Şiddet, tecavüz ve cinayetlere karşı deklerasyon

Mülkiyeliler Birliği’nin kadına yönelik şiddet ve cinayetlere karşı yaptığı çağrı üzerine kadın örgütleri, meslek örgütleri, sendikalar ve üniversitelerin kadın sorunları araştırma ve uygulama merkezleri 20 Şubat 2015’te Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde bir araya geldi. 

Her kurumun bildirisini sunmasının ardından oluşturulan komisyon 21 Şubat 2015’te Mülkiyeliler Birliği’nde bir araya gelerek ortak bir deklarasyon hazırladı. 

ŞİDDET, TECAVÜZ VE CİNAYETLERE KARŞI DEKLERASYON

Kadınları Öldürmek Eşitlikçi Toplum Anlayışını  Öldürmektir!

Bizler insanın kendini özgür ve eşit bir şekilde ifade etme, nasıl yaşayacağını, davranacağını, giyineceğini, konuşacağını belirleme, eşitlikçi bir toplumsal ortamda kendini gerçekleştirme ve var olma hakkına koşulsuz bir şekilde sahip olduğuna inanıyoruz.

Kadınlar, çocuklar ve LGBTİ”ler uzun süredir bu haklarını kaybetmelerine yol açan ve kaynağı dinci muhafazakarlık ile yoğrulan otoriter politikalar olan, yoğun şiddetle ve saldırılarla karşı karşıyadır.

Bu saldırıları besleyen ise ataerkil ve cinsiyetçi anlayışın normalleştirilmesi ve yaygınlaştırılmasıdır.

Bu şiddet, türlü biçimlerde günlük hayatın dokusuna sızmakta ve karşımıza  kadın cinayetleri, tecavüz ve istismar olarak acı sonuçlarıyla çıkmaktadır.

Bu şiddet kimi kez siyasi aktörlerin meydan mitinglerindeki hezeyanlarında, kimi kez din adamlarının akıl dışı ve ölçüsüz yorumlarında, kimi kez kamusal alandaki aleni tacizlerde, cinayetlerde karşımıza çıkmaktadır.

Kadını değersizleştiren, eğitim hakkını elinden alan, toplumsal yaşamdan ve çalışma yaşamından koparan ve sadece aile içindeki görevleri üzerinden tanımlayan bu sistematik saldırıların üstesinden gelmek için, biz aşağıdaki emek meslek örgütleri, sendikalar,  üniversiteler ve kadın örgütleri dayanışmak amacıyla bir araya geldik.

Yapılan toplantı sonucunda ortaklaştığımız saptamaları kamuoyuyla paylaşarak, takipçisi olacağımızı ilan ediyoruz:

1-         Kadın düşmanı, muhafazakar ve eril dil, bu dili benimseyen hükümet yetkilileri, bürokratlar, kanaat önderleri, din adamları ve akademisyenler tarafından derhal terk edilmelidir.

2-         Medya, cinsiyetçi ve eril söylemlere içeriklerinde yer vermemeli, saldırıya uğrayan kadın, çocuk ve LGBTİ”lerin beden bütünlüğüne ve kişilik haklarına saygılı yayın yapmalıdır.

3-         İstanbul Sözleşmesi, acilen iç hukuka yansıtılacak düzenlemeler ile uygulanabilir hale getirilmelidir.

4-         Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yerine Kadın Bakanlığı kurulmalı ve bakanlık toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarını üstlenecek biçimde yapılanmalıdır.

5-         Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, bakanlığının görev alanına giren sorunların çözümsüzlüğündeki siyasi sorumluluğunu üstlenerek görevini bırakmalıdır.

6-         İdam cezası insanlığa karşı devletin işlediği bir suçtur,  karşıyız.

7-         Kadın, çocuk ve LGBTİ cinayetlerinin failleri, iyi hal ve haksız tahrik indiriminin dışında tutulmalı; en ağır hukuki yaptırımlarla cezalandırılmalıdır.

8-         Şiddetin önlenmesi teknik bir mesele değildir! Kadın ve erkeği ortak toplumsal yaşamında birbirinden koparacak, insanın beden bütünlüğüne ve onuruna aykırı her tür teknik sözde çözüm önerilerini reddediyoruz.

9-         Toplumsal cinsiyet eşitliği dersinin müfredatta yer aldığı karma, laik ve bilimsel bir eğitim uygulanmalıdır.

10-       Toplumsal cinsiyet eşitliği  anlayışını güçlendirecek ve kadın, çocuk ve LGBTİ”lere yönelik şiddet ve saldırıları önleyecek acil bir Eylem Planı hazırlanarak yürürlüğe konmalıdır.

Kadın Cinayetleri Münferit Değil, Politiktir!

Yasta Değil İsyandayız!

TTB KADIN HEKİMLİK VE KADIN SAĞLIĞI KOLU