| Görkem BüyüyorPsk. Şebnem Soysal*, Psk. Aylin İlden*** Uzm.; Gazi Ü. Tıp
    Fak. Pediatri AD
 ** Uzm.; Gazi Ü. Tıp
    Fak. Çocuk Psikiyatri AD
 
  Her kış mevsimi yaşamış olmamıza karşın hep
    şaşırır ve çocuklarımızı kendi düşürdüğümüz sanal tuzaklardan kurtarmak
    için kara kara düşünürüz. Önce Ninja Kaplumbuğalar vardı, ardından Pocohantas,
    Tarzan ve Aslan Kral derken son olarak da, bu bahar televizyonlarımızla evlerimize
    Pokemonlar konuk oldu. Dün asansörde Sultan ve birkaç arkadaşı Pokemonlardan
    konuşuyorlardı. Sultan da Görkem'in Pokemonlara esir düştüğünü, sürekli olarak
    evin içinde hiç anlamadığı bir dilde konuştuğunu, onlar gibi sürekli atlayıp
    zıpladığını ve çizgi filmin kahramanlarına ilişkin eşyalara sahip olabilmek için
    türlü hırçınlıklar yaptığını anlattı. Diğer anneler de onu desteklediler.
    Konuşmaları ben asansörden indiğimde sürüyordu.            
    Televizyon ve saldırganlık konusu, her yıl adeta tüm yaşamımızı istila eden
    bir çizgi filmin ardından tartışılır, sonra da kalabalık gündem içerisinde
    unutulup gider. Bu arada hemen hemen tüm evlerde, tartışma konusu edilmiş olan çizgi
    film ve karakterlerine ilişkin eşyalar satın alınmıştır bile. Sektör öyle hızlı
    çalışmaktadır ki anne ve babalar alternatifsiz olarak gördükleri, her yerde
    karşılarına çıkan bu kahramanlara karşı önce umursamaz bir yaklaşım sergilerken
    ardından da amansız bir savaşa girerler. Peki neden?            
    Saldırganlık duygusu doğrudan gözlenemeyen bir iç durumdur. Hepimizin çok
    kızdığı, birilerini incitmek istediği anlar olmuştur. Ama bu duygularımızı her
    zaman dışa vurup davranışa dönüştürmeyiz. Genellikle amaçlarımıza ulaşmamız
    engellendiğinde ya da işlerimiz beklediğimizden daha ağır yürüdüğünde eylemde
    bulunuruz. Engellenme ve zorlanmanın davranışsal etkilerini Barker, Dembo ve Lewin' in
    (1941) çalışması daha açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu çalışmada
    çocuklara bir oda dolusu oyuncak gösterilmiş fakat odaya girmelerini izin verilmemiş.
    Çocukların ancak dışarıdan oyuncaklara bakmalarına izin verilmiş, oynamaları
    engellenmiş. Bir süre bekledikten sonra çocukların oyuncaklarla oynamalarına izin
    verilmiş. Başka bir grup çocuğa herhangi bir engellenme olmaksızın oyuncaklarla
    oynayabilecekleri söylenmiş. Daha sonra tüm çocuklar odaya alındığında engellenen
    çocukların oyuncakları yere çarptıkları ve duvara vurdukları genel olarak yıkıcı
    davranışlarda bulundukları görülmüştür. Bu çalışmanın bize engellenmenin
    saldırganlığı tetiklediğini ve engellenme durumu ortadan kalktığında eyleme
    dönüşebileceğini göstermektedir. Bu noktada, çizgi filmin izlenmesini engellemek
    sorunun çözümü gibi gözükmemektedir. Beyaz camın gerisindeki kahramanlar gerçekten
    bu kadar zararlı mıdır?             
    TV kahramanlarının ve ekrandan yansıyan şiddetin toplum üzerindeki etkilerinin
    incelenmesi 1950'li yıllardan beri sürmektedir. Televizyonun toplumda yaygınlaşması,
    izleme süresinin artması ve beğenilen programların niteliği  "TV yoluyla saldırganlık teşvik mi
    edilmektedir?" sorusunu gündeme getirmiştir. Saldırgan davranış ile televizyon
    arasındaki ilişkinin incelendiği çalışmalarda; saldırganlık öğrenilmiş bir
    davranıştır sayıltısı kabul edilmektedir. Bununla birlikte biyolojik, genetik,
    hormonel etkenler gözardı edilmemelidir. Televizyon tek başına saldırganlığı
    teşvik etmemektedir. Evinde anne ve babasının yoğun tartışmalarına maruz kalan bir
    çocuğun, okulunda silahlı çatışma sonucunda servis şoförünün öldüğünü
    gören bir çocuğun, sürekli azarlanan, engellenen ve yeterince pekiştirilmeyen bir
    çocuğun, çok küçük yaşta sokakta çalışmak zorunda kalan ve yaşam gerçekleriyle
    tanışan bir çocuğun saldırgan davranışlar sergilemesi için televizyona gereksinimi
    yoktur.            
    Somut işlem dönemi dediğimiz 4-9 yaşları arasında televizyondaki
    karakterlerle özdeşim kurma oranının yüksek olduğunu düşünürsek izlenen
    filmlerin niteliğinin dikkatle incelenmesi gerekmektedir. Araştırmalar, televizyondaki
    karakterlerle özdeşim kuran erkek çocukların saldırgan davranışlarının daha fazla
    olduğunu, bunun yanı sıra çocuğun akademik başarısının da bunda etkili olduğu
    görülmüştür. Akademik başarısı düşük, yaşıtlarıyla iletişim kurma
    güçlüğü yaşayan çocukların televizyon izleme sürelerinin ve tercih ettikleri
    filmlerde hatırı sayılır miktarda saldırgan ögelerin bulunması dikkat çekicidir.             
    Bu bilgiler doğrultusunda çocukların medyadaki şiddete maruz kalmamaları için
    önlemler almak gerekmektedir. Ebeveynler olarak çocuğunuzun izlediği şiddet
    miktarını kontrol altında tutmak sizin elinizde. Bunun için televizyon izlemeyi günde
    bir ya da iki saat ile sınırlandırabilirsiniz. Ayrıca çocuklarınızın hangi
    televizyon programlarını izlediklerini, hangi filmlere gittiklerini ve ne tür
    bilgisayar oyunları oynadıklarını gözlemleyin. Bu yollarla izledikleri şiddet
    hakkında onlarla konuşun. Bu tür davranışların gerçekte ne denli acı verici
    olduğunu ve ne tür sorunlara neden olabileceklerini onlarla tartışın. Son olarak da
    sorunlarla ilgili alternatif çözümler önerip bunları da çocuklarınızla
    tartışın. Sevgili ebeveynler bir yanlışı gösterirken doğrusunu da birlikte
    sunmanın önemini unutmayın.  Çocukların öğrenme yöntemlerinden biri de örnek almaktır.
    Ailenin tutumları ve davranışlarının çocuklar üzerindeki etkisi büyüktür.
    Dolayısıyla çocuklarınıza uygun davranışları öğretebilmek için sizin model
    olmanız çok önemlidir. Şiddete başvurmasını istemediğiniz çocuğunuzu şiddete
    başvurarak durdurmaya çalışmak sonucu daha kötü bir duruma sürükleyebilir. Elbette
    tüm bunları yapmanıza karşın çocuğunuz şiddet içeren davranışlar gösteriyor,
    arkadaşlarına karşı saldırgan davranışlarda bulunuyor, sakinleştirilemeyen öfke
    nöbetleri yaşıyor, yetişkinleri ve kuralları hiçe sayıyorsa bir uzmana
    başvurmanızı öneririz. Şiddet kullanmasının tek nedeni olarak televizyonu suçlamak
    da bu noktada doğru olmayabilir.   
 
 Kaynaklar 1-     TV de
    Şiddet ve Çocuklarınız: Etkilenmemeleri için Neler Yapabilirsiniz? Türk Psikoloji
    Bülteni, Sayı: 8, Mart 1998. Çeviren: Prof. Dr. Nesrin Şahin |