* Eskişehir Osmangazi
Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD tarafından hazırlanmıştır.
Depremler gibi önemli yıkımlar yapan felaketler sonrasında, insanlarda,
felaketin şiddeti, görülen zarar, felaket sonrası yeterli toplumsal, tıbbi,
ruhsal destek görüp görmeme gibi etkenlere bağlı olarak değişik yoğunlulukta
ruhsal tepkiler ortaya çıkar. Bu ruhsal tepkileri “ruhsal hastalık” olarak
değerlendirmek yanlıştır. Söz konusu tepkiler, örseleyici bir olaya karşı
verilen normal tepkiler olarak değerlendirilmelidir. Deprem gibi
felaketler ardından bu olayı doğrudan ya da dolaylı olarak yaşayan herkes
ruhsal açıdan etkilenir. Ancak herkeste kalıcı ruhsal rahatsızlıkların
ortaya çıkacağını düşünmek yanlış olur.
Deprem sonrası ne tür duygular ortaya çıkabilir?
Hüzün: Beklenmedik bir biçimde yakınlarını, evini, işini kaybetmesine
neden olan ya da kişiyi bedensel olarak yaralayan, etkileyen böylesi olaylarda
hüzün en sık karşılaşılan duygudur. Yas tutmak, yitirdiklerimizin ardından
yaşanması gereken normal bir tepkidir. Ancak yas, mücadele etmenizi, ayakta
kalmanızı engellememelidir.
Çaresizlik: Depremlerin özelliği; kişiye sığınabileceği
güvenli hiçbir yer bırakmaksızın tüm duygusal algılarını (ses, denge, dokunma,
görüntü, vs.) etkileyerek, denetimi elinden bütünüyle yitirdiği duygusunu
yaşatmasıdır. Deprem sonrasında kurtarma çalışmalarının başlaması yaşamın
olağanlaştırılması ile depreme karşı bizimde bir şeyler yapabileceğimiz,
denetimi sınırlı da olsa ele geçirebileceğimiz duygusunu yaratır. Bu duyguyu
destekleyecek, her tür yardım ve çaba nereden gelirse gelsin desteklenmelidir.
Bunlar, güçlü yönlerinizin açığa çıkmasını sağlar ve direncimizi artırır.
Olayları tekrar tekrar yaşama: Depremin uykuda ya da uyanırken
tekrar tekrar yaşanıyor gibi olması, kişiyi gerginleştiren, korkutan bir
durumdur. Ancak zihnimiz anlamlandırmada güçlük çektiği acı olayların etkilerini
bu yolla, yani tekrarlayarak hafifletir. Bu durum uzun sürer ve uyku düzeninizi
bozarsa tedavi gerekebilir.
Duygusal uyuşma: Depremin şoku, sizde donup-kalma, duygularınızı
eski yoğunluğunda yaşayamama ve tükenmişlik hissine yol açabilir.
Yaşamın anlamını yitirdiği duygusu: Deprem öncesinde sizi
heyecanlandıran planlar, hedefler gözünüzde anlamlarını yitirebilir. Depremin
etkilerinden kurtulmanın en önemli göstergesi kişinin gelecekle ilgili
planlarını gözden geçirip, yeni koşullara uygun yeni planlar, hedefler
üretmeye başlamasıdır.
Gerginlik ve Huzursuzluk: Dinlenmek, uyumak ya da zihninizi
dinlendirmekte zorlanabilirsiniz. Ağlamak sizi rahatlatır. Gözyaşlarınızı
içinize akıtacağınıza acılarınızı paylaşmanız, anlatmanız kendinizi daha
iyi hissetmenizi sağlayacaktır.
Öfke: Deneyimler, felakete uğrayan insanların bir süre sonra
çevresindekilere özellikle de aile bireylerine kırıcı davranabildiklerini,
şiddet kullanmalarının kolaylaştığını göstermektedir.
Korku: Yaşamınızda daha önce olmayan korku ve endişeler ortaya
çıkabilir. Bunlar; kapalı yerde kalmaktan korkma, gürültüden kolayca irkilme
ve sevdiklerinize bir şey olacağı korkusudur. Yeni yer sarsıntılarınının
olabileceği ve dayanılması zor acıların, duyguların, üzüntülerin
yeniden yaşanacağı korkusu da olabilir.
Suçluluk: Bu kadar çok sayıda ölenin olduğu felaketlerde
kurtulan kişilerin suçluluk duygusu hissetmeleri sık görülen bir durumdur.
“Daha fazla yardım edebilseydim”,”keşke ben de kurtulmasaydım” gibi düşünceler
yanında, “neden biz”, “biz bunu haketmedik” gibi isyan duyguları ortaya
çıkabilir. Bunlar, felaketler sonrasında ortaya çıkan olağan tepkilerdendir.
İlişkiler: Depremden hemen sonraki dönemde insanlar koşulların
zorluğu, temel gereksinimlerini gidermenin gerginliği ve var olan kaynakların
kıtlığı nedeniyle, kendileri ya da ailelerini korumak adına bencil davranışlar
gösterebilirler. Bu tür davranışlara, zor koşullarda kıt kaynakları paylaşmak
zorunda olan insanlarda rastlanması olağandır.
"Herkes kendi derdine kimse beni anlamaz" düşüncesi yardım ya da destek
istenmesinde en büyük engeli oluşturur.
Yorgunluk ve Tükenmişlik Hissi: Böylesi felaketler bedende
uzun süreli ve yoğun bir baskı yaratır. Bu kişide yorgunluk ve daha sonra
tükenmişlik hissine yol açar.
Kas gerginliği: Yaşanan sıkıntılar kas gerginliği ve bedenin
çeşitli bölgelerinde ağrı, çekilme ve kramplara neden olur.
Başağırısı, sersemlik, göğüste basınç ve boğazda tıkanma hissi, boğuluyormuş
gibi olma, ağız kuruluğu, sırt ağrıları, yorgunluk yakınmaları olabilir.
Diğer Belirtiler: Felaket sonrasında yukarıda sayılanlar
dışında çarpıntı, aşırı terleme, titreme, mide ağrıları, sindirim güçlükleri,
sık işeme, unutkanlık, iştahsızlık ya da aşırı yeme, uykusuzluk, kabus
görme, sıçrayarak uyanma ve "kötü bir şeyler olacak" beklentisiyle
huzursuz bekleyiş, kadınlarda adet düzensizlikleri ortaya çıkabilir.
Bu ruhsal ve bedensel tepkilerin bazılarını ya da hepsini; zaman
zaman ya da bütün bir gün yaşıyor olabilirsiniz. Yapılan tedaviler ile
bu tepkilerde rahatlama sağlanacaktır. Ancak yaşanan sıkıntıların birileriyle
paylaşılması uzun süreli rahatlamada en önemli adımdır.
Bütün bu belirtiler, vücudun kendi iyileştirici mekanizmalarının çalıştığını
ve uyumumuzda yardımcı olduğunu gösterir. Bedensel ve ruhsal tepkiler,
birkaç haftada azalarak zamanla normale dönecektir. Böyle olmazsa sıkıntılarınızı
ve aşırı geriliminizi bu konuda uzman birileriyle paylaşmanız gerekir.
Kendi kendinize nasıl yardım edebilirsiniz?
Üzüldüğünüz kaygılandığınız konularla ilgili olarak bildiklerinizin
doğruluğundan emin olun. Bu gibi durumlarda pek çok gerçek dışı söylenti
ortaya çıkar. Güvenilir olduğuna inandığınız kaynaklardan, elinizdeki bilgileri
doğrulatın.
Olanlarla ilgili duygularınızı kendi içinizde yaşamayın, başkaları
ile paylaşın, konuşun. Ruhsal destek isteminizi yetkililere çekinmeden
dile getirin.
Deprem sonrası, yakın gelecekle ilgili planlar yapmaya başlayın.
Yardım alabileceğiniz kişiler ve kurumlara başvurmaktan, yardım istemekten
çekinmeyin, utanmayın.
Sevdiğiniz uğraşılara, ilgilerinize koşullar el verdiğince zaman
ayırmaya çalışın.
Kendinizi bedensel ve ruhsal açıdan iyi hissediyorsanız, yardıma
gereksinimi olanlara yardım etmeye çalışın.
Radyo, TV, varsa yayımı süren yerel gazeteleri izlemeyi sürdürün.
Böyle durumlarda özellikle küçük pilli radyoların önemli bir gereksinime
yanıt verdiği bilinmektedir.
Yoğun stres yaratan yaşantılardan sonra, insanların kaza yapma
riski artmaktadır. Böylesi dönemlerde daha dikkatli araç kullanın. Çalışmaya
devam ediyorsanız, işyerinizde ve evinizdeki kazalara karşı daha dikkatli
olun.
Tüm olanaksızlıklara karşın günlük bakımınızı, temizliğinizi
özen gösterin.
Bu önerilerin uygulanabilmesi sizin durumunuz ve depremden etkilenme
düzeyiniz ile ilişkilidir.
Ne zaman yardım istenmelidir?
Daha önce belirtildiği gibi, zamanla ruhsal tepkiler azalır.
Ancak yaşadığınız acı olayın etkileri uzun sürmüşse daha fazla yardım istemelisiniz;
Ruhsal ve bedensel belirtiler bütünüyle sizi etkisi altına almışsa,
Duygularınızdaki yoğunluk belli bir azalma göstermişse,
Depremle ilgili anılar, rüyalar ve hayaller zihninizi meşgul
etmeye devam ediyorsa ve sizi korkutup, dinlenmenize mani oluyorsa,
Gerginlik, şaşkınlık, tükenme ve boşluk duygularından kurtulup,
rahatlayamıyorsanız,
Kabus görüyor ve uyuyamıyorsanız,
Kendinizi kontrol edemeyecek kadar öfkeli buluyorsanız,
Duygularınızı paylaşacak dost bir kişi ya da kişileri bulamıyorsanız,
İlişkileriniz olumsuz etkilenmişse ve ne kadar değiştiğiniz konusunda
insanlar sizi eleştirmeye devam ediyorsa,
Kendinizi her an kaza yapmaya eğilimli buluyorsanız,
Yemek yeme, sigara ve alkol kullanma alışkanlıklarınız olumsuz
yönde etkilenmişse,
Kendinizden çok ilaçlara güvenmeye başladıysanız,
Kendinizi tükenmiş hissediyorsanız,
Psikiyatrist ya da psikologlardan yardım istemelisiniz.
Kimlerden yardım alabilirsiniz?
Deprem bölgelerinde hizmet veren sağlık birimlerindeki hekimler,
psikologlar en kolayca başvurabileceğiniz kişilerdir. Deneyimler, yaralıların
ve yaşam savaşımı veren insanların bulunduğu felaket bölgelerinde,
insanların ruhsal sorunları için hekimlere, uzmanlara başvurmaktan çekindiklerini,
ruhsal belirtilerini gözardı ettiklerini göstermiştir. Bu son derece hatalı
bir davranıştır. Lütfen ruhsal sorunlarınızın çözümü için yerinde, deprem
bölgesinde uygun ekipler kurulmasını yetkililerden isteyiniz.
Ruhsal yaralar da bedensel yaralar kadar önemlidir.
|