On Soru On Yanıt
Bu ayki konumuz; “Gece Altını Islatma“. Sorularımızı
Kocaeli Ü. Tıp Fak. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları AD’ndan Dr. Şükrü Hatun
yanıtladı.
1. Gece altını ıslatma nedir? Sıklığı ne kadardır?
Gece altını ıslatma, gece uyku sırasında farkında olmadan idrar yapma olarak
tanımlanabilir. Normalde çocukların çoğu hem tuvalet eğitiminin etkisi hem de mesane
kapasitesinin gelişmesi sonucu 2-4 yaş arasında idrarlarını hem gece hem de gündüz
tutmayı becerirler. Gece altını ıslatma çoğu zaman mesane gelişimindeki gecikmenin
bir sonucudur, bu nedenle de yaşla sıklığı azalır. Üç yaşındaki çocukların
%40'ı altını ıslattığı halde bu oran 5 yaşında %20'ye, 6 yaşında %10'a
düşmektedir. Erkek çocuklar kızlara göre daha sık altını ıslatma sorunu
yaşamaktadır. Aileler 5-6 yaş civarında bu sorunla ilgilenmeye ve genellikle de 7-8
yaşında hekimlerden yardım istemeye başlarlar. Ülkemizde 7-11 yaşındaki erkek
çocukların %16'sında, kızların ise %11'inde altını ıslatma sorunu olduğu
bildirilmektedir.
2. Gece altını ıslatmanın kaç tipi vardır, nedenleri nelerdir?
Gece altını ıslatmanın iki tipi vardır. Eğer çocuk hekime getirilinceye
kadar sürekli altını ıslatıyorsa primer (birincil) tip, en az 6 ay kuru kaldıktan
sonra altını ıslatmaya yeniden başlamışsa sekonder (ikincil) tip altını
ıslatmadan söz edilmektedir. Altını ıslatan çocukların büyük çoğunluğu
birincil altını ıslatma grubunda toplanmaktadır. Bazen altını ıslatmaya sık ve
acil idrar yapma ihtiyacı duyma gibi bulgular eşlik edebilir. Gece altını ıslatma,
nedenlerine göre fizyolojik ve organik olmak üzere iki gruba ayrılarak incelenmektedir.
Gece altını ıslatan çocukların büyük bir grubu (%90-95'i) fizyolojik
altını ıslatma grubunda toplanmaktadır. Bu çocukların gece uykuda mesane doluluğunu
hissetmelerinin yetersiz, mesane kapasitelerinin küçük ve uyku derinliklerinin fazla
olduğu bildirilmektedir. Önemlisi altını ıslatmanın büyük oranda genetik
yatkınlığa dayanmasıdır. Anne ve babadan birisinde altını ıslatma öyküsü varsa
çocukta % 45, ikisinde birden varsa %77 oranında altını ıslatma sorunu
yaşanmaktadır. Aile öyküsü olan olgular iyileşme zamanı bakımından ailelerine
benzer bir seyir göstermektedirler.
3. Fizyolojik olmayan altını ıslatma olgularında hangi bozukluklar
saptanmaktadır?
Altını ıslatan çocukların %2-3'ünden şeker hastalığı, böbrek
hastalıkları, mesane hastalıkları gibi sorunlar saptanmaktadır. Olguların %5-10'unda
ise altını ıslatmaya sık ve acil idrar yapma ihtiyacı gibi yakınmalar eşlik
etmektedir. Bunlar "polisemptomatik altını ıslatma" olarak
tanımlanmaktadır. Bu çocuklarda idrar yolu enfeksiyonu, idrarda bakteri olması,
kabızlık ve bazen besin alerjisi saptanmaktadır. Ayrıca son yıllarda halk arasında
"geniz eti" olarak bilinen adenoid vegatasyonlu çocuklarda yüksek oranda
altını ıslatma görüldüğü ve ameliyat sonrası yakınmalarının geçtiği
üzerinde durulmaktadır.
4. Psikolojik sorunlar altını ıslatmaya neden olabilir mi?
Genel olarak psikolojik olaylar daha önce söz edilen primer altını ıslatma
sorununa yol açmazlar. Bu nedenle de altını ıslatan çocukların büyük
çoğunluğunda bir ruhsal sorun aramaya gerek yoktur. Ayrıca kötü çocukların
altını ıslattığı gibi ön yargıların geçersiz olduğu akıldan
çıkarılmamalıdır. Bir ruhsal sorundan sonra altını ıslatma yaşanıyorsa bu
genellikle fizyolojik altını ıslatmanın yeniden ortaya çıkmasıdır. Davranışsal
gerilemesi olan çocuklarda gece altını ıslatma yanında okul başarısızlığı,
korku gibi ek bulgular vardır ve bunların mutlaka çocuk psikiyatristleri tarafından
görülmesi gereklidir.
5. Altını ıslatan çocuklara nasıl yaklaşılmalıdır?
Hemen ve önemle belirtmeliyiz ki altını ıslatmanın kendisinden çok, bu
çocuklara ailelerin ve toplumun yanlış tutumları zarar vermektedir. Bunların içinde
en tehlikelisi "Altına yapan kızını sobaya oturttu" gibi haber
başlıklarına konu olan cinsel bölgelere yönelik cezalandırma girişimleridir. Bu
tür tutumlar, çocuklar üzerinde etkisi ömür boyu sürecek izler bırakmaktadır.
Altını ıslatan çocukların fizyolojik bir gelişme gecikmesi yaşadığı (bir tür
diş çıkarmanın, konuşmanın gecikmesi gibi) ve ailenin temel görevinin çocuğun
benlik saygısı zedelenmeden bu sorunu atlatmasını sağlamak olduğu unutulmamalıdır.
Bu nedenle altını ıslatan çocukların en geç 6 yaşında konuyla ilgilenen bir çocuk
hekimi tarafından değerlendirilmesi ve gerekli incelemeler yapıldıktan sonra bir
tedavi planı yapılması gereklidir.
6. Altını ıslatan çocuklarda ne gibi tetkikler yapılmalıdır?
Altını ıslatma yakınması ile hekime getirilen çocuklar daha önce söz edilen
organik faktörlerin varlığı bakımından incelenmelidir. Bunun için gündüz altına
kaçırma, zor idrar yapma, kabızlık, zor ve acil idrar yapma, çok idrar yapma, kafa
travması geçirme, idrarla birlikte kaka kaçırma, horlama ve gece ağızdan nefes alma
gibi yakınmaların olup olmadığı soruşturulmalıdır. Elde edilen bilgiler ve genel
muayene sonuçlarına göre idrar incelemesinden, mesane filmlerine uzanan bir dizi tetkik
yapılmalıdır. Altını ıslatan çocukların %97'sinde fiziksel bir neden yoktur. Bu
nedenle ayrıntılı bir öykü çoğu zaman fizyolojik altını ıslatmanın olup
olmadığı konusunda bilgi verir. Bu noktada altını ıslatan çocukta " küçük
mesane" ya da uykudan uyanamama sorunu mu olduğunun aydınlatılması önemlidir.
7. Altını ıslatan çocuklarda tedavi yaklaşımı nasıl olmalıdır?
Altını ıslatma idrar yolu enfeksiyonu gibi bir nedene bağlı ise öncelikle bu
tür sorunlar çözülmelidir.
8. Tedavide kullanılan yöntemler nelerdir?
Altını ıslatan çocuklara genel olarak 7-8 yaşına geldiğinde tedavi için
girişimlerde bulunulması önerilmektedir. Bu girişimlerin başında çocuğun
kendisinin ya da ailesinin gece uyanmasına dönük programlar gelmektedir. Önce
çocukların kendiliğinden uyanması denenir, bu mümkün olmuyorsa ailenin çocuğu gece
uyandırıp tuvalete gitmesini sağlayan program uygulanır. Daha önce başarılı
olduğu gösterilmiş 6 günlük bir programın ayrıntıları aşağıda
anlatılmıştır.
* İlk gece çocuk gece 1'e kadar her saat başı uyandırılır. Çocukla
konuşularak ve yürütülerek uyandığından emin olunur. Altı kuruysa övücü sözler
söylenir ve "Tuvalete girme ihtiyacın var mı yoksa bir sonraki saati mi
bekleyeceksin" sorusu sorulur. Çocuk tuvalete gitmek isterse tek başına tuvalete
yürümesi istenir. Eğer çocuk altını ıslatmışsa pijama ve iç çamaşırlarını
kendisinin değiştirmesi teşvik edilir. Gece 1'de uyandırıldığında kuru olsa bile
idrarını yapmaya çalışması söylenir.
* Daha sonraki beş gece çocuk bir kez uyandırılır. İlk gece uyuduktan 3 saat
sonra, ikinci gece 2.5 saat sonra ve böyle süre azaltılarak beşinci gece uyuduktan 1
saat sonra uyandırılır. Son gece bundan sonra kendisinin uyanması söylenir.
* Bu programdan sonra altını ıslatma yinelerse (3 gün üst üste altını
ıslatırsa) yeniden 6 gecelik uyandırma programı yinelenir.
* Bazı çalışmalarda bu program ile %92 oranında çocukların kuru kalması
sağlanmış, bunların %20'sinde ise yeniden altını ıslatma sorunu yaşanmıştır.
9. Tedavide alarm kullanımı ve ilaç tedavisi konusunda ne düşünüyorsunuz?
Daha önce anlatılan ve daha çok davranış değişikliği üzerinde duran
tedavilerden bir sonuç alınamadığında "enüretik alarm" kullanımı ya da
ilaç tedavisi denenmelidir. Her iki tedavi yöntemi için de çocukların 8 yaşını
bitirmesi beklenmelidir. Alarm cihazları çocuk idrar kaçırmaya başlar başlamaz
hareket geçen ve böylece çocuğun uyanıp, mesanesini kontrol etmesi konusunda
yardımcı olan araçlardır. Son yıllarda "enüretik alarm" teknolojisinde
önemli ilerlemeler olmuş ve hem küçük hem de kullanımı kolay alarm cihazları
üretilmiştir. Alarm tedavisine 2-3 ay sürdürülmesi gerekmekte ve bu tedavi ile
çocuklarda %70-84 oranında iyileşme sağlanmaktadır. Alarm tedavisi sonunda yineleme
riski %10 dolayındadır.
Altını ıslatma tedavisinde uzun
yıllardır çeşitli ilaçlar kullanılmıştır. Bunların arasında imipramin
(Tofranil), oxybutynin (uropan) ismli ilaçlar ilk kullanılanlardır. Son yıllarda
vücutta sıvı tutulmasını sağlayan Minirin isimli ilaç da tedavide kullanılmaya
başlanmıştır. İlaç tedavisi ile %10-60 arasında iyileşme sağlanmakta, fakat
tedavi kesildikten sonra %90'a varan oranda yineleme riski bulunmaktadır. Bu nedenle son
yılarda alarm ve ilaç tedavisinin birlikte kullanılması önerilmektedir.
10. Son olarak bu konuda ne söylemek istersiniz?
Altını ıslatma çocukluk çağında sık görülen bir sorun olması yanında
ailelerin yanlış tutumlarının sürdüğü bir konudur. Öncelikle altını ıslatan
çocukların konuyla ilgilenen çocuk hekimleri tarafından değerlendirilmesi ve ailenin
katılımı ile uzun dönemli bir tedavi yaklaşımının denenmesi gereklidir.
Fizyolojik altını ıslatma sorunu olan çocukların tedavisinde ise aşağıdaki
ilkelere uyulmalıdır:
a. Gece kalkıp tuvalete gitme bir hedef olarak kesinleştirilmelidir.
b. Tuvalete ulaşmak kolaylaştırılmalıdır
c. Çocuğun kuru kalma sorumluluğunu üstüne almasına yardım edilmelidir.
d. Yatmadan önceki 2 saat boyunca fazla sıvı alımından kaçınılmalı ve
kafein içeren içecekler kesinlikle verilmemelidir.
e. Yatağa girmeden tuvalete gidilmelidir.
f. Gece kuru kalması için bez bağlanmamalıdır. Bu tür yöntemler temizlik
için yararlı olmakla birlikte çocukların gece kalkma motivasyonlarını olumsuz
etkilemektedir.
g. Sabah temizliğine çocuğun katılımı sağlanmalıdır.
h. Çocukların benlik saygıları desteklenmelidir.
i. Ailelere nasıl davranacaklarını anlatan kılavuzlar hazırlanmalıdır.
h. Çocukların hangi günler kuru kaldıkları bir kart üzerine işlenmelidir.
j. Çocuklar en az ayda bir kez kontrol edilmelidir.

|