Kanser taramalarında sorunlar giderilemiyor

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi ve TTB Aile Hekimliği Kolu kanser hastalığının erken tespit ve tedavi edilebilmesi amacıyla 2012 yılında uygulanmasına başlanan kanser tarama programlarındaki eksikliklerin giderilmesini istedi.

TTB’den yapılan açıklamada, kanser taramalarının başarılı olabilmesi için taramaların toplum tabanlı yapılması, herkes için eşit ve ulaşılabilir olması, taramalar için toplumun hazırlanması gerektiği vurgulandı. Taramaların asli unsuru olan birinci basamak sağlık merkezlerinin altyapı, işgücü ve özlük hakları açısından eksikliklerin giderilmesi gerektiğine yer verilen açıklamada, taramalar ve tedavi süreçlerinin eşgüdümlü şekilde yürütülmesinin önemine dikkat çekildi.

Açıklama şöyle:

KANSER TARAMALARINDA SORUNLAR GİDERİLEMİYOR

Bilindiği gibi, kanser hastalığı tüm dünyada ölüm nedenleri arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Kanserden ölümlerin önlenmesinde hastalığın erken tespit ve tedavisinin önemi büyüktür. Ülkemizde 2012 yılından itibaren uygulamaya başlanan kanser tarama programları çerçevesinde meme, kalın bağırsak ve rahim ağzı kanserleri için taramalar yapılmaktadır. Serviks kanseri 30-65 yaş aralığında bulunan 14 milyon kadına her beş yılda bir, meme kanseri 40-69 yaş aralığında bulunan 12 milyon kadına her iki yılda bir, kolon kanseri için 50-70 yaş aralığında bulunan 13 milyon kişiye her iki yılda bir uygulanmalıdır. Bu rakamlara göre kanser taraması için yılda yaklaşık 15 milyon kişinin taranması gerekmektedir.

Bu taramalarda 2016 verilerine göre aile sağlığı merkezlerinde bulunan 24.428 birimde 22.207 aile hekimi ve 19.105 aile sağlığı çalışanı tüm iş yoğunluğuna rağmen özveri ile hizmet vermektedir. 

Ülkemizde yapılan kanser tarama programları değerlendirildiğinde; harcanan kaynak ve işgücünün uygun kullanılmadığı, veri kayıpları ve izlem sorunları olduğu görülmektedir. 

Sağlık Bakanlığı HPV-DNA testi ile taranan ilk 1 milyon kadın ile ilgili sonuçları paylaşmıştır. HPV-DNA sensitifitesi yüksek, sipesifitesi düşük bir testtir. Buna göre; 1 milyon taramada 37.515 HPV pozitif vaka bulunmuş, bunların 16,692’si onkogen gen içeriyor ve kolposkopiye yönlendirilmiştir. Bu 16,692 kişiden sadece 3,499’una ait patoloji sonuçları elde mevcuttur. Kolposkopiye gönderilenlerden sadece %25’e yakınının patoloji sonuçları var diğer %75’inin ise ne olduğu konusunda bir bilgi yoktur. Oysa oldukça emek isteyen ve pahalı işlemler yapılmaktadır. Sağlık Bakanlığı’nın paylaşmamasına rağmen HPV tarama kiti pazarlayan firmanın internet sitesine baktığımızda her kitin 70 dolar civarında olduğunu görüyoruz. Tüm bu bilgiler ışığında, HPV DNA ile primer taramadan maximum yararlanmak için iyi organize edilmiş bir program olması tarama programlarına hastaların iyi uyum sağlaması gerekmektedir. Ülkemizde uygulanan programda yaşanan sıkıntıların başında da bu gelmektedir. 

Bilimsel veriler doğrultusunda Dünya Sağlık Örgütü tarafından da desteklenen kanser taramalarının başarısında aşağıda belirttiğimiz noktaların önemli olduğunu düşünüyoruz:

1) Taramalar toplum tabanlı planlanmalıdır. 

2) Herkes için eşit ve ulaşılabilir olmalıdır. 

3) Taramalar için halk eğitimi ile toplum hazırlanmalıdır. 

4) Taramaların asli unsuru olan birinci basamak sağlık merkezleri (ASM ve KETEMLER) alt yapı, işgücü ve özlük hakları açısından tanımlanmalı ve işlevsel olarak hazırlanmalıdır. 

5) Kayıt ve izlemler tek merkezli olarak yürütülmeli, aile hekimleri tüm bu süreçlerin içinde ve koordinasyonunda yer almalıdır. 

6) Tespit edilen şüpheli/pozitif vakaların 2. ve 3. basamağa sevk ve tedavileri planlanmış, öncelik verilmiş ve örgütlenmiş olmalıdır. 

7) Taramalar ve tedavi süreçleri eşgüdümlü bir ekip anlayışı ile yürütülmelidir. 

Tüm bu çalışmaların kaynak ve işgücü açısından verimliliği artırmak için, ilgili meslek örgütlerinin temsilcilerinin de içinde yer aldığı, bağımsız, ulusal nitelikli ve işlevsel bir Kanser Enstitüsü’nün varlığı gereklidir. Sağlık personeli bu enstitünün koordine edeceği eğitimlerle kayıt ve kodlama konusunda bir plan dâhilinde eğitilmeli ve standardizasyon sağlanmalıdır. 

Sonuç olarak; Sağlık Bakanlığı’nı, sağlığı tüketime dönüştüren politikalar yerine halk sağlığı ve ülkemiz açısından daha değerli olan koruyucu sağlık hizmetlerinin ve birinci basamağın güçlendirilmesini önceleyen politikalar geliştirmeye davet ediyoruz.

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi

Türk Tabipleri Birliği Aile Hekimliği Kolu
 

Toplum Tabanlı Kanser Taramaları Sempozyumu Kitapçığı