PROF. DR. NUSRET FİŞEK'İN KİTAPLAŞMAMIŞ YAZILARI - III
Eğitim, Tıp Eğitimi, Uzmanlık, Sürekli Eğitim ve Diğer Konulardaki Yazıları

 

Hekimlik ve Açlık Grevi*

       Cumhuriyetimiz kurulalı 66 yıl oldu ama, bizi yönetenler Osmanlı İmparatorluğunun geleneklerinden henüz kurtulamadılar. Bazı hükümlülerin açlık grevlerini kırmak için yönetimin, -adam öldürme pahasına da olsa- zor kullanması, bunun örneklerinden biridir. Otokrat düzende, yönetenler buyurur, herkes o buyruğa uyar. Uymayan olursa Adalet Bakanı sayın Sungurlu’nun dediği gibi “Devlet gücünü kullanır ve kararını uygulatır”. Uygulama için kullanılan yöntem Anayasaya, İnsan Haklarına ve onuruna aykırı olsa bile. Adalet Bakanlığı hükümlülere baskı yapmak için ne yapıyor? Bir genelge çıkarıyor ve “açlık grevinde olanlara tuz ve şeker verilmez” diyor. Bunun tıp yönünden anlamı, “Bu kişileri öldürün” demektir. Ancak öldürme yönteminde asmak, tabanca veya bıçak öngörülmemiş, elektrolit dengesini bozmak yeğlenmiştir.

       Bu yazıyı yazmaya Aydın Cezaevi’ndeki açlık grevi sona ermeden başlamıştım. Cezaevlerinde bu ve buna benzer olayların tekrarlanabileceği kuşkusundayım. Bu nedenle yazının giriş paragrafını korudum. TTB Merkez Konseyi, hükümlülerin açlık grevinden vazgeçmelerini sevinçle karşılamıştır. Bundan sonra Adalet Bakanlığı’nın bu ve benzeri üzücü olaylara neden olmamasını bekliyoruz.

       Şimdi biz hekimlere düşen görev, açlığın hükümlülerde bıraktığı izleri tedavi etmektir. Hükümetten, hükümlülerin tedavisinde insanca davranmasını, hastanelerde hükümlüleri zincire vurdurma uygulamasından vazgeçmesini ve tedavi için hekimlerin gerekli gördüğü her önlemi almasını bekliyoruz.

       Hekim olduğumuz zaman herkesin yaşam hakkını koruyacağımıza ant içtik. Andımız hükümlüleri de -idam mahkumları dahil- kapsar. Bu nedenle hükümlülerin sağlığının ve onurunun korunması bizi ilgilendirir. Onların yaşam ve onurlarını korumak için çaba harcamak görevimizdir. Tedavi isteyen herkese elimizden gelen yardımı yaparız. Muayene ve tedavi olmak istemeyen bir kişiyi de muayene ve tedavi edemeyiz.

       Yazımı hapishane yöneticilerinin hekim arkadaşlarımıza, yönetimin işine gelecek şekilde davranmaları için yaptıkları baskının adalet camiasına yakışır bir davranış olmadığını belirterek bitirmek istiyorum. Bir çok arkadaşımız bu isteklere cesaretle karşı çıkmaktadır. Bu örnek davranışlarından ötürü meslektaşlarımızı içten gelen duygularla kutluyoruz.



* T.T.B. Haber Bülteni, Sayı:20, Ağustos-Eylül 1989

 

BAŞA DÖN.....ANA SAYFA.....SAYFA BAŞI