8 Mart 2012’de Kadınların Dayanışması Her Zamankinden Daha Önemli!

Türk Tabipleri Birliği Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yazılı basın açıklaması yaptı. 

7 Mart 2012

 BASIN AÇIKLAMASI

 8 Mart 2012’de Kadınların Dayanışması Her Zamankinden Daha Önemli!

Kadınların tarihi zorlu hak mücadeleleri ile doludur. Kadınların emekleri, bedenleri ve özgürlükleri için verdikleri mücadeleler, cadı ve şeytan yakıştırmalarıyla örtülmek istenmiştir. Bu mücadelenin bize öğrettiği en önemli gerçek, kadın dayanışmasının anlamıdır.

8 Mart 1857 New York’ta 40.000 dokuma işçisinin daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladığı, sermayenin emek sömürüsüne başkaldırdığı gündür. Polis işçilere saldırmış, işçiler fabrikaya kilitlenmiş, çıkan yangında işçilerin fabrika önüne kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can vermiştir. İşçilerin cenaze törenine 100 bini aşkın kişi katılmıştır. 51 yıl sonra 8 Mart 1908’de yine New York’ta işçi kadınlar oy hakkı, çocuk işçiliğine son gibi taleplerle yürümüşlerdir. 26-27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka’nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, ölen kadın işçiler anısına 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak anılması önerisini getirmiş ve bu öneri oybirliğiyle kabul edilmiştir.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü; bugün bizim için kutlama değil, isyanımızın günü. Erkek devletin karşısında, patriyarkal kapitalizmin karşısında bütün cinsiyetçi politikaları bir kere daha haykırma günü. Biz kadın hekimler için, hem kendimiz hem de mesleğimiz gereği tanıklık ettiğimiz bütün kadınlar adına hesap sorma günü.

2012 Türkiye’sinde kadınlar hâlâ her türlü ayrımcılık ve baskı karşısında yaşama ve var olma savaşı vermektedir. İşsizliğin, yoksulluğun, gözaltıların ve savaşın en çok kadınlarda yıkım yarattığı; Van depreminin ardından ağır kışla birlikte kader gibi dayatılan açlığın, yoksulluğun, hastalıkların, ölümlerin ve zorunlu bırakıldıkları göçün yine en çok kadınları ezdiği gerçeği karşısında hem kadın hem de hekim olarak öfkeliyiz.

Yürütülen aile ve sağlık politikaları, aileyi güçlendirmek adına birey olarak kadınları gözden çıkarmaktadır. Kadın bedeni üzerindeki erkek egemenliğinin en ileri düzeyi olan sistematik kadın cinayetlerini münferit gören anlayışa; her gün beş kadının öldürülmesine sessiz kalan erkek-devlet-yargı işbirliğine; kadına yönelik şiddet davalarında erkeklere “Haksız Tahrik İndirimi” uygulanmasına; kadın örgütlerinin yoğun emek ve zaman harcayarak hazırladıkları yeni şiddet yasa tasarısıyla ilgili önerilerin değersizleştirilmesine ve yasanın adının bir çırpıda “Aileyi Koruma” yasası olarak değiştirilmesine öfkeliyiz.

Tecavüz davalarında tecavüz çeteleri tutuklanmamakta, aklanmaya çalışılmakta, bunlar yetmezmiş gibi mağdur kadınla dayanışma gösteren kadın örgütleri hedef alınmaktadır. Şikâyete gelen kadın sığınmaevi yerine katiline teslim edilmektedir. Kadının beyanını esas almayan bütün cinsiyetçi kuşatmaya öfkeliyiz.

Kadınların ücretli – ücretsiz emek kıskacında esnek ve güvencesiz çalışmaya mahkum edilmesine; güvenceleri olmadan tarım, temizlik, atölye işçisi olarak çalıştırılırken sağlık için risk oluşturan koşullar yüzünden can vermesine; kadınları eve kapatmanın, ucuz işgücü yaratmanın ve erken yaşta evliliğin önünü açmanın bir yolu olarak önerilen 4+4+4 yasa tasarısına; ev içi emeği tanımlanmayan ve eşdeğer işe eşit ücret ödenmeyen cinsiyetçi ekonomik politikalara öfkeliyiz.

Kadın sağlığı alanında mücadele eden biz kadın hekimler; güvencesiz ve esnek çalışmaya, kadına yönelik şiddete, kadın cinayetlerine, kadınlara yönelik her türlü baskı ve ayrımcılığa karşı kadın dayanışmasının bir parçası olduğumuzu ve mücadeleye devam edeceğimizi duyuruyoruz.

Yaşasın Kadın Dayanışması!

 TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
KADIN HEKİMLİK VE KADIN SAĞLIĞI KOLU