ÖZEL HEKİMLİK ÇALIŞTAYI İSTANBUL’DA YAPILDI
Türk Tabipleri Birliği Özel Hekimlik Çalıştay'ı 19-20 Ocak 2013 tarihlerinde İstanbul'da yapıldı. Çalıştay TTB Özel Hekimlik Kolu'nun düzenlediği ilk çalıştay olması nedeniyle ayrıca önemliydi.
Çalıştayın ilk günü 19 Ocak Cumartesi günü, İstanbul Tabip Odası Cağaloğlu Merkez binasında başladı ve üç farklı çalışma grubu oluşturuldu. Birinci grup “Hekimlikte Serbest Çalışma Hakkı”, ikinci grup “Özel Sağlık Sektöründe Hekimlerin Çalışma Koşulları”, üçüncü grup “Özel Sektör ve Kamuda Çalışan Hekimlerin Geleceği ve Örgütlenme Sorunları” konularını tartıştı. Grupların raportörleri aynı akşam sunumlarını hazırladılar.
20 Ocak Pazar günü ise saat 09.00'dan itibaren hekimler Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Oditoryumu’nda bir araya geldiler. Katılım sayıca az olmakla beraber çok nitelikli bir hekim grubu çalıştayı izledi; 15 farklı Tabip Odası'ndan Özel Hekimlik Komisyonu üyeleri, TTB Merkez Konseyi Üyeleri Dr. Fatih Sürenkök ve Dr. Arzu Erbilici, İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Taner Gören, TTB'nin bir önceki başkanı Dr. Eriş Bilaloğlu, eski başkanlarımızdan Prof. Dr. Özdemir İlter katılımcılar arasındaydı.
Tabip Odalarından katılan meslektaşlarımız çalıştayda aktif olarak çalıştılar, sunumlar hazırladılar, tartıştılar. Merkez konseyi üyeleri ve Dr. Eriş Bilaloğlu baştan sona toplantıları izleyerek çalıştayı ne kadar önemsediklerini gösterdiler. Başkanımız her etkinliğimizde olduğu gibi sabah erkenden yerini aldı. Özdemir İlter Hocamız katılımıyla öğrencilerine bir kez daha ders veriyordu sanki.
Özel Hekimlik Kolu Başkanı Dr. Hasan Ogan yaptığı açılış konuşmasında, çalıştayın Özel Hekimlik Kolu için bir ilk olduğunu, yılda 1 veya 2 kere bir araya gelmenin çok önemli ve gerekli olduğunu, çalıştayda çok önemli konuların tartışılacağını, yaşanan süreçte derinlemesine bilgilenmenin zorunlu olduğunun altını çizdi.
Ardından TTB Özel Hekimlik alanından sorumlu Merkez Konseyi Üyesi Dr. Fatih Sürenkök bir konuşma yaptı. Dr. Sürenkök, biraraya gelmesi en zor sayılan hekim grubu olarak görülmelerine karşın özel hekimlerin, daha iyi organize olduğunu, daha iyi mücadele ettiklerini, iyi hekimlik değerlerinin savunulmasının ve hekimlerin serbest çalışma hakkının önemli olduğunu, Genel Kurul'da alınan karar uyarınca muayenehanelerin ruhsatlandırılmasının TTB tarafından yapılması konusunda çalıştıklarını, özel hastanelerde çalışan hekimlerin kurumsal kimliklerinin Tabip Odalarınca sahiplenilmesi gerektiğini, hekim özel hastanede çalışırken hastane yönetiminin muhatabının tabip odası olması gerektiğini ifade etti; ayrıca çalıştayın hekimlerin birlikteliğini güçlendireceğini, daha da kuvvetlenerek bir araya gelineceğini, Sağlıknet 2 ile ilgili olarak Hasta Hakları Derneği ile görüştüklerini, hastaların da bilgilerinin paylaşılmaması talebini sahiplenmesi gerektiğini, bu konu ile ilgili olarak TTB'nin dava açtığını ekledi.
Son olarak özel sektörde çalışan en fazla sayıdaki hekimin üye olduğu İstanbul Tabip Odası'nın Başkanı, Prof. Dr. Taner Gören bir konuşma yaptı. Başkanımız konuşmasında; salonların hıncahınç dolacağı günleri beklediğini; özel hekimlik alanında çok büyük sorunların olduğunu belirtti, aile hekimlerinin statü ve pozisyonunun belirsizliğine ve Kamu Hastane Birliklerindeki hekimlik yapma biçimlerine dikkat çekti. İlave olarak serbest piyasa koşullarının belirgin olarak egemen hale geldiğinin, alabildiğine rekabetin körüklendiğinin, çok başvuru, çok tetkik istendiğinin, doğru teşhisi önemsemeyen anlayışın yerleştiğinin altını çizdi.
Açılış konuşmalarından sonra ilk sunumu Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Fuat Ercan yaptı. Dr. Ercan konuşmasında şunları ifade etti: "Eğitim, su, enerji, sağlık, üniversiteler, ulaşım; tüm bu alanlarda dönüşüm adı altında yapılanlar aynıdır. ‘Dönüşümün yapısal nedenleri ne’ diye sormak gerek; ortak bir neden bulunabilir. Sağlıkta Dönüşüm Programı da bu çerçevede incelenmeli. Beş-altı yıl önce eğitim ve enerji alanından bahsederken anlatmakta zorlanıyorduk; bir anlamda gerçek hayatta karşılığını bulmuyordu. O dönemde yaptığımız teorik tariflerin şimdi içinden geçiyoruz. ‘Bu tokadı kim atıyor’ diye sormak gerek. İkinci soru ‘tokadı yiyenler arasında birliktelik sağlanabilir mi’ olmalı. Teoride olup bitenleri ortak bir yapısal nedenle açıklayabiliriz. Türküde ‘Aman doktor derdime bir çare’ diyordu ama şimdi de doktorlar ‘aman’ diyor. Sağlık Bakanı’nın 2010'daki açıklaması; ‘4 ay sonra muayenehanesi olan hekim kalmayacak’ şeklindeydi. Bakanlık hekimlerin çalışacağı alanları belirlemek, sınırlarını çizmek istiyor. Kamusal olanla özel olan arasında sınırları çizmeyi amaçlıyor; ancak bu iki alan da giderek iç içe geçiyor. Sağlık, eğitim, emniyet ve şimdi de adalet; tüm bu alanlar dönüştürülüyor.
“International Journal of Health Services dergisinde John B. Mc Kinlay'in, The End of The Golden Age of Doctoring (2002 v 32 number 2 pages 379-416) başlıklı bir makalesi yayınlandı; bu makalede hekimlikte yaşanan değişimler ele alınmıştı. Hekimin ve hekimliğin yaşadığı değişimin; dışsal nedenleri olarak:
• Devletin değişen doğası
• Hekimlik hizmetinin şirketlere bağlı hale gelmesi
• Sağlık çalışanları arasında artan rekabet
• Küreselleşme ve bilgi devriminin olumsuz sonuçları
• Epidemiyolojik dönüşüm ve bedenin kamusal alandaki anlamının değişmesi
• Doktor hasta arasındaki ilişkinin değişmesi ve doktora olan güvenin azalması
“İçsel nedenler olarak da:
• Aşırı sağlık çalışanı arzı
• Doktorlar arasında artan farklılaşma ve örgütlü temsileyetin zayıflaması
sıralanmış.
“Başka bir çalışmada, John Stoeckle isimli yazar; artan şirketleşme ile günlük çalışmanın değerini yitirdiğini ifade etmiş.
“Sağlıkta Dönüşüm bütün dünyadaki sağlık çalışanşarı için işleyen bir süreç; bir de buna müdahaleler var.
“Sağlıkta Dönüşüm programı, ulusal politikanın bütünleyici bir parçasıdır. Bütünsel bir süreçtir. Kapitalizm emek gücü üzerinden yükselir; bu nedenle emeği ölçülebilir bir parametre haline getirmek ister. Performansa dayalı ücretlendirme, Tam Gün Yasası, yabancı doktor ve hemşire çalıştırma, sağlık serbest bölgesi bu kapsamda ele alınmalıdır. Değişim değerinin egemen olduğu bir sistem kuruluyor. Herşeyin nicelleşmesini beraberinde getiriyor. Piyasalaşma ilk anda emeği değerli kılar bir süre sonra değersizleştirir. Emek değerlenme sürecine girdiği andan itibaren değersizleşmeye başlar. Yapılanlar sağlık sisteminin ölçülme, biçilme, fiyatlandırılmasıdır. Bu süreçte tüm emekler aynılaşır.
“KHK'ler ile bölünmüş sağlık emek gücü piyasasının bütünlüğünün sağlanması amaçlandı. Kontrol edilebilir düzenek oluşturuldu. Tam Gün Yasası, ithal sağlık emekçilerinin istihdamının düzenlemesi, tıp fakültelerinin kontenjanlarının artırılması bu kapsamda uygulamaya kondu.
“Hekim emek gücünün kontrol altına alınması hedeflendi. Yetişmiş hekim, hemşire ve sağlık çalışanı darlığı nedeni ile birbirinin yerine kullanılabilir olma, ‘Replacable’ olmak sağlanmaya çalışılıyor. Süreç içerisinde özerk çalışanlar kalmayacak, herkes sözleşmeli olacak; kadrolular da giderek sözleşmeli olacaklar. Emek gücünü kontrol edebilmek için arzı artırmak isteniyor. Sağlık serbest bölgesi olarak Samsun ili önde gelen aday. Hedef yaşlanan Avrupa pazarından hasta çekmek. Gelen firmalara vergi ve SGK muafiyetleri ve kar transferi kolaylığı sağlanacak. İstihdam yüklerinin kaldırılması ve sendikal örgütlenme üzerinde olası baskılar gündeme gelmekte:
• Artan işyükü
• Esnek çalışma
• İşgüvencesizliği
• Ücret gaspı
• Hak kayıpları
• İş gerginliği
• Yabancılaşma
sağlık çalışanlarının karşılaşacağı sorunlar olacak.
“Etkinlik, verimlilik, sürdürülebilirlik gerekçeleri ile krizler gündeme getiriliyor ve çözüm olarak ek kaynaklar yaratmak için sağlık sektörü kullanılıyor. Bu sırada kamusal hizmetleri sunma biçimi de değişiyor. Kamu kaynakları kısılıyor.
Vergi devletinin krizi sermaye vergi vermediği sürece devlet krize giriyor; bu krizle başa çıkmak için ek kaynaklar bulmaya çalışıyor. Kamu ile özel arasında kamunun ve sermayenin yeniden üretilmesi söz konusu. Kamu Hastane Birlikleri ve Kamu Özel Ortaklığı sistemi bu amaçla hayata geçiriliyor."
Dr. Ercan’ın konuşmasının ardından grupların sunumlarına geçildi. İlk sunumda hekimlerin serbest meslek hakkı, muayenehane sürecinde gelinen nokta, poliklinikler, tıp merkezleri, dal merkezleri ve laboratuvarların kapanma durumu, muayenehanelerin tabip odalarınca denetlenmesi, belediyelerde ruhsat alma zorunluluğunun kaldırılması yönünde çalışma yapılması konuları tartışıldı.
İkinci oturumda; özel sağlık sektöründe hekimlerin çalışma koşulları; kadrolu, geçici kadro ile yan dal uzmanı olarak çalışma; birden fazla ilde çalışma izni; iş ve ücret güvencesi; hekimlerin ve sağlık çalışanlarının sağlığı şiddet ve tükenmişlik sendromu ortaya kondu.
Üçüncü ve son oturumda; kamuda ve özelde hekimlerin giderek aynı şekilde çalışacağı; Sağlıkta Dönüşüm Programı ile birlikte hastanelerin işletmelere hastaların ise müşteriye dönüştüğü; giderek hekimlerin de bir yabancılaşma yaşadıkları; buna yine de dur diyeceklerin iyi hekimliği savunan hekimler olacağı; hekimlerin biraraya gelmesi ve mücadelesi amacıyla örgütlenmenin çok önemli olduğu; bunu sağlamak üzere hekim sendikası kurulmasının avantaj ve dezavantajları tartışıldı.
Toplantının sonunda tüm katılımcılara teşekkür edildi ve tüm katılımcıların çalıştaya katılmayan hekimlere bu tür çalışmaların değerini ve katılımın önemini anımsatan çalışmalarda bulunmaları önerildi.