.........
|
|
Merhaba
Trenleri severdik çınarların altında uzayan ve zaten ince bir şerit gibi dağla deniz arasında sıkışmış olan şehri, daha da ince iki şeride bölen demiryolunu da. Demiryolunu severdik; tünedikleri dallardan gece gündüz altlarında koşuşturan bizlere kahkahalarla gülen, sık sık trenleri asabi haykırışlarla protesto eden kargaları da. Kargaları severdik; onlara mekan olan bu şehri de, İzmit’i de...İzmit....
uyuyorduk,
Biz, o Ağustos gününü yaşamadan önce, iki ruhdar arabayla giderken
çıkmaz bir sokağa girmiştik. Tam da “Dergi mergi bir şeyler yapalım”ı tartışıyorduk.
Sokaktaki çocuklar top oynuyorlardı. Güldüler sokaktan geri geri çıkışımıza.
uyuyorduk,
Küçük acılarımız, küçük mutluluklarımız vardı bizim ve çocuklarımız...
uyuyorduk,
Tüm parçalanmışlığımızı, korku ve kaygılarımızı vurup sırtımıza
koştuk soluk soluğa; bildiğimiz en iyi işi yapmaya, yaşam kurtarmaya. Enkazlardan
umut toplamaya, topraktan yaşam ve sevinç süzmeye koştuk.
uyuyorduk,
biz,
Yasını tutup geçmeyeceğiz. Kalacak kişisel tarihlerimizde bu yara, bu
iz, BU ŞEHİR.
Bilimsel ve dostça kalın.
|
.........................................................................