Temmuz-Ağustos 2021 Orman Yangınları Değerlendirme Raporu

28 Temmuz 2021’de başlayan orman yangınları, başta Akdeniz ve Ege olmak üzere Marmara, Batı Karadeniz, Güneydoğu Anadolu bölgelerinde farklı noktalarda görülmüştür. Yangınlar ağırlıklı olarak Antalya, Adana, Muğla gibi pek çok il, ilçe ve köyleri 16 gün içinde etkisi altına almış, zaman zaman yerleşim alanlarını da tehdit etmiştir. 

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ve yerel yönetim bilgilerine göre 53 ilde çıkan 275 orman yangınında; 62 helikopter, 15 yangın söndürme uçağı, dokuz insansız hava aracı, bir insansız helikopter kullanıldığı belirtilmiştir. 850 arazöz ve su tankeri, 450 iş makinesiyle söndürme çalışmalarına karadan destek sunulduğu ve 5250 personelin müdahaleye katıldığı bilgisi de paylaşılmıştır. Azerbaycan, Rusya, İspanya, Hırvatistan, Ukrayna, Katar ve İran’dan yangına havadan müdahale için uçak, helikopter, ekipman ve malzeme desteği geldiği yine paylaşılan bilgiler arasındadır.

Hazırlıksız yakalanılan bu zor günler, aşağıdaki gibi pek çok tartışmayı da beraberinde getirmiştir:

  • İklim krizinin getireceği sorunların tahmin edilmesine rağmen iktidarın önlem almaması ve bu kriz ile sayısı her yıl artan orman yangınları gerçeğine Orman Bakanlığı’nın hazırlıksız olması, 
  • Kurumların “acil eylem planları”nın uygulanamaması,
  • Yangın söndürme çalışmalarında Tarım ve Orman Bakanlığı ile yerel yönetimler arasında işbirliği ve yetki sorunları,
  • Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yangına müdahalede yetersizliği,
  • Türk Hava Kurumu’nun (THK) elindeki uçakların atıl bırakılması ve envanterinde bulunan yangın söndürme uçaklarının akıbeti

 

Tüm bu süreçte bir tarafta çözüm üretmekten uzak “suç” ve “başarı” üzerinden yapılan tartışmalara; bir tarafta çırpınan, evi yanan yurttaşların mağduriyetine tanık olunmuştur.

Türk Tabipleri Birliği (TTB); 29 Temmuz 2021’de yangın bölgelerinde var olan durumu değerlendirerek konuya yönelik hızlı değerlendirme raporlarını yayımlamıştır.

Yangını izleyen üç aylık süreçte; iyileştirme çalışmalarını halk sağlığı ve çalışan sağlığı açısından incelemek, sağlığın parametreleri konusundaki değişimleri görmek için 7-22 Ekim 2021 tarihleri arasında yangın bölgeleri Adana, Antalya ve Muğla’da il tabip odası başkanları, yönetim kurulu üyeleri, olağandışı durumlarda sağlık hizmetleri kol-komisyon aktivistlerinden oluşan TTB heyeti tarafından yeniden ziyaret edilmiştir.

TTB heyeti buralarda il-ilçe belediye başkanları, yerel yönetim sağlık daire başkanları, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı il müdür ve müdür yardımcıları, itfaiye dairesi başkanları, ilçe sağlık müdürleri, aile sağlığı merkezlerindeki (ASM) hekimler, hemşireler, muhtarlar ve yerel halk ile görüşmüştür. 

Yangın Alanları

ADANA:

28 Temmuz-2 Ağustos 2021 tarihleri arasında 21 farklı noktada başlayan yangın Karaisalı, Ceyhan, Feke, Kozan, İmamoğlu Üçtepe mevkiinde mahalleleri etkisi altına almış; 4150 hektar orman alanı yanmıştır. 

  • Yangından etkilenen 250 kişiden 5’inin hastaneye kaldırıldığı; can kaybı yaşanmadığı; sağlık hizmetlerinde aksama görülmediği; yangın bölgesinden 3322 kişinin tahliyesinin sağlandığı son paylaşılan bilgilerdir.
  • Büyükbaş ve küçükbaş 41 hayvan  canını yitirmiştir.
  • İlçelerde (Aladağ’da 24 ev, Kozan’da 37 ev) toplam 68 ev tamamen yandığı; üç müştemilat, yedi ahır, bir depo kullanılamayacak ölçüde hasar gördüğü yine son paylaşılan bilgiler dahilindedir.

 

MUĞLA:

29 Temmuz 2021’de Marmaris ile başlayıp Milas, Bodrum, Kavaklıdere, Menteşe, Seydikemer, Datça, Fethiye, Dalaman, Köyceğiz ve Yatağan’a kadar genişleyen; 15 gün içinde 8’i büyük toplam 75 yangın meydana gelmiş, 70 bin hektar alan yanmıştır.

Yangının yaklaştığı Milas Kemerköy Termik Santralinde önlem olarak hidrojen depoları boşaltılıp çevresinde var olan yangın bandı genişletilmiştir. Yangın aynı bölgede bulunan Yeniköy Termik Santralini etkilememiştir.

Marmaris Mazı, Turunç ve Milas konutlara en yakın yangın noktalarıdır. 

Yangında son paylaşılan bilgilere göre;

  • Yaklaşık 38 bin kişi tahliye edilmiş,
  • 23’ü doğrudan toplam 165 köy etkilenmiş,
  • 672 kişi hafif etkilenip ayaktan tedavi almış, 15 kişi kırık ve yaralanmalar nedeniyle hastaneye yatırılmış,
  • 1 kişi hayatını kaybetmiş,
  • 166’sı hafif toplam 385 hasarlı bina, 286’sı hafif toplam 562 bağımsız bölüm zarar görmüş, 
  • 35 büyükbaş, 980 küçükbaş, 1000’in üzerinde kümes hayvanı, 4500 arılı kovan kaybedilmiş,
  • Tarım alanlarında 623 bin zeytin ağacı, 20 bin narenciye ağacı, 786 dekar tarım arazisi, 18 ton buğday, 442 ton kaba ve kesif hayvan yemleri zarar görmüştür.

 

ANTALYA:

28 Temmuz-11 Ağustos tarihleri arasında Manavgat, Taşağıl, Akseki, Gündoğmuş mevkilerinde çıkan orman yangınlarında 60 bin hektar kırsal alanla birlikte 75 bin hektar alan yanmıştır. Yangında 44 mahalle tahliye edilmiştir.

Bu bölgedeki yangın ile ilgili son paylaşılan bilgilere göre ;

  • 3 bine yakın bağımsız bina hasar görmüş; 220 bina tam hasarlı, 600 bina orta hasarlı olarak saptanmış,
  • 7 kişi yaşamını yitirmiş, 250 kişi yaralanmış,
  • 263 büyükbaş, 2783 küçükbaş, 1441 arılı kovan ve pek çok yaban hayvanı canını yitirmiştir.

 

TUNCELİ:

31 Temmuz- 30 Ağustos 2021 tarihleri arasında Tunceli’de Merkez, Hozat, Nazimiye, Pülümür ilçelerinde 20 civarında yangın meydana gelmiştir. Beş gün boyunca 400’e yakın bölge yerel halk tarafından yangın söndürülmeye çalışılmış; bir hafta sonra medya ve sosyal medyada yangının gündem yapılması üzerine 11. günde söndürmek için helikopterler devreye sokulmuştur. Valilik, il afet müdürlüğü, il orman müdürlüğü konuyla ilgilenmişlerdir. Aynı tarihlerde valilik; Hozat bölgesinde operasyon yapıldığını açıklamıştır.

  • Yangından etkilenen orman alanı bilinmemektedir. 
  • Yangında can kaybı olmadığı bilgisi paylaşılmıştır.
  • Bölgede bulunan başta dağ keçisi olmak üzere yaban hayvan kaybı ile ilgili bilgiye ulaşılamamıştır.
  • Yangın ve yoğun dumandan en çok etkilenen yaylacılar ve arıcılar olmuştur. 

 

Konut Sorunu

Yangın sonrası evi oturulamaz hale gelen vatandaşlar için AFAD ve belediyeler tarafından yurt vb. yerlere geçici yerleştirmeler yapılmıştır. Köylerde AFAD tarafından kurulan konteyner evler vatandaşın isteği üzerine yanan evlerinin yanına taşınmış, evlere elektrik ve su bağlanmıştır.

Fotoğraf 1: Hasar gören evlerin yanına konan konteynerler

Fotoğraf 2: Konteyner

Fotoğraf 3: Konteyner

Yanan iskân alanlarında toprak tesviyesi ve kanalizasyon çalışması yapıldığı görülmüştür:

Fotoğraf 4: İskân alanlarında yer alan topraklar

Fotoğraf 5: Toprak tesviye çalışmaları

Manavgat Evrenseki bölgesinde afetzedeler için konut yapılmak üzere prefabrik şantiyelerin kurulduğu görülmüştür:

Fotoğraf 6: Evrenseki’de kurulan prefabrik şantiyeler

1200 konutluk ihalenin birim başına 250-300 bin TL’den yerel olmayan beş firmaya verildiği, 300 gün içinde teslim edileceği öğrenilmiştir. Konutların maliyetinin %40’ının devlet, %60’ının vatandaş tarafından karşılanmasının planlandığı öğrenilmiştir. Ancak görüşülen yurttaşlar; ödenecek ücretin miktarı bilinmediğinden bu sözleşmeye henüz imza atmadıklarını belirtmişlerdir. 

Marmaris köylerinde ise yanan evinin yerine yeni konut yapılmasını talep eden vatandaşların; talep belgesiyle ödeme taahhüdünün aynı  kâğıtta[1]olduğunu, yapılacak evlerin ödeyecekleri %60 bedelin ne kadarı olduğunu bilmeden tek imza ile imzaladıklarını ve borçlandıklarını üzüntü içinde anlatmışlardır.

Yaylalardan dönüşün başlaması üzerine ahır sorunu yaşayacak köylüye ahır yapım sözü verilmiş, belediye 200 ahırı köylüye teslim etmiştir. 

Antalya İl Tarım Müdürlüğü; zarar gören tarım aletleri için “gelecek ödenek ölçüsünde” yardım yapacağını, kümes hayvanları dışındaki hayvanlarla ilgili zararın %90’ının karşılandığını bildirmiştir.

Muğla’nın Marmaris ilçesine bağlı köy ziyaretlerinde belediyenin vatandaşlarla tarım, tohum destek toplantıları düzenlediği görülmüştür. Belediyenin köylere 315 ton yem desteğinde bulunduğu bilgisi alınmıştır. 

Yangın sonrası acil durum tespitleri sonucunda ihtiyaç sahiplerine 10 bin- 50 bin TL arasında devlet yardımı yapıldığı bilgisi vatandaşlar ve sosyal hizmetler müdürlüğü tarafından verilmiştir.

Sağlık 

Son paylaşılan bilgilere göre 28 Temmuz-12 Ağustos 2021 tarihleri arasında çıkan, yer yer oturum alanlarını da tehdit eden yaygınlarda; Marmaris’te bir gönüllü yurttaş, Antalya’da ikisi orman işçisi yedi yurttaş olmak üzere sekiz yurttaşımızı yitirdik. 

14 Ağustos’ta Kahramanmaraş’ta çıkan yangına müdahale ederken düşen Rus yangın söndürme uçağında beş Rusya, üç Türkiye vatandaşı olmak üzere sekiz kişi hayatını kaybetmiştir. 

Yüzlerce yurttaş dumandan etkilenmiş, hafif yaralanmış veya ayaktan tedavileri yapılmıştır. Çok az sayıda ciddi yaralanması (kafa travması, femur kırığı, yanık) olan vatandaşlardan şu an için hastanede yatan olmadığı bilgisi paylaşılmıştır.

Yangın başlangıcında Manavgat Devlet Hastanesi’ne yaklaşan yangın tehlikesi ve elektrik kesintisi nedeniyle sekiz yoğun bakım hastası tedbir amaçlı Alanya’ya nakledilmiştir. Hastane şu an aktif çalışmaktadır. Bölgede bulunan iki özel hastanenin hizmetlerinde aksama olmamıştır. 

Tek hekimli Evrenseki ASM yangının yaklaşması üzerine kısa süreli tahliye edilmiş, şu an çalışmalarına devam etmektedir.

Yangın bölgelerinde uzun süren elektrik kesintileri nedeniyle ASM’deki aşılar soğuk zinciri korumak amaçlı merkeze taşınmıştır.

Marmaris Turunç ASM aile hekimi, iki gönüllü hekim ile birlikte acil sağlık hizmeti vermiş; 10 gün süren yoğunluğun ardından ASM rutin çalışmasına dönmüştür. Yangın sürecinde Turunç ASM; Acil Hizmet Komuta merkezi yapılarak ambulansların hareket noktası olmuştur.

Yangınlara müdahale dışında kalan vatandaşların da pandemi tedbirlerine uymadığı gözlenmiş, il ve ilçelerde COVID-19 vaka sayısı artışı değişkenlik göstermiştir.

Muğla merkezde yoğun bakım yatakları dolarken ilçeler aynı yoğunluğu yaşamamıştır. Verilere ulaşılamadığından ildeki COVID-19 tanılı hasta sayısı tam olarak bilinmemektedir. 

Yoğun duman, kül uçuşmaları, mevsim ve yangın sıcaklarına bağlı şikâyetlerde artış sorgulanmış ancak minimal, dikkat çekici olmayan artış yanıtları alınmıştır. Bu konuda yapılacak uzun vadeli istatistiksel değerlendirme anlamlı olacaktır. 

Antalya’da COVID-19 ve yoğun duman etkisi sonucunda belirgin vaka artışı olmadığı belirtilmiş ancak sayısal verilere ulaşılamadığından ildeki COVID-19 tanılı hasta sayısı tam olarak bilinmemektedir. 

Çalışan Sağlığı

Yangın alanlarında çalışan başta itfaiye ve orman işçileri olmak üzere AFAD, Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü (UMKE), pilotlar, şoförler, ambulans görevlileri, koordinasyondan sorumlu görevliler tehlikeye bu kadar yakınken, fiziksel yaralanmalar açısından risk taşırken; hafızalarına yerleşen can ve mal kayıplarıyla da ruhsal yara almıştır. 

Çalışanları fiziksel, sosyal, psikolojik olarak korumak, çalışma ortamını en az hasarla atlatabilecek koşullara göre ayarlamak, güvenli iş ortamı yaratmak yöneticilerin sorumluluğundadır. Yönetim kadroları ve sosyal hizmet uzmanları yangında çalışan ekiplere psikososyal destek ziyaretlerinde bulunmuşlardır. Ancak psikososyal desteğin uzun süreli verilmesi gerekliliği unutulmamalıdır.

İtfaiyeciler için yangın, deprem, sel, kurtarma gibi acil müdahale gerektiren iş sahası; çok yönlü koruma da gerektirmektedir. Bu raporda; son yangınlarda yüzeysel gözlem ile dikkatimizi çeken hususları vurgulamak, uyarmak zorundayız:

  • İtfaiyeciler 24/48 saat sistemiyle; yani görev hafif ya da yoğun olsa da 24 saat çalışıp 48 saat dinlenmektedir. Dinlenme saatleri uygun görünse de acil ve yoğun dikkat gerektiren işler için 24 saat uzun bir çalışma süresidir. Bu yangında beş gece ve gündüz yangın alanında kalmış ekipler olmuştur. 
  • Çalışma sonunda ancak kendileri şikâyette bulunursa muayeneden geçmektedirler. Saatlerce ateşin, dumanın içinde kalan kişi iş sonu rutin muayeneden geçirilmelidir. Koruyucu giysilerin varlığı bu durumu ekarte etmemelidir. 
  • İş sahası tehlikeli ve kayıplarla dolu çalışanlar için; yıl ortasında psikolojik değerlendirme-destek sunulmalıdır. Çalışanlar uykusuzluk ya da başka yansımalarla baş başa bırakılmamalıdır. 
  • Meslek hastalıkları açısından; yıllık rutin muayeneleri yapan işyeri hekimlerinin hastalık ve çalışma arasındaki ilişkiyi sorgulayıcı tutum içinde olduklarını düşünüyoruz. 

 

Hava Kalitesi 

Yangınların yoğun ve uzun süreli olduğu bölgelerde; hava kalite ölçüm değerlerinin Dünya Sağlık Örgütü’nün ve Türkiye’nin ulusal mevzuatında yer alan sınır değerlerin üzerinde olduğu görülmüştür. Hava kirliliğinin en zararlı bileşenleri, çapı 10 mikrometre veya daha düşük olan parçacık maddelerdir (PM10 ve PM2.5). PM tek bir toksik madde değildir; karbon, ağır metaller, inorganik iyonlar, polisiklik aromatik hidrokarbonlar ve yerküre kökenli elementlerdir. Bu maddeler akciğerlerde lokal yangılara neden olurlar. PM2.5 akciğer hava keseciklerini geçip kana karışabilir.

Ciddi sağlık risklerine neden olduğu açıklanmış PM10 düzeyi; Manavgat’ta yangın öncesi 45.13mikrogram/metreküp ölçülmüşken, yangın sonrası 1 Ağustos 2021 tarihinde 138-143 mikrogram/ metreküp aralığında ölçülmüştür.

Özetle; yangınlar döneminde havadaki PM10 düzeyi, Türkiye’nin Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Yönetmeliği’ne göre tanımlanmış (saatlik ölçüm) sınır değerlerin üç katına ulaşmıştır. Bu kirliliği solumak, başta o bölgede olan insan ve tüm canlıları, ekosistemi akut, kronik, lokal, sistemik, kalıcı ya da geçici etkilemektedir., Bazı bölgelerde ölçüm istasyonlarının bu dönemde ölçüm yap(a)madığı görülmüş ya da başka bir ifadeyle verilere ulaşılamamıştır. Maruz kalınan kirliliğin çok daha büyük boyutlarda olacağı düşünülmektedir. Bu etkilenimlerin boyutu ve takibi ile ilgili çalışmaların yapılması önemlidir. Ancak daha önemlisi o dönemde bu etkileşimi en aza indirecek, halkın sağlığını korumaya yönelik reflekste yetersiz kalındığı gözlemlenmiştir. Özellikle gebe, bebek, solunum yolu ve kalp damar hastalığı başta olmak üzere kronik hastalığı olanlar için yapılması gereken uyarıların ciddi, ısrarlı ve zamanında yapılmaması halkın sağlığını ciddi ölçüde tehlikeye atmıştır. 

Psikososyal Destek 

Muğla’da yangın sürecinde psikososyal destek çalışmaları Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü kontrolünde gönüllülerin de katıldığı psikolog, sosyal hizmet uzmanı, öğretmen, çocuk gelişim uzmanlarından oluşturulan ekiplerle yapıldığı görülmüştür. Kadın, çocuk, yaşlılar, dezavantajlı gruplar başta olmak üzere 8798 kişiye ulaşıldığı, bu yurttaşların ihtiyaçları belirlendiği, ihtiyaçların gerekli birimlere ulaşmaları sağlandığı bilgisi verilmiştir.

Antalya Aile Çalışma Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’nün verdiği bilgilere göre; yangının ikinci gününde 16 ilden gelen destekle birlikte sosyal hizmet uzmanı, çocuk gelişim uzmanı ve psikologlardan oluşan 350 kişi (270’i kamu çalışanı ve STK gönüllüleri) sahada ihtiyaç tespiti ve yönlendirme yapmış; 1964 haneyi ziyaret edilip 3954 kişiyle görüşülmüştür. Muğla Büyükşehir Belediyesi de ayrıca psikososyal destek çalışmaları yapmıştır.

Antalya Aile Çalışma Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü çalışmalarını; “akut süreçte saha tarama çalışmasında afetten etkilenenlerin %25’ini riskli gruplar (desteğin şart olduğu gruplar; incinebilir, engelli yaşlı çocuk ve sosyal desteğe ihtiyacı olanlar) oluştururken akut dönem sonrası ve ileri düzey müdahale ile kırk günlük süreç sonunda bu oran %1’lik dilime gerilemiştir” şeklinde raporlaştırmıştır.

Sosyal Hizmetler bünyesinde alan uzmanlıkları olan çalışanların “ihtiyaç tespiti” gibi uzmanlık gerektirmeyen işlerde zaman ve enerji harcamaları eleştiri konusu olmuştur. 

Kurumlar ve vatandaşlarla yaptığımız görüşmelerde yangının yarattığı üzüntü ve kederin üzerine eklenen olumsuz durumlar şunlardır:

  • Yangının eş zamanlı çok yerde oluşu, yeniden başlaması ve yetersiz teknoloji tartışmaları yangının bitmeyecek hissini oluşturmuş, yurttaşlarda ruhsal sıkıntıyı artırmıştır
  • Yangın ile ilgili medya-sosyal medyada hızla yayılan asılsız haberler; halk arasında gerginlik yaratmış, mahallelerde silahlı nöbet tutulmasına varacak kadar tehlikeli davranışlara dönüşmüş, öfke yaratmıştır.
  • Farklı kanallarda yangınla ilgili çelişkili haberler üzüntüyü artırmıştır.
  • Yanan evini talep edenlerin “talep ve taahhüt”ün tek kâğıtta ve tek imzada gerçekleştirilmesi, bu borçlandırmada rakamların ifade edilmemesi, konteynerlara hızla elektrik, su saati takılması halk arasında tedirginlik yaratmış, güven içinde olma halini zedelemiştir. 

 

İşbirliği, Dayanışma

Olağandışı durumlara müdahale ve iyileştirme süreçlerinde; merkezi yönetim ile başta yerel yönetimler olmak üzere meslek örgütleri, sivil toplum örgütleriyle işbirliğinin zorunlu olduğu bilimsel bir gerçektir ve hayata geçirilmelidir. Teknolojide kolaylaştırıcı gelişmeler yüzümüzü güldürse de merkezi otorite koordinasyonunda yürütülen çalışmalarda işbirliği anlayışının her yıl irtifa kaybetmesi ve teknolojik gelişimlerin çok gerisinde kalınması ya da kullanılamaması üzüntü vericidir. 

Vatandaşların rutin yaşamlarına hızla geri dönebilmesi için sosyal devlet anlayışı içinde daha çok kamusal destek sunulmalıdır.

İyileştirmeye dönük açıklamalar, uygulamalar şeffaf olmalı, güven duygusu zedelenmemelidir. 

Olağandışı durumlara hazırlık bilinci hızla yaygınlaştırılmalıdır. 

Halktan gelen yardımların duygusallık içinde, yığılmalar oluşturacak şekilde yapılması yerine; olay yerinden bildirilen ihtiyaçları içermesi ve her bir parçanın etkili kullanımı koordine edilmelidir. 

Doğa olaylarının insan eliyle afetlere dönüştürülmesinin önüne geçilmeli, ekoloji bilinci kurumlarda, okullarda yaygınlaştırılmalıdır.

Yangınlardaki sayısal artışın nedeni olarak gösterilen iklim krizi; ulusal ve uluslararası alanda sorumluluklarımızı artırmaktadır.  Bu bilinç ışığında politikalar üretilmelidir. 

TTB Olağandışı Durumlarda Sağlık Hizmetleri Kolu

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi

 


[1] Afetle ilgili 7269 sayılı kanun ve risk altındaki alanların dönüştürülmesi ile ilgili 6306 sayılı kanunun 6a maddesinin birlikte yorumuyla yapılan uygulama.