TIP EĞİTİMİNDE KRİZ

Türk Tabipleri Birliği'nce 27 Mart 2009 günü, tıp fakültelerinin dekan ve dekan yardımcıları, uzmanlık dernekleri temsilcileri ile öğretim üyelerinin katılımıyla gerçekleştirilen "Tıp Fakülteleri/Tıp Eğitiminde Kriz Çalıştayı"nın sonuç bildirgesi ve çalışma grupları sonuçları açıklandı.

SONUÇ BİLDİRGESİ

 

ü Tıp fakülteleri bugün ciddi bir krizin içindedir.

ü Plansız biçimde, alt yapı olanakları oluşturulmadan, öğrenci sayısı eğitim kalitesini tehlikeye şeklide kontenjanlar ve tıp fakültesi sayısı artırılmıştır.

ü Tıp Eğitimi Anabilim Dallarının Tıp Fakültelerinde kapatılarak Sağlık Bilimleri Enstitülerine bağlanması tıp eğitimi niteliğini olumsuz etkileyecektir.

ü Tıp fakülteleri için yürütülmekte olan norm kadro çalışması ile akademik kadro temini ve geçişleri engellenmiş, akademisyenlerde ciddi kaygı ve motivasyon eksikliği yaratılmıştır.

ü Hekimler için yürürlükte olan zorunlu hizmet şimdi de rotasyon adı ile öğretim üyelerine bir kez daha uygulanmaktadır.

ü Bunun yanı sıra tıp fakültelerinin finansman yapısı değiştirilerek kamusal destek azaltılmakta, tamamen döner sermayeye bağımlı kılınmaktadır. Sonuçta akademik merkezlerin işletmeye dönüştürülmesi bilimsel mali sıkıntılar doğurmaktadır.

ü Bu finansal yapı içerisinde tam gün çalışma sistemine geçilmesi ve bunun performans sistemi ile döner sermaye gelirlerinden karşılanması planlanmaktadır. Bu durumda akademik merkezler eğitim ve araştırma işlevlerinden daha da uzaklaşarak iyiden iyiye hizmet hastanelerine dönüşecektir.

ü Tüm bu süreci aslında bir piyasalaştırma süreci olarak tanımlamak mümkündür. Sağlık Bakanlığı rekabete dayalı piyasa yönelimli sağlık hizmeti sunumu için gerekli düzenlemeleri yaparken YÖK de aynı doğrultuda üniversite yapılanmasını değiştirmektedir. Bu durumda krizin öncelikle tıp fakültelerinde hissedilmesi tesadüf değildir. Sağlık Bakanlığı ve YÖK çalışmalarının kesişme alanı olarak tıp fakülteleri öncül bir alarm noktası oluşmuştur.

 

Aslında tıp fakültelerinde bugün daha görünür olan kriz üniversitelerin krizidir.

 

Yukarıda her biri ayrı ifade edilen ancak bir bütünün parçaları olan

ü rotasyon,

ü plansız tıp fakültesi açılması,

ü tıp fakültesi öğrenci sayısı artışı,

ü norm kadro,

ü tam gün çalışma gibi girişimlerin üst başlığı olarak;

§ üniversitelerin piyasalaşma sürecini durdurma yönündeki çabalarımız bu dönemde özel önem taşımaktadır. Bununla birlikte nitelikli tıp eğitimini ve bilim üretimini destekleyen, toplum yararına olacak işlevlerimizi öne çıkarmak vazgeçilmez bir sorumluluğumuzdur.

 

Sonuç olarak tıp fakülteleri öğretim üyeleri olarak varlık nedenimiz nitelikli tıp eğitimini sağlamaktır. Türkiye'de nitelikli tıp eğitiminin yolu hesapsız plansız şekillendirilen süreçlerin peşinde zorunlu rotasyonla öğretim üyelerini tüketmekten değil, tanımlanan zeminde planlı, sistemli ortak çabalarımızdan geçecektir.