Salgında Tanı Yöntemleri ve Tedaviler Piyasanın İnsafına Terk Edilemez
COVID-19 enfeksiyonunda tanı koymak için önerilen en önemli yöntem PCR testidir. Salgının ilk günlerine göre test sayıları arttırılmış ancak henüz istenen sayıya ulaştırılamamıştır. Salgınla etkin mücadele için test kapasitesinin arttırılması ve testlere erişimin kolaylaştırılması gerekirken uygulanan algoritmalarla vatandaşların test yaptırabilmesi zorlaştırılmış ve yeni kısıtlamalar getirilmiştir. Böylece kamu sağlık kurumlarında test yaptıramayan vatandaşlar zorunlu olarak özel sağlık kuruluşlarına yönel(til)miştir. Pandemi yönetiminde olmazsa olmaz olan yaygın test önerisi bakanlık tarafından uygulanmadığı gibi tüm hastanelerde ücretsiz olması gereken testlere özel hastaneler için fiyat belirlenmiş ama uygulamada belirlenen fiyatın üzerinde bir fiyat alınarak ile vatandaş daha da mağdur edilmiştir. Vatandaşın mağduriyeti sadece PCR testi için verdiği ekstra ücret ile de bitmemektedir. Özel hastanelerde testi pozitif çıkan hastadan “muayene katkı payı”, yoğun bakım hastalarından ise veri girişleri farklı girilerek para talep edilmesi bu mağduriyetleri arttırmaktadır.
COVID-19 vakalarındaki artış sonucu kamu hastanelerinde yer bulamayan, kalabalık ortama girme endişesi yaşayan vatandaşın özellikle büyük şehirlerdeki özel hastanelere yönel(til)mesi sonucu özel hastanelere olan talep giderek artmaktadır.
COVID-19 şüphesi olan vatandaşların özel hastanelerde test yaptırmak istediklerinde Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği fiyatın üzerinde ücret ödedikleri artık herkes tarafından bilinmektedir. Eylül ayından itibaren vaka sayısının artması ile birlikte özel hastaneler, COVID-19 hastalığıyla mücadelede yeniden hasta bakmaya başlamıştır. Özel hastanelerde virüs şüphesi ile PCR testi yaptıran vatandaşların test sonucu pozitif çıkması durumunda coronavirüs tedavisine başlanılması halinde muayene katılım payı ve ilave ücret ödenmemesi Sağlık Bakanlığı genelgelerinde yer almasına rağmen PCR testi pozitif çıksa dahi hastadan muayene katkı payı ve test ücreti talep edilmektedir. PCR incelemesi ve “muayene ücreti” birlikte alınıyor diyerek fırsatçı yöntemler ile genelgeyi uyguladıklarını iddia etmektedirler. Hastanın yatışı gerekmesi halinde ise hastaların yoğun bakıma yatırılmadan servislerde tedavi edildiği ve veri girişleri farklı girilerek ücret talep edildiği bilinmektedir.
13.4.2020 tarihli ve 2399 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile hastanın uyruğuna, sosyal güvencesi olup olmadığına ve numunenin özel hastaneden veya kamu hastanesinden gönderilmiş olmasına bakılmaksızın “test, kit, ilaç ve ekipmandan ücret alınmaması gerektiği” belirtilmesine rağmen, 9.5.2020 tarih ve 31122 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin 5. maddesinde; “COVID-19 testleri tanımlanmış ve testlerin fiyat tarifesi belirlenmiş, Ek-2B hizmet başı işlem puan listesine eklenen COVID-19 testleri pandemi süresince tüm branşlar tarafından istenilmesi halinde test ücretlerinin SGK tarafından karşılanacağı” belirtilmiştir.
Sağlık Uygulama Tebliği’nde 9.4.2020 tarihli ve 31094 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan değişiklik tebliği ile acil hal tanımı; “Pandemi süresince pandemi olgularına yönelik tanı ve tedavileri kapsamaktadır. Bu nedenle sağlanan sağlık hizmetleri acil sağlık hizmeti olarak kabul edilir” şeklinde değiştirilmiştir. Bu bağlamda genel sağlık sigortası hak sahiplerinin tedavi giderleri ile genel sağlık sigortası tescili olmakla birlikte prim ödeme gün sayısının yetersiz olması veya prim borcu bulunması nedeniyle sağlık hizmeti alamayanların coronavirüs tedavisine ilişkin giderler acil hal kapsamında Sosyal Güvenlik Kurumu’na fatura edilmelidir. Pandemi sona ermediğine göre genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler için istenen COVID-19 testlerinin ücreti kurumla sözleşmeli tüm sağlık kuruluşlarına SGK tarafından ödenmesi gerektiğinden kişilerden herhangi bir işlem adı altında ücret alınması yasal olmamasına rağmen ve COVID-19 testlerinin ücreti tüm kamu sağlık tesisleri ve özel sağlık kuruluşlarına zaten SGK tarafından ödenmekte ya da ödenmesi gerekmesine rağmen, özel sağlık kuruluşlarına başvuran vatandaşlardan gerek test için gerekse de yoğun bakım ücreti adı altında ödeme alınmaktadır.
Sağlık Bakanlığı, pandemi sürecini yönetememekte ve denetleme de dahil olmak üzere sorumluluklarını yerine getirmemektedir. COVID-19 tanı testlerinin piyasanın insafına bırakılması, denetlenmemesi sonucu birçok laboratuvar ve sağlık kuruluşu COVID-19 test işlemlerini gelir kapısı haline getirerek kontrolsüz ve uygunsuz işlem yapmaktadır. Bu uygulamalar nedeniyle toplumun büyük bir çoğunluğu testlere ulaşamamakta, tedavi alamamakta ya da kalabalık kamu hastanelerinde kuyrukta beklemektedirler. Sağlıkta eşitlik ilkesini çiğneyen, COVID-19 testlerini ve tedavilerini piyasanın insafına terk eden bu politikalar kabul edilemez. Bu nedenle;
- Kamu veya özel hiçbir hastane/sağlık kuruluşu COVID-19 testleri için hiçbir vatandaştan 2399 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ve 9.4.2020 tarihli Sağlık Uygulama Tebliği hükümlerine göre COVID-19 öntanı/tanılı hastalardan hiçbir suretle yapılacak herhangi bir işlem/girişim/tetkik/tahlil için yasal olarak ilave ücret alamaz. Bu kararların derhal uygulanması için gerekli adımlar atılmalı ve denetlenmelidir.
- Ücretsiz tanı ve tedavi yalnızca PCR pozitif vakalar için değil klinik ve radyolojik olarak COVID-19 bulguları gösteren vakalar için de uygulanmalıdır. PCR testi negatif olan ve COVID-19 tedavisi başlanan yurttaşlardan özel sağlık kuruluşları ek ücret talep etmemelidir. Bunun için 2.4.2020 tarihinde Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan Bilimsel Danışma Kurulu Çalışması COVID-19 Rehberinde yapılacak değişiklikle olası/kesin vaka tanımını değiştirilerek ödemenin SGK tarafından yapılması sağlanmalıdır.
Türk tabipleri Birliği Merkez Konseyi