Pandemide Merak Ettiklerimiz #29 - Ahmet Soysal ile Salgının Ekolojik Boyutu

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Pandemi Çalışma Grubu’nun haftada bir kez yayımladığı “Pandemide Merak Ettiklerimiz” programının 29’uncusuna TTB Halk Sağlığı Kolu Yürütme Kurulu Üyesi Dr. Ahmet Soysal konuk oldu.

Pandemilerle ekolojik yıkımın arasında yakın bir ilişki olduğunu söyleyerek konuşmasına başlayan Soysal, salgınların ardında küresel iklim değişikliğinin bulunduğunu belirtti. Pandemilerin ortaya çıkmasındaki diğer etmenlerden de bahseden Soysal, tarım arazilerinin genişletilmesiyle birlikte yabani yaşamdaki canlılarla insanların yakın temasının arttığına vurgu yaptı. İnsanların yabani hayattaki canlılardan aldığı virüsleri kentlere götürdüğünü, bunun da virüslerin yayılmasına neden olduğunu söyleyen Soysal, toplumlardaki eşitsizlikleri salgınların üçüncü nedeni olarak değerlendirdi. Soysal, Güneydoğu Asya’da pandemilerin ortaya çıkmasının tesadüf sayılamayacağını, salgınları ortaya çıkaran koşullara bu bölgelerde sıklıkla rastlanıldığını da sözlerine ekledi.

Soysal konuşmasında pandemi sürecindeki bazı uygulamaların ekolojik krizi daha da derinleştirebileceğini belirterek, özellikle maske ve dezenfektan kullanımının hatalı olduğunun altını çizdi. Dezenfektan yerine sabun kullanılabileceğini, yapılan araştırmalarla da bu gerçeğin ortaya konulduğunu söyleyen Soysal, dezenfektanların havaya, toprağa ve suya karıştığını bunun ekolojiye etkilerinin uzun vadede görüleceğini vurguladı. Maskelerin tıbbi atık olarak değerlendirilmesi gerektiğini fakat kamunun maskelerin kullanılması konusunda gerektiği kadar sorumlu davranmadığını belirten Soysal, kullanılmış maskelerle her yerde karşılaşıldığını, bu maskelerin tüm canlıların sağlığını riske attığının altını çizdi.

Sermaye sınıfının pandemiyi bir fırsat olarak değerlendirdiğini açıklayan Soysal, “İnsanlar yaşam mücadelesini sürdürdü. Pek çok insan bu dönemde işini kaybetti, ekonomik olarak zor durumda kaldı, temel ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma geldi. İnsanlar bu haldeyken sermaye salgını kâra çevirmenin peşinden koştu. Sokağa çıkma kısıtlamalarının, toplanma kısıtlamalarının olduğu bu dönemde doğal sit alanlarının derecesi değiştirildi, bu alanlar imara açıldı. Bu ülke, pandemi döneminde en büyük darbeyi ekolojik yıkımda aldı. Ege, Karadeniz, Akdeniz bölgelerindeki gelişmeleri takip ediyoruz. Pandemi bir gün bittiğinde çevremizde satılmadık, tahrip edilmedik doğal güzellikler maalesef kalmayacak. Dolayısıyla salgın döneminde sermayeden ekolojik yıkım anlamında çok büyük bir darbe yedik” dedi.

Dr. Ahmet Soysal, konuşmasında şu konuların altını çizdi:

  • Kapitalist üretim ilişkilerini dönüştürmeden ne bu salgınla ne de olası salgınlarla mücadele edebiliriz.
  • Kapitalist sistem içinde ekolojik yıkım sorununu çözmek mümkün değil.
  • Günümüzde üretim ve tüketim ilişkileri yabani hayat ve insanların sınırlarını belirsizleştiriyor. Bu durum ise COVID-19 gibi virüslerin yayılmasına neden oluyor.
  • Salgının Çin’de ortaya çıkması asla bir tesadüf sayılmamalı, çünkü o bölgedeki ekolojik yıkım ve toplumsal yaşam, COVID-19 ve benzeri virüslerin ortaya çıkmasını koşullandıran faktörlerdir.
  • Ekolojik yıkım pandemiye neden olduğu gibi, pandemideki bazı uygulamalar da ekolojik yıkımı derinleştirebilir. Maske ve dezenfektanların yanlış kullanımı bu duruma verilebilecek örneklerdir. Yanlış kullanımın çevreye ve insana olan uzun vadeli etkilerini göreceğiz.
  • Türkiye’de pandemi dönemi, sermaye sınıfına doğayı talan etmesi için önemli fırsatlar sundu. Ne yazık ki, sermaye bu fırsatı toplum ve doğa aleyhine kullandı.