri birimlere ödeyecekleri devir ücretleri vardır. Bunu ise bir yeni mezun hekimin ödemesi mümkün değildir. Sistem kendi içinde kendi hiyerarşik düzenini para ekseninde yaratmıştır. Ayrıca mekansız aile hekimliği birimleri açılmakta, devletin yapamadığını bir ay içinde seçmiş olan hekimin yapması istenmekte, uygun birim açılamadığı durumda da hekim cezalı duruma düşmektedir.

Şiddet tüm sağlık çalışanları için olduğu gibi birinci basamak içinde en can yakıcı sorunlardan biridir. Gerekli yasal düzenlemelerin ve engelleyici uygulamaların bir an önce başlatılması temel taleplerimizdendir.

Daha önce de dile getirdiğimiz gibi mevcut sorunları çözmekten uzak olan, hekimler arasında gelir adaletsizliğini artıran, birinci basamağın ekip ruhunu görmezden gelen yönetmelik ve uygulamaları kabul etmemiz mümkün değildir.

Tek kalemde birleşmiş, performans dayatması olmayan, emekliliğe yansıyan ücret tüm çalışanların hakkıdır.

Pandemi göstermiştir ki, ülkemizde ve tüm dünyada birinci basamak sağlık hizmetleri güçlü olmalıdır; aksi takdirde pandemi mücadelesi başarısız olacaktır.

Pandemide filyasyon hizmetleri uygun donanıma, örgütlenmeye, eğitime sahip olmayan bir kısmı başka kurumlardan toplanan sağlık insan gücü ile topluma ve bireye yönelik koruyucu hizmetlerin birbirinden ayrıldığı ASM/TSM (ilçe sağlık müdürlüğü) şeklinde bölünmüş bir birinci basamak ile karşılanamamıştır.

Filyasyon TSM’lerdeki sınırlı insan gücünün yoğun çabasına rağmen gereği gibi yapılamamış, sonrasında neredeyse tamamen terk edilmiştir. Parçalanmış bir birinci basamak olmasa ASM’lerdeki on binlerce hekim/hemşirenin bir bölümünün de katıldığı ve ilçe sağlık müdürlüklerindeki hekim, hemşire, çevre sağlığı teknisyeni, ebe, sağlık memuru ve diğer sağlık çalışanları ile birlikte daha güçlü bir filyasyon ekibi ile pandemi karşılanabileceği ve sonuçlarının daha iyi olacağı aşikardır.

Salgın birinci basamakta karşılanır. Bu nedenle salgın topluma ve bireye yönelik koruyucu sağlık hizmetlerinin ve insan gücünün birbirinden ayrılmadığı entegre ve sürekli hizmet anlayışına ve kalıcı bir ekip hizmetine dayalı bir birinci basamakla karşılanmalıdır. Birinci basamak sağlık hizmetleri gelecekte benzer sıkıntılar yaşanmaması için en kısa sürede bu niteliğe kavuşturulmalıdır.

Türk Tabipleri Birliği Pratisyen Hekimler Kolu