Mehmet Murat Çalık ile Tedavi ve Kontrolleri Cezaevleri Koşullarında Sürdürülemeyen Tüm Ağır Hasta Mahpuslar Serbest Bırakılmalıdır!
Devletin; özgürlüğünden alıkonulan bireyleri, bütün alıkonulma merkezlerinde insan hakları ve sağlık hizmeti sunumu açısından “tutuklu ve hükümlülerin muayenelerinin de diğer hastalar gibi, kişilik haklarına saygı gösterilerek hekimlik sanatını uygulamaya elverişli koşullarda yapılması; hastaların ırk, dil, din, mezhep, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, ekonomik ve sosyal durum ile benzer farklılıklarının dikkate alınmaması; her türlü tıbbi müdahalenin hastanın mahremiyetine saygı gösterilmek suretiyle yerine getirilmesi” temel kuralına mutlak surette uyması yasal mevzuatta ve uluslararası bildirgelerde tanımlanmış bir zorunluluktur. Gerekli sağlık hizmetinin sunulmaması ve ölümün gerçekleşmesi halinde yaşam hakkının ihlal edildiğine dair birçok Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı bulunmaktadır.
Ölümcül hastalığı olan mahpusların tıbbi bakım ve tahliye sonrasındaki tıbbi desteklerinin insan haklarına saygılı biçimde karşılanması devlete ait bir sorumluluktur. Ayrıca tanılama ve tedavi süreçlerinin bir ceza aracı olarak kullanılmaması, hastaların düzenli olarak izlenmeleri ve yakınlarıyla görüşebilmeleri konusunda insani bir yaklaşımın esas alınması önemlidir.
Mehmet Murat Çalık nezdinde tüm hasta mahpusların sağlık hakkına ulaşımlarında yaşadıkları ve kamuoyuna yansıyan olumsuz haberleri üzüntü ile izlemekteyiz.
Mehmet Murat Çalık’ın mevcut sağlık raporları doğrultusunda tahliyesi ve tutuksuz yargılanması mümkünken, Adli Tıp Kurumu sürecinin işletilmesi ve sonucunun beklenilmesi durumun ivediliği bakımından sağlık hakkının ihlali sonucunu doğuracaktır. Sağlık durumu cezaevinde kalmaya uygun olmadığı belirtilen Mehmet Murat Çalık’ın ailesinin yaşadığı yer olan İstanbul’dan İzmir’deki bir cezaevine nakli, tedavisini ve takibini yapan hekiminden uzakta, üstelik cezaevi koşullarında tedaviye zorlanması, ayrıca cezaevlerinden sağlık kuruluşlarına sevk koşullarının yarattığı zorluk ve gecikmeler de göz önüne alındığında hasta hakları yönetmeliğine de aykırı bir durum ortaya çıkmaktadır. Ayrıca ağır hasta mahpusların; Türkiye’nin dört bir yanından kelepçeli bir halde İstanbul Adli Tıp Kurumu’na, fiziksel koşulları kötü olduğu bilinen ring araçları ile tekli oturma yerlerinde, kilitli bir şekilde, fiziksel gereksinimlerinin yeteri kadar karşılanamadığı koşullarda götürülmesinin de bir insan hakları ihlali olduğunu tekrar hatırlatmak istiyoruz.
Sadece kamu vicdanını yaralamakla kalmayan bu durum aynı zamanda kişilerin Anayasa ile güvence altına alınan yaşam ve sağlık haklarının açık biçimde ihlali anlamına gelmektedir.
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 16/3. maddesi uyarınca hapis cezasının infazının hastalık nedeniyle ertelenmesine dair son karar Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ya Adli Tıp Kurumu tarafından ya da Adalet Bakanlığı'nın belirlediği tam teşekküllü devlet hastaneleri ve üniversite hastaneleri sağlık kurulları tarafından düzenlenen ve fakat yine Adli Tıp Kurumu tarafından onaylanan rapor üzerine verilmektedir. Bu uygulama Adli Tıp Kurumu’nun kararlarını ön plana çıkarmakla birlikte diğer tam teşekküllü devlet hastaneleri ve üniversite hastanelerinde düzenlenen raporları işlevsiz kılmaktadır.
Adli Tıp Kurumu; bir yandan tek elden tüm Türkiye’deki ağır hasta mahpusların raporlarını incelemek zorunda kaldığından iş yükü artmakta, diğer yandan etkin bir denetiminin yapılamaması nedeniyle kamuoyu vicdanında güvenilirliği azalmış ve hakkında şaibeler bulunan bir devlet kurumu olarak anılmaktadır. Geçmişte cezaevinde sağlık koşulları nedeniyle kalamayacak durumda olup Adli Tıp Kurumu tarafından aksi yönde raporlanan hasta mahpusların yaşamını yitirdiği bilinmektedir.
Adli Tıp Kurumu bir an önce Adalet Bakanlığı bünyesinden alınıp bilimsel ilkelerle hareket eden tarafsız, bağımsız ve denetime açık bir kurum haline getirilmelidir.
Mehmet Murat Çalık ve diğer tüm ağır hasta mahpusların tanı ve tedavilerinin insan onuruna ve hasta haklarına yakışır bir şekilde yapılması ve bunun için gereken yasal düzenlemelerin bir an önce çıkarılması gerektiğini hatırlatmak istiyoruz.
Türk Tabipleri Birliği İnsan Hakları Kolu
Adlı Tip Uzmanları Derneği